- 28 Nisan 2024 - HERŞEY NORMAL DE BİR BEN ANORMALİM(!)
- 29 Aralık 2023 - VİCDANSIZ SUÇLULAR, ACİZ SEYİRCİLER.
- 12 Aralık 2023 - Dikkat, Kontrollü Yavşak!
- 11 Kasım 2023 - Hayat; iman ve cihattır!
- 02 Ekim 2023 - Ezik Müslüman Sendromu
- 25 Mayıs 2023 - Okçular Tepesinde Kim Var?
- 21 Mayıs 2023 - Koltuk Sana Büyük Gelmiş !
- 11 Mart 2023 - 2023 Seçimleri ve Görmek İstediğimiz Vekil Profili
- 05 Mart 2023 - Kadim Şehir Kayseri ve Absürt Rögar Kapakları
- 22 Ocak 2023 - Uyanmanın Vakti Gelmedi mi?
- 17 Ocak 2023 - Şehri karış karış dolaşmıştım bir vakit...
- 20 Kasım 2022 - Liyakatsizliğin Neticesi: Kafakoparanus Yöneticiler!
- 23 Haziran 2022 - Kayseri Kız İmam Hatip Ortaokulları
- 23 Ocak 2022 - Sanat mı ? Kim İçin ?
- 18 Kasım 2021 - Bizim Edepli Çocuklar...
- 08 Haziran 2021 - “Pislik Mafya
- 15 Mayıs 2021 - Müslüman mısın ?!
- 12 Mayıs 2021 - Kudüs'ü Almak
- 07 Mayıs 2021 - Bir Nimet Olarak Memuriyet ve “Nimetin” Şükrünü Eda Edebilmek.
- 21 Şubat 2021 - Özlediğimiz Türden Bir Dizi :
- 17 Ocak 2021 - Güney’in Kırmızı Toprakları ve “Bir Kardeşlik Topluluğu Cihannüma”
- 12 Ocak 2021 - Mü’mince Amellere Şartlı Yaklaşım
- 02 Ocak 2021 - 2021’de de Felaketlerin Ardı Arkası Kesilmeyecek(!)
- 01 Ocak 2021 - Reis’in Haberi Yoktur. Olsa…
- 27 Aralık 2020 - Müslümanlığımızın Saflık Derecesi Nedir ?
- 16 Aralık 2020 - Dünyevî Dostlar ve Rütbeler Kabir Kapısına Kadardır
- 29 Kasım 2020 - İçtimai Ve Siyasi Hayatımızda “Ehven-İ Şerr”İn Yaygınlaşması
- 21 Kasım 2020 - Hay Ben Senin Gibi Başkanın...
- 30 Ağustos 2020 - Mafyanın “Evrimi”; Ağır Abiler ve Yerel “Tetikçiler”
- 24 Ağustos 2020 - Evini kiraya mı vereceksin? - Aman dikkat!
- 18 Ağustos 2020 - Kıssadan Hisse
- 10 Ağustos 2020 - "Liyakate Referans Ol"...
- 26 Mayıs 2020 - İnananlar, En Az Alçaklar Kadar Cesur Olmalılar!
- 29 Mart 2020 - Cehaletin Organize Neferlerine Karşı Duruşumuz Nasıl Olmalı?
- 22 Mart 2020 - -YENİ- Gören de “Virüs Salgını” Var Sanacak(!)
- 23 Şubat 2020 - İslami Şuurdan Uzak “Müslümanlar”!
- 25 Ocak 2020 - Depremin Hatırlattıkları
- 17 Ocak 2020 - Eğitim Sistemimiz Ne Denli “Milli”?
- 08 Ocak 2020 - Gönül Gözü İle Görebilmek…
- 01 Ocak 2020 - “Müslüman Noel Kutlamaz!” Diyen Müslümanlara Kızan “Müslümanlar”
- 29 Aralık 2019 - Sahibinden Yerli ve Milli Otomobil!
MÜFİT FURKAN
MAÂRİF MODELİ VE YUSUF TEKİN
Kıymetli okuyucu; malumunuz bir müddet yazmama kararı almıştım. Fakat "Türkiye Yüzyılı Maarif Modeli" ile ülkemizin Eğitim Sistemi'nde başarılı bir döneme kapı aralayacağına ümitlendiğim, milli ve manevi değerlerine sâhip olduğuna inandığım Millî Eğitim Bakanı Yusuf Tekin'e karşı girişilen, eleştiri sınırlarını aşarak insafsızca topyekün bir linç kampanyasına dönüşen sosyal medya hareketliliği nedeniyle, Rıza-yı İlâhî adına doğru safta yer almak için bu yazıyı yazmayı vicdani bir görev addettim.
Milli Eğitim Bakanı Yusuf Tekin'in Eğitim Sistemimizin, İslâm ahlâk ve anlayışına, milli ve manevi değerlerimize uygun olması adına gayretlerini biliyorum. Edepli, ahlâklı, bilim ve ilimde terakki etmiş başarılı gençlerin yetişmesi için verdiği mücadeleyi de görüyorum.
"Türkiye Yüzyılı Maarif Modeli"nin eksiği olabilir, eleştirilebilir, belki geliştirilmeye ihtiyaç duyulan maddeleri vardır ve hakeza... Ancak görüyorum ki; şimdiye dek yapılmaya cesaret dahi edilemeyen yerli ve milli bir maârif çalışması nedeniyle Yusuf Tekin bazı kitlelerce eleştiriden öte insafsızca hedefe konulmuş.
Eleştirelim, yanlışları düzeltelim, ülkemiz ve milletimiz için en iyiyi hep birlikte yapalım. Yapıcı eleştiri erdemdir fakat sosyal mecralarda bazı grup ve güruhlar var ki, amaçları eleştirmek değil, Yusuf Tekin'i (Ve O'nun üzerinden yerli ve milli olan herşeyi) linç etmek! Peki kim bunlar?
Başta, bok yediğini (affınıza sığınarak) kendisi ifade eden bir sözde profösör,
Bazı Kemalistler,
Sözde lâik kesimden kimileri,
LGBT başta olmak üzere ahlaksızlık örgütleri,
"Solcu" ifadesine yerleşemeyecek derecede fikirden yoksun bazı sözde solcular,
Kusmuk kokusu dolmuş mekânlarda sabaha kadar zıkkımlanan "ilerici" tayfa,
İslam harici hiçbir dinle sorunu olmayan sözde aydınlar,
İnanca sövmekten başka bir haltı olmayan sözde sanatçı bazı şaklabanlar,
Atatürk maskesiyle, iyi ve güzel olan, milletin ve devletin faydasına her milli harekete karşı soluğu adliyede alan sözde Atatürkçü bazı dernekler,
Sebatayist para baronları,
Siyonist ağındaki zenginler,
Fikirsiz, apolitik, nerde akşam orda sabah modundaki, hayatı sâdece şehvet ekseninde şekillenmiş "yaşayan ölüler" hükmündeki bir kısım gençler...
Ve daha bir sürü bilmem ne belâ insan görünümlü, insafsız, vicdansız kişi ve kitleler.
Gördük ki, şer odakları fert olarak sayıca azınlık olmasına karşılık hayrın karşısında bir olabildikleri için sesleri çok çıkıyor, çok gibi görünüyorlar.
Dün hamdolsun, milli ve manevi değerlerine sâhip çıkan bilinçli kişiler X (eski twitter) platformunda, Yusuf Tekin'e, dolayısıyla milli ve manevi değerlerine sâhip çıktılar. Kısa sürede #YusufTekinYalnızDeğildir hastag'i ile binlerce mesaj yayınladılar.
Yusuf Tekin özelinde, dolaylı olarak mili ve manevi değerlere sâhip çıkan bu mükemmel birliktelik organizasyonu, siyasi kokuşmuşluk, bürokratik boşvermişlik ortamında ümitlerimizi yeniden yeşertti.
Bu güzel birlikteliğe gölge düşsün istemem ancak sadece tespit için bir iki hususu yazmak istedim:
Halihazırda Millî Eğitim İl/İlçe Müdürü görevinde bulunanlardan Bakanına sâhip çıkmayanlar var mıydı? İlimiz başta olmak üzere tüm illerin bu konudaki tavrı nasıldı? Öyle ya; Sayın Bakan'la aynı vizyona sahip olmayan, Bakanlığın ortaya koyacağı bir maârif modelini yerelde sağlıklı bir biçimde yürütebilir mi?
Kaç Üniversite Rektörü, kaç akademisyen, eğitim ve öğretimle ilgili böylesine tarihi bir dönemeçte, küresel emperyal güçlerin oyunlarına rağmen bir köşe taşı hükmündeki şu millileşme hareketinde Bakana destek açıklaması yaptı?
"İktidar" partisinin sözcüsü, temsilcisi, bakanı, vekili, il/ilçe başkanı, teşklilatları, üyesi vs.vs.vs. ile "Kendi" Bakanı'na sâhip çıkışı sizce yeterli miydi?
Birçok Sivil Toplum Kuruluşu, vakıf, dernek vb. örgütler Maârif Modeli'ne ve Bakan'a sâhip çıkarken, bunların kendi kuruluşları içinde sessiz kalan üyeler/müntesipler de yok değildi.
Yusuf Tekin ve Maârif Modeli bahanesiyle, milli ve manevi değerlere karşı açılmış insafsız cephelere karşı siyaset, bürokrasi ve sivil toplum kuruluşlarından daha açık ve net bir duruş beklerdim açıkcası.
İşte bizim mesele ettiğimiz husus tam da burada. Siyonizmin yaklaşık yüz yılda "milli" eğitime vurduğu darbeyi, verdiği zararı ortadan kaldırma adına ilk defa ciddi bir adım atılırken, bu işin mimarı cesur bir adama destek olması gereken mevki ve makamdakilerin sesi çok cılız çıktı diye kanaatim var.
Bu noktada iki hususu önemsiyorum.
İlki; siyasetten bürokrasiye "milli dönüşüm" vakit kaybetmeden yapılmalıdır. Her kademede objektif tarama ile bir an evvel yerli ve milli, liyakatli, devlet bekâsı adına şuurlu olmayanların derhal değişmesi elzemdir.
Yaşayışta, davranışta, fikirde, siyonistlerden farkı kalmamış, bilerek veya bilmeyerek kendi öz değerlerine düşman hale gelmiş/getirilmiş, makam sevdası, daha çok kazanma hevesi, tatmin edilmesi güç hırs ve egosu ile siyonizme (bilerek/bilmeyerek) hizmet eder hale gelmiş kişilerin (varsa) yerli ve milli öze sahip, liyakatli kimseler ile değişmesi bir an evvel gerçekleşmelidir.
İkincisi ise; 3. Dünya Savaşı'na ramak kalmış şu dönemde, içeride ve dışarıda terör örgütleri ve destekçisi odaklar aktif bir biçimde şerde birlik olurken bizler, milli ve manevi değerlerimize sahip çıkma adına hayra motor şerre fren olmak için birlik ve beraberliğimizi sağlamalıyız.
Parti'den, siyasi görüşten, farklı ideallerden öte, İslâm ve imana hizmet etme gayesinde olan, vatan, devlet ve millet şuuruna ermiş, Türkiye Cumhuriyeti Devletimizin beka mücadelesinde "ben de varım" diyen herkes (cemaat, tarikat, vakıf, dernek, sivil toplum kuruluşu vb.den bağımsız) liyakati olana, yerli ve milli olana sahip çıkmalıdır.
Tüm bu mülahazalarla, eksiğiyle, varsa düzeltilmesi gereken yönleriyle Maârif Modeli'ne ve Yusuf Tekin Bakanımıza sâhip çıktık, çıkacağız!
Her şeyiyle Millî ve manevi değerlerine sâhip bir Türkiye için haydi, hep birlikte iyi ve güzel olana sahip çıkalım... Hayrı isteyenler olarak, şerri isteyenlerden sayıca çok çok fazlayız, bize lâzım olan hayırda birliği tesis edebilmektir.
Henüz Yorum yok