- 15 Mart 2025 - BEYAZ CEKET
- 08 Mart 2025 - 8 MART KADIN ŞİDDETİ
- 26 Şubat 2025 - ORUCUN KEFARETİ VAR MI?
- 22 Şubat 2025 - BUHTUNNASR VE FİLİSTİN YAHUDİLERİ
- 04 Şubat 2025 - UMRE OKULU
- 07 Ocak 2025 - FERDİ TAYFUR VE İSLAMİ CENAZE MERASİMİ
- 31 Aralık 2024 - MODERNİZM DİNİ ASTROLOJİ
- 09 Aralık 2024 - YILBAŞI ALKOL BAŞI
- 06 Aralık 2024 - İSLAM DEOLOJİ DEĞİLDİR
- 04 Kasım 2024 - SORUNLU DEĞİL SORUMLU BİR HAC
- 21 Ekim 2024 - ZAHİD ŞEHİT YAHYA SİNVAR
- 15 Ekim 2024 - DİYANET CAMİ VE CEMAAT
- 09 Ekim 2024 - 7 EKİM FITRATIN DİRENİŞİ
- 16 Eylül 2024 - BİR MEVLİD KANDİLİ DAHA GERİDE KALIRKEN
- 25 Ağustos 2024 - CAMİKEBİR KENTSEL DÖNÜŞÜM
- 21 Ağustos 2024 - EVLİLİK TALEPİNİZ NE OLMALI?
- 08 Ağustos 2024 - MİTİNGLER BİTTİ ŞİMDİ NE OLACAK
- 02 Ağustos 2024 - İSMAİL HANİYE HAFTASI
- 31 Temmuz 2024 - SİYONİST YAHUDİ TERÖRİSTLER
- 24 Temmuz 2024 - SÖMÜRGE BESLEMELERİ
- 15 Temmuz 2024 - KATİLLER ÜLKESİ AMERİKA
- 05 Temmuz 2024 - MÜLTECİ GÖÇMEN PEYGAMBER
- 30 Haziran 2024 - AHLAK KÜLTÜR SANAT EĞİTİM ÇALIŞTAYI
- 23 Mayıs 2024 - RAHMANIN MİSAFİRİ OLMAK
- 20 Mayıs 2024 - ÖMER NASUHİ BİLMEN VE TOPLUMSAL CİNSİYET
- 13 Mayıs 2024 - ÇOCUKSUZ KADINLAR VE KÖPEKLER
- 06 Mayıs 2024 - KÜRESEL VİCDAN AYAKLANMASI
- 22 Nisan 2024 - FİLİSTİN MESELESİ ÇADIRDA BİLE
- 16 Nisan 2024 - İSLAMCILAR VE EKSEN KAYMASI
- 09 Mart 2024 - KADINLAR 8 MART
- 06 Mart 2024 - RÖNESANS II GAZZE
- 26 Şubat 2024 - İSLAM ŞERİATI
- 12 Şubat 2024 - 14 ŞUBAT SEVGİLİ
- 23 Ocak 2024 - AKREDİTE İMAN
- 12 Ocak 2024 - REGAİP GECESİ BİDAT SA!
- 30 Aralık 2023 - KIZIL GONCALAR
- 24 Aralık 2023 - ELEŞTİRİSEL BAKIŞ FİLİSTİN
- 09 Kasım 2023 - Seyyid Burhaneddin ve Erciyes Bulvarı - Mehmet Özhaseki
- 09 Kasım 2023 - Seni Yargılayacağız Netanyahu
- 29 Ekim 2023 - Muasır Medeniyet Sınıfta Kaldı
- 06 Ekim 2023 - Sanatçı Veya Konserler Adına Aileyi Yok Etmek
- 11 Mayıs 2023 - Anneler Gününde Kadınlar
- 06 Mayıs 2023 - 14 Mayıs Seçimlerini Bu Makale Üzerinden Okumak
- 16 Şubat 2023 - İmani Bir Eylem Ensar Olmak
- 09 Ocak 2023 - Yüzleşmek ve Filistin
- 19 Aralık 2022 - Militarist Siber Seküler Saldırı
- 15 Aralık 2022 - Kudüs’ü Bünyamin’ce Sevmek
- 12 Aralık 2022 - Çocuk Evlilikleri Ve Din
- 10 Haziran 2022 - Güne Kur’an İle Başlanılmayan Bir Toplumun Kitabı Sahipsiz Kalacaktır

FURKAN YILMAZ ALTINÖZ
-YENİ- ZEKAT VERME SORUNU
ZEKAT VERME SORUNU
Furkan Yılmaz ALTUNÖZ
Toplumda etkin olmayan İslam. Birçok sorunu da beraberinde getiriyor. İslam’ın toplumsal rolü için yasalarla korunması lazım. Hukuk kurallarından bahsetmiyorum. İslam’ın bireye ve topluma yüklediği ibadetlerden söz ediyorum ki bunlardan biri Zekat ibadetidir.
Zekatın psikolojik, sosyolojik, ekonomik ve güvenliliğe katkı rolünü anlatmayacağım. Zekatın ihtiyaç sahiplerine ulaştırılması sorunundan söz ediyorum. Küçük yerleşim yerlerinde ve taşra kentlerde bu sorun olmayabilir. Ama büyük kentlerde yani apartmanda oturmakla birlikte birbirlerini tanımayan insan yığınlarının olduğu yerlerde zekat ödemeleri ciddi anlamda sorun oluşturuyor.
Zekat ihtiyaç sahiplerinin hakkıdır ki bunların başında yoksul kimseler gelmektedir. Ancak metropollerde ya da İslami ve insani duyarlılığın azaldığı veya yok olduğu yerler de kim yoksul kim zengin nasıl bilinebilir ki! Modern Seküler hayat insanların bir araya gelerek dertleşeceği, bilişeceği alanları yok etti. İslam’ın önerdiği ve ciddi anlamda toplumsal sigorta görevi üstlenebilecek camiler sosyal hayattan kovulunca mahalleli, semtli ve şehirli insan yalnız kaldı.
15 Temmuz 2016 dan önce vakıflar, dernekler, cemaatler ve tarikatlar az ya da çok bu işi üstlenmişlerdi. Üyeleri yoluyla mahalleyi, semti ve şehri tanımaktaydılar. Kim fakir, kim yoksul veya kim ihtiyaç sahibi biliniyordu. Yardım faaliyetleri yapılıyordu. Ancak 15 Temmuzla birlikte vakıf ve dernekler itibarsızlaştırıldı. Halkın dernek ve vakıflara güveni en aza indirildi ki bu bir projeydi. Egemenler bunu başardılar.
Şimdi zekat verecek kimseler zekatını kime nasıl versinler ve ulaştırsınlar. Eğer Türkiye Diyanet Vakfı diyecekseniz; bir mahalledeki fakir ve yoksulları TDV nerden bilecek. Eğer kaymakamlık aracığıyla diyecek olursanız ki bu sorunu kısmen çözebilir ama tamamen değil. Çünkü sosyal dayanışma vakıflarının çalışma şekilleri farklı.
Bu konuda bana sıkça gelen bir soruyu sizle paylaşmak istiyorum. Herkes başını yastığın altına koysun. Soru şu “Hocam zekat ve fitre mi gelinime ya da damadıma verebilir miyim?” Herkes biliyor ki usul ve füruya (anne baba üstsoy ve evlat torun altsoy) zekat ve fitre verilmez. Ancak bu soruyu sordurtan şey nedir? Şu mu? İlgili soru sahibinin yakınlarına diğer Müslümanlar zekat, fitre ve başka yardımda bulunmadıkları için kişi kendi yakınlarına (usul ve füruna) zekat vermek zorunda kalıyor. Bu ise çok tehlikeli bir sonucu doğurabilir ki sermaye tek elde toplanır. Tekelleşmeye neden olur. Usul ve füru zengin olmayanlar açlıktan yanlışa düşebilirler.
Aslında bu halin toplumsal bir çözülmenin sonucu olduğu görülmektedir. Yalnızlaşmak. Yaşamdan kopmak. Diyanet, vakıf ve derneklerin itibarları yeniden sağlanmalıdır. Devlet bu konuda geç kalmadan önlemler almalıdır. Komşuluk ve mahalle kültürünün yeniden inşa edilmesi önemlidir. Modern hayatın yalnızlaştırma rolüne karşılık camiiler aktif edilmesinin yanında devletin toplumsal yapıyı koruma noktasında tedbirler alması gerekmektedir. Bu sorun cami cemaat ilişkisi üzerinden en aza indirilebilir. Bunun için öncelikle çalışma saatlerinin cami endeksli olmasını önemli buluyorum.
Henüz Yorum yok