- 26 Aralık 2024 - -YENİ- İLETİŞİM VE ULAŞIM…
- 18 Aralık 2024 - İKLİM MÜLTECİSİ
- 11 Aralık 2024 - KÜRESELLEŞME VE SORUNLAR…
- 05 Aralık 2024 - KİM NE ANLADI?
- 27 Kasım 2024 - TEŞBİHTE HATA VAR MI?
- 20 Kasım 2024 - İKLİM VE ÇEVRE…
- 15 Kasım 2024 - SIFIR HATA…
- 06 Kasım 2024 - KÂĞITTAN BARDAK…
- 31 Ekim 2024 - BEŞERİYET ŞUURU…
- 26 Ekim 2024 - DÜNYA MANZARALARI…
- 16 Ekim 2024 - İNSANIN ALACASI…
- 09 Ekim 2024 - UZUN BİR YAZI…
- 01 Ekim 2024 - CÜMLE ARTIĞI...
- 25 Eylül 2024 - ÖZNE ASLINDA KİM?
- 16 Eylül 2024 - SÜREÇ Mİ? SONUÇ MU?
- 07 Eylül 2024 - USTANIN MESELESİ…
- 23 Ağustos 2024 - MÜLKİYET DURUMU…
- 14 Ağustos 2024 - BÜTÜN BU SÜREÇ…
- 08 Ağustos 2024 - NE YAZIK Kİ…
- 31 Temmuz 2024 - SAKIN ŞAŞIRMA…
- 24 Temmuz 2024 - DUR… ZEMİN BOŞ.
- 15 Temmuz 2024 - YENİ NORMALLERİMİZ…
- 05 Temmuz 2024 - PLATONİK İLHAM…
- 26 Haziran 2024 - RİVAYET ODUR Kİ…
- 22 Haziran 2024 - EKONOMİK COĞRAFYA’NIN TEMELLERİ
- 12 Haziran 2024 - TURİZM VE FARKINDALIK EĞİTİMİ…
- 05 Haziran 2024 - SONUÇTA; BİR BAKIŞ AÇISI…
- 29 Mayıs 2024 - İKLİM DEĞİŞİKLİĞİ BİR KRİZ Mİ?
- 23 Mayıs 2024 - KIRSAL KALKINMA VE ŞEHİRLEŞME
- 16 Mayıs 2024 - KURAKLIK VE KALKINMA
- 07 Mayıs 2024 - KASİSTEN KAÇMA! YAVAŞLA…
- 29 Nisan 2024 - BAĞIŞIKLIK SİSTEMİ DERKEN…
- 23 Nisan 2024 - BU HANGİ PARAMETRE…
- 16 Nisan 2024 - TURİZMİN ÜÇ A’SI…
- 10 Nisan 2024 - SONUÇTA İNSANIZ…
- 03 Nisan 2024 - TURİZM FAALİYETİ VE GELECEĞİ
- 13 Mart 2024 - ALKIŞ BİR BAŞARI MI?
- 06 Mart 2024 - REALİTE VE ÜTOPYA…
- 29 Şubat 2024 - NE YAPARSIN?
- 22 Şubat 2024 - BİR MEVSİMİN ANATOMİSİ…
- 14 Şubat 2024 - DÜNYANIN DEVİR SAATİ…
- 08 Şubat 2024 - DURUN KALABALIKLAR…
- 02 Şubat 2024 - HABERLER BAŞLIYOR…
- 23 Ocak 2024 - FAY HATTI NE YA DA NE DEĞİLDİR?
- 17 Ocak 2024 - TARİHİN NOT DEFTERİ…
- 10 Ocak 2024 - BU HİKAYEYİ DAHA ÖNCE OKUDUNUZ…
- 03 Ocak 2024 - COĞRAFYA EĞİTİMİ GEREKLİ Mİ?
- 27 Aralık 2023 - SUYUN ARKASINDA Kİ GEÇİT
- 20 Aralık 2023 - Geçmeyen Akçe…
- 15 Aralık 2023 - Kayıp Aranıyor…
- 07 Aralık 2023 - Asrın Bilmecesi Bu…
- 01 Aralık 2023 - Yerleşim Birimleri Ve Medeniyet Anlayışı
- 21 Ekim 2023 - Tele Takılan Kamlumbağa
- 06 Ekim 2023 - Bu Bir Hastalık mı ?
- 13 Eylül 2023 - Ekmeği Fırından Almak Lazım
- 03 Eylül 2023 - Madenciliğin Ülke Geleceğindeki Yeri…
- 17 Ağustos 2023 - Öykünün Tamamı Bu Olsa Gerek…
- 12 Ağustos 2023 - Bu İnanılmaz Bir Başarı…
- 03 Ağustos 2023 - Sosyolojik Bulgu ve Neticeler…
- 27 Temmuz 2023 - Ormansız Köyün, Susuz Çeşmesi…
- 20 Temmuz 2023 - Bu Maydanozu Kim Yetiştirdi?
- 15 Temmuz 2023 - A Noktasından B Noktasına.
- 06 Temmuz 2023 - Düşüncenin Özeti Niteliğinde…
- 14 Haziran 2023 - Dünya Tiyatrosu… Bir Bulmaca
- 07 Haziran 2023 - Coğrafi Birikim ve Tarih…
- 01 Haziran 2023 - Yapbozun Parçaları
- 25 Mayıs 2023 - Eleştirinin Mahiyeti Üzerine…
- 17 Mayıs 2023 - Bir Şiir ve Bir Resim
- 11 Mayıs 2023 - Bak Buraya;”Konu Önemli.”
- 04 Mayıs 2023 - Üç Satır Cümle “H2o”
- 27 Nisan 2023 - Kırk Yıllık Hatır…
- 19 Nisan 2023 - “Çöl” Kavramı Üzerine…
- 13 Nisan 2023 - Söz, Tekrara Düştü…
- 07 Nisan 2023 - Astronomik Bilginin Seyri…
- 30 Mart 2023 - Taş Bulun…
- 23 Mart 2023 - Hava Durumu: Rüzgârlı
- 16 Mart 2023 - Doğru Soru, Cevap Buldurur.
- 09 Mart 2023 - “Ve” Bağlacı Bile, Bağlayamadı.
- 01 Mart 2023 - Gündem Dışı…
- 22 Şubat 2023 - Bilginin Fay Hattı…
- 16 Şubat 2023 - Gündem: Son Dakika
- 08 Şubat 2023 - Deprem Hususunda Unutmayın… Ne Yapmalıyız?
- 03 Şubat 2023 - Bir Fotoğraf, Bir Doğa ve Bir Şehir.
- 25 Ocak 2023 - Not Düşelim: Derdimiz Ne?
- 30 Aralık 2022 - Turizm Ve Doğaya Bakış Üzerine…
- 20 Aralık 2022 - Konu: Göç... Not Alın.
- 10 Aralık 2022 - Bitmeyen Ne...
- 24 Kasım 2022 - Noktanın Cümledeki Yeri
- 10 Kasım 2022 - Coğrafyanın Hikayesi
MEHMET TOPUZ
TAHTA YAŞ GALİBA…
TAHTA YAŞ GALİBA…
Hoşgörünün cılkı çıktı; surat asmak hakkımız…
(İsmet Özel)
Yaş tahtaya basmam; sözünü daha önce duymuşunuzdur. Aslında sözüm ona biraz uyanık geçinmek ya da kurnazlığın daha ötesi hadi biraz iyi niyetle tecrübeliyim; anlamında kullanılması babında kullanılan bir deyiş niteliğinde… Bir fikir terazine koyup; ağırlığı nispetinde kaleme almak ve sosyolojiye dair cümlenin sorgulanması ve içerik üretme, dijital göçebelikten uzakta cümlenin kendi öz varlığı üzerinden konuşmak aslında bütün mesele…
Bu deneme yazısında yaş tahtaya basma ihtimallerini ortadan kaldırıp ve gözünde olan onca küle rağmen ihtimaller dizisinden uzaklaşmak ve amatörlüğün kendi ruhundan uzaklaşıp aslında öğrenecek çokta bir şey kalmadığını anlamak ve konuyu bir deyişe yormak sözün kısalığı, aklın kemale erme süreci gibi gözükmekte… Cümlenin kendi formatında şu da çok ilginç aslında; mecazın gerçek olana ağırlığı terazinin kefesinde; mecaz, rasyonaliteye karşı anlamsal yönü daha ağır gelebilmekte ve bir yönüyle de yaş tahtanın varlığı, konuyu anlamlandırmakta…
Konuyu şuraya bağlayıp; süreci tahtanın yaş olabilme ihtimali üzerinden bir kavrayışa tabi tutmak gerekecek… Tahtanın yaş olmasını anlamlandırma süreci saçma sapan bir durum olsa gerek demek… Yani saçma sapan olması anlama ve kavrayabilme yetisinin işletilmesi ve sürece yönelik bir tedbir alma durumu olsa gerek.
Diğer yönüyle saçma sapan olma durumu aslında; akla aykırı olma, tutarsız mahiyetinde kullanılan bir kelime olma durumu başlığı cazip hale getiriyor. Akla aykırı olma durumu ve tutarsız kelimesi üzerinden gidilecek olması da ortaya kendisiyle beraber iki kavramı da dışarıdan entegre etmek; durumun vahametine açıklık kazandıracak gibi durmakta… Entegre edilecek kelimeler nesnel ve öznel kelimelerin ev sahipliğinde gerçekleşecek gibi duruyor.
Akla aykırı olma durumu dikkat çekici bir durum gibi durmakta… Şimdi buradaki “akıl” kavramı üzerinden gidecek olursak, akıl kelimesini bir tanıma tabi tutmak gerekecekse; burada şunlar söylenebilir. Düşünme, anlama ya da kavrayabilme yetisi olduğu sözlüklerin başköşesinde yerini her daim korumuştur. Niye başköşe de olduğu aşikâr… Ya da herkesin sahip olduğu bir yeti durumu olup olmadığı da beşeriyetin sosyal denge içerisinde konumu ve yerine bağlı bir yoruma sahip olması gerekmez mi? Bu da bizi ilgilendirmez demek; ne kadar doğru onu da bilemiyorum işin aslı.
Şu kısmı da herkesten beklemekte; bir yanılgı durumumu acaba? Düşünebilme anlama ya da kavrayabilme yetisi… Herkesten bekleme durumu beşeriyetsel bir haksızlık mı olur. İnsan bildiği ile düşünür ya da bilebildiği kadarı ile… Çünkü bütün her şeyin bilgisine sahip olmakta kolay olmasa gerek… Bu kısma bir parantez açacak olursak; bugün insanlık uzmanlaşma yöneliminde branşsal anlamda; eski bilim insanlarının ya da felsefecilerin bütün bilimlerin bilgisine sahip olma gibi durumları günümüz de yolda giden tanımadığınız bir insanın, beşeriyeti temsil eden bölünmüş bir bellek türüne branşsal anlamda sahip olduğunu düşünebilir miyiz? Ya da iletişim çağı derken; bütün mevzu bu muydu? İnsan insanın açığını yitiğini bilgi ile kapatır; demek daha doğru olacak galiba…
Burada düşünme kısmına geçelim… Daha ileri boyutu olan; kavrayabilme yetisine sahip olabilme ya da olamama durumu böyle bir kelimenin sözlükte yer edinmesine yol açmış olabilir mi? Yani buradan şunu mu anlamalıyız; saçma sapan derken bende kusura bakma kavrayabilme yetisinin miktarı çok az böyle bir ifadeyi kullanıyorum demek mi söylenmek istenen… Ya da akla aykırı olanın, saçma olabilme durumu her daim söz konusu mu? Sorusu da önemli gözükmekte ya da galiba tahta hep yaş idi; eksik olabilme durumunu göz ardı etmekte tahtaya haksızlık olabilir mi?
Konu uzayacak gibi durmakta… Şöyle;
Entegre ettiğimiz iki kavramı da burada cümlenin sonuna yaklaşırken; eklemek gerektiği üzerinden bir akıl yürütmeye tabi tutacak olursak; en azından cümlenin giriş gelişme ve sonuca doğru yönünü belirlemiş oluruz.
Şimdi bura da öznel bir akıl yürütme ve nesnel bir akıl yürütme durumu söz konusu olabilir… Bu cümle biraz daha masum durmakta diye düşünüyorum. Şöyle insan bu, kendi hinterlandında bir akıl yürütmelerine sahip olabilir… Fakat öznel olanın, nesnel olana uyguladığı kuvvetin fazla olması, insani eksikliklerinin eşliğinde kavramsal yanılgılarını oluşturabilir. Bura da şu da düşünülebilir mi? Şöyle denilse en azından akıl yürütmelerinin, kavramsal olgunluktan uzak olması durumu kavrayabilme yetisine sekte vurmuş olma durumu da olabilir; demek incelemeye ve irdelemeye yönelik kaleme aldığım yazının yanlış teşhisine yol açmaz galiba.
Son paragrafa giderken; şunu söyleyebilirim; her insanın kendisinin bulunduğu yeri görebilmesi aslında kendi zihinsel yeterlilikleri ya da çevresel etkenlerin hâkimiyetinde olsa gerek… Ya da tamamen bunların dışında daha öznel bir veriyle, istatistiksel bir değeri olmayan bir cümleyle kendi zihinsel yeterliliklerine bağlı olsa gerek; demek sonuç olarak daha doğru olacaktır.
Sağlıcakla kalın…
Henüz Yorum yok