MÜFİT FURKAN

“Müslüman Noel Kutlamaz!” Diyen Müslümanlara Kızan “Müslümanlar”

“Müslüman Noel Kutlamaz!” diyen Müslümanlara kızan “Müslümanlar”

Sosyal medya paylaşım sitesi Twitter’da “Müslüman noel kutlamaz!” diye bir hashtag açılmış. Yorumların yüzlercesi sanki ağız birliği etmişçesine “Müslüman haram yemez, Müslüman hak yemez, Müslüman tecavüz etmez demiyorsunuz da noel kutlamaz diyorsunuz” tarzında.

Peki ne oldu da bu yorumu yazan bir kısım “Müslümanın” aklına “Müslüman” deyince; haram yiyen, hak yiyen, tecavüzcü insanlar gelir oldu.  Bu yorumları yazan “Müslümanlar”, Müslümanlara niçin bu kadar düşman?!

Her asırda olduğu gibi bu asırda da şeytan ve dostları boş durmuyorlar. İslam düşmanları, dinsizlik komiteleri; İslam’ın sancaktarı ve ümmetin umudu Türkiye Cumhuriyeti Devleti’ni yıkmak için her yolu denemeye devam ediyorlar. 

İslam’ın ve İslam’ın sancaktarı Türk Milleti’nin topla, tüfekle, füzeyle, darbeyle, yıkılamayacağını tarihteki onlarca tecrübe ile gayet iyi bildiklerinden, İslam ile olan savaşlarında buldukları çözüm; ilk etapta içi boşaltılmış bir “Din” ile İslam’ın hilafına sürdürdükleri yaşantılarına rağmen “Müslümanca” yaşadığını sanan bir toplum inşa etmek! Sonrasında ise kafa karıştıran bir Felsefe ile Allah (cc) inancı olmayan, Ahiret kaygısı çekmeyen, şuursuz, fikirsiz, yalnızca hazır zamandan lezzetlenmek isteyen ateist, deist insanlar yetiştirmek.   

Bu amaçla eğitimden, din hizmetlerine birçok alanda yaptıkları/yaptırdıkları uygulamalar ve tahrifat malumunuz. Nesli Arapçaya, Osmanlıcaya, tasavvufa, zikre, tarikata, cemaate, medreseye, cübbe ve sarığa, kısacası İslam şiarı olan hemen her şeye düşman ettiler. Toplumun temel taşı olan aileyi yıkmak için; nefsin hoşuna giden zina ve fuhşiyatı normal ve olağan olarak kabul ettirmeye gayret ettiler. Ahlaksızlığı, açık saçıklığı yayarak; nikah yolunu kapamak ve fuhuş yolunu açmak için; İslam’ı, eğlence ve keyfe mani olan bir din olarak çağ dışı lanse ettiler.

Hedeflerine ulaşmak için sürekli algı operasyonları yaptılar ve yapmaya da devam ediyorlar. Sünneti Seniyye’ye ittiba eden, Kur’an hükümlerine göre hayat süren Müslümanları “gerici, yobaz, sahtekâr” olarak lanse ettiler. Bir kısım sözde “ilerici, aydın, modern sanatçılar” filmlerinde sakallı, takkeli, tespihli “Müslüman hacı/hocaları” hep kötü gösterdiler. İçlerindeki kin, nefret ve zehri “üfürükçü, kadına düşkün, sahtekar hocalarla” kustular. Sözde eşitlik ve özgürlük adına kadını meta olarak kullandılar. Cenneti anaların ayaklarının altına seren, kadını baş tacı eden güzel dinimizi; kadını aşağılayan, şiddet uygulayan, hayatını karartan bir inanışmış gibi lanse ettiler. Dizi ve sinema ile açık saçıklık, şehvet, ihtiras, özenti hayatlar her birimizin hanesine “dindarlığımızın” tersi nispetinde girdi. Arap/Arapça deyince şehvet düşkünü üç-beş suudi zengini İngiliz uşağını gözümüze soktular. Tarikat ve cemaat deyince; Hakk yol üzere olan her kesimi karalayıp, ABD ajanı üç-beş sapığı karşımıza tarikat/cemaat lideri “Hoca Efendi”ler olarak çıkardılar. 

Neticede; Allah inancını laftan öteye benimsememiş, Peygamber ve Kur’an hayatında yer etmemiş, namazdan bihaber, ibadetten yoksun, Arapçaya ve Osmanlıcaya düşman, tarikat/cemaat/tasavvuf deyince öcü görmüş gibi göz bebekleri yerinden fırlayan, sahabeyi, alimi, evliyayı bilmeyen, alkol almakta beis görmeyen, zinayı medeni cesaret olarak niteleyen, iddia, piyango gibi kumarlara aleni şekilde iştirak eden, ağzından küfür eksik olmayan, kul hakkını gözetmeyen, yalanı kendine şiar edinmiş, tesettürsüzlüğü öylesine benimsemiş ki, baş örtülüye tahammül edemeyen, sarık ve cübbelileri aşağılayan, dindarlardan nefret eden, dans etmeyi, dekolte giyinmeyi medenilik sayan, yaşantısı ile “gavur”a benzeyen “Müslümanların” sayısı her geçen gün arttı. 

Hal böyle iken yaşamlarında; Allah, Peygamber, Kur’an namına hiçbir emare bulunmayan “gavura benzeyen Müslümanların” yılbaşını bahane ederek; evlerinde çam ağacı süslemeleri, sabaha kadar eğlence adına alkol almaları, kafalarında hunilerle dans etmeleri, gayri meşru her türlü haltı yemeleri, kendilerini uyaranları da “gerici, yobaz Müslümanlar” olarak nitelendirmeleri maalesef kaçınılmaz bir “normallik” haline geldi.

Peki ya çözüm nedir?

Elbette konunun uzmanları, Diyanet ehli dururken bizimkisi küçük bir pencereden bakmak olur. Kendi küçük penceremden gördüğüm kadarıyla acizane birkaç kelam etmek isterim. 

Öncelikle; nefsimden başlayarak “Müslümanım” diyen her birimiz İslami bir şuurla, fikirle, özümüze dönmeliyiz. İslam’ı özüne uygun olarak anlamaya, Allah’ı (cc) esma ve sıfatlarıyla bihakkın tanımaya gayret etmeliyiz. Resulüne (SAV) layıkıyla ittiba etmeli, kainatın kullanma klavuzu hükmündeki Kur’an-ı Kerim’i hayatımıza tatbik etmeliyiz. Farzlara ehemmiyet vererek kebairden kaçınmalıyız. “Adam” gibi Müslüman olmalı, Müslümana yakışır bir tarzda yaşamalıyız. 

Toplumun temel taşı, en küçük dairesi olan ailemizden başlayarak İslam’ı hayatımızın merkezine koymalıyız. İlk okullarda; “Ali ata baktığın, top attığın yeter! Seni yaratanı tanı ve vazifeni bil!” demeliyiz. Eğitimlerimizde her bir fende, her bir ilimde Allah’ın (cc) varlığını ve birliğini görmeli ve göstermeliyiz. Üç mühim sual olan; “Nereden geldim, ne için gönderildim ve nereye gidiyorum?”a hak ve hakikat olan cevapları bulmalı ve hayatımızı ona göre yaşamalıyız. Evimizde, işimizde, alışverişimizde kısacası hayatımızın her anında İslam olmalı. 

Velhasıl; Allah’ın (cc) varlığına ve birliğine tam olarak inanmış, Ahiretin varlığını kavrayabilmiş, nereden gelip nereye gittiğini ve bu menzildeki vazifesini kalbi mutmain olarak idrak edebilmiş bir nesil yetiştirebilmeliyiz. 

Çevremizdekiler sözlerimizle değil, yaşantımızla İslam’a aşık olmalı. İşte o zaman Şeytan ve dostları bu memlekete dinsizliği yayamazlar. İşte o zaman “Müslüman Noel Kutlamaz!” diyen Müslümanlara kızan “Müslümanlar” olmaz.

Rabbim; bizleri istikametten ayırmasın. Milli bir görüş, Milli bir duruş, Milli bir nizam ile Dinine, Vatanına, Milletine, Bayrağına sahip çıkan, yaşantısıyla örnek olabilen şuurlu Müslümanlardan eylesin. Amin.

Henüz Yorum yok

İlk yorumu siz yazın.

Yorum Bırakın

E-Mail adresiniz yayınlanmaz.







Yazarın Diğer Makaleleri