AHMET AVANLIER

İsrail Nasıl Kahrolur ?

 İSRAİL NASIL KAHROLUR ?

4 Yıl önceydi. Rabbim nasip etmiş, İslam’ın ilk kıblesini, Mescidi-i Aksa’yı ziyaret etmiştik. Burada özellikle belirtmekte fayda görüyorum. Yeryüzünde Allah’ımızın yarattığı ikinci mescide, İslam ile şereflenmiş bizlerin, ilk kıblesine, Müslümanların yeryüzündeki üç önemli hareminden birine, Yüce kitabımız Kuran-ı Kerim’de Yaratanın, kendisini ve etrafını bereketli olarak müjdelediği beldeye, Mescidi Aksa’ya yaptığımız seyahatleri turistik bir gezi olarak değil, ibadet maksatlı ziyaret olarak tanımlamalıyız.

İşte böyle bir ziyaretin ardından, gençlik merkezinde, gelecek ümidimiz gençlere, ziyaretimden duyduğum heyecanımı ve gözlemlerimi anlatıyordum. Daha, Ben Gurion havaalanında başlayan Yahudi zulmünden, havaalanında görevli kişinin pasaport kontrolünde “Nereye geldiniz? Ne amaçla geldiniz?” sorularına verdiğimiz “ Kudüs’e, Mescidi Aksa’ya ibadet amacıyla geldik” cevabımızı bir türlü kabul etmeyip, bizi “Jarusalem ve turistik amaçlı” demeye zorlamasını ve görevlinin ısrarlı telkinine rağmen “Mescidi Aksa ve ibadet” sözcüklerinde ısrar ettiğimiz için bizi ayrı bir odaya alarak sorguladıklarını anlattığımda, gençlerin beni heyecanla dinlediklerini fark ettim. Sonra pür dikkat beni dinleyen bu gençlere yol boyunca gördüğümüz, elleri sürekli tetikte olan korkak(!)İsrail askerlerini ve kendi kutsalımıza girerken dahi yaptıkları kaba uygulamaları ve sözüm ona güvenlik kontrollerini anlattım. Gençlerden birkaçı “ah be abi orada olacaktık ki, onlara şöyle davranırdık… Kafalarını kırardık” gibi heyecanlı cümleleri kurdular. Gençlerdeki bu heyecanı görmek çok hoşuma gitmişti. Gençlerdeki bu cihad ruhu duygulandırmıştı beni. Biraz sonra okunan ezan ile beraber “hadi gençler şimdi namazlarımızı kılalım” dediğimde, biraz önce heyecanına şahit olduğun pırıl pırıl gençlerin birkaçının mazeret göstererek ayrılmak istemesinden, İsrail askerine tepki gösterirken hayran olduğum heyecanını namaza duymamasından çok müteessir olmuştum. Mescide sokamadığım bedenimi, secdeye koyamadığım başımı, nasıl fetihle taçlandırabilirdim ki.. Kudüs’ü Haçlı zulmünden kurtaran büyük komutan Selahaddin Eyyübi Hazretleri de, Kudüs henüz işgal altındayken,  bir Cuma hutbesinde kendisine yüksek bir sesle “bize cihadı emretmeyecek misin? Diyen gence “sizler ne zaman ki sabah namazlarında mescidleri doldurursanız. İşte o zaman emredeceğim.” demişti.

Bugünlerde yine Kutsalımız, Mescidi Aksa’mız,  İsrail askerinin insanlık dışı saldırıları altındadır. Birkaç gündür kalbimiz sızlayarak izlediğimiz (!) (belki sadece izleyebildiğimiz) görüntülerde, silahlara karşı İslamın Haremini taşla ve imanla koruyan Müslümanların şehit oluşuna, İslam’ın onurunu şerefli müdafaalarına şahit olmaktayız.

Çifte standardı ile Müslümanlara yapılan zulmü görmemekte mahir olan Avrupa ülkelerine alışık olmak ile beraber, maalesef birçok İslam ülkesinden kayda değer tepki gelmezken Elhamdülillah Türkiye’miz ayağa kalktı, yine en gür sesi çıkardık. Ama yetmiyor. yetmez.

Bu olaylar terörist İsrail’in ilk insanlık suçu olmadığı için, bundan öncekilerde olduğu gibi, aynı sloganlarla inlettik gökyüzünü. “KAHROLSUN İSRAİL” .

Biz bir yerde hata yapıyorduk galiba. Attığımız onca slogana rağmen kahrolmadılar. Oysa boğazımız yırtılıncaya kadar, en yüksek tondan haykırmıştık, “KAHROLSUN İSRAİL” . Kahrolmadılar.

Peki nasıl Kahrolacak bu zalimler? Gelin beraber birkaç tespit yapalım. Bu keferelerin (Kur’an tabiri ile) en iyi yaptığı şey bozgunculuk çıkarmalarıdır. Fitne, fesat, algı yönetimi en iyi yaptıkları şeydir bu zalimlerin. Manipülasyon, sosyolojik yönlendirmeler, tahrik, zorbalık, hukuksuzluk, vicdansızlık karakteristik özellikleridir. Dolayısıyla slogandan öteye geçmeyen tepkiler bu zalimler için tehdir oluşturmazlar. Hatta algı yöntemleri ile bunu hem yönlendirebilirler hem de kendi lehlerine çevirebilirler. Dünya kamuoyuna kendilerini mağdur gösterebilmek konusunda mahirdirler (kaldı ki dünya kamuoyu da onları mağdur görmek için hazır beklemektedir.) Peki ne yapalım. Sloganlarla haykırmayalım mı bu zulmü. Elbette haykıralım. Hz Ali (ra) efendimizin buyurduğu gibi zulmü duyuralım. Dilsiz şeytan olmamak için haksızlık karşısında susmayalım ama bununla birlikte şunları da yapalım;

Mesela yaptığımız işin en iyisini yapalım, sadece tüketen değil, en iyisini üreten olalım, bir davası olan ve o davası için uykusuz kalabilenlerden olalım. Kur’an’da bahsedilen Müslümanlardan olalım. Zamanında Yahudi Şimon Peres’e  ”Müslümanlar, sizin yenileceğinizi ve arkasına saklanacak gargat ağaçları arayacağınızı söylüyor. Kutsal kitapları onlara böyle sesleniyor.” Denildiğinde söylenene itiraz etmemiş. Öyle bir şey olmaz dememiş. “Kur’an’da yazılan Müslümanlar gelsin onu o zaman düşünürüz. Şuan öyle Müslümanlar yok. Demişti. Ne acı değil mi? Ama buradan anlıyoruz ki bizler Kur’an’daki Müslümanlar olur isek o vakit “KAHROLACAK İSRAİL”

Sonra, bu zalimleri ayakta tutan en büyük güç sermayeleri. Ekonomik olarak vurulacak bir darbe onları gerçek anlamda kahreder. Yıllardır aldığımız her İsrail ürünü ile Filistin’de, Gazze’de Müslümanlara sıkılan mermilerin sponsoru (!) oluyoruz. Bırakın boykot edebilmeyi bizim mahallenin ulusal marketleri, Memleketin neredeyse her mahallesinde şubesi olan, tabiri caizse mahalle bakkallarımızın yerini alan, ciroları milyonlarca Lirayı bulan marketlerimiz (İsim özellikle vermedim ama siz anladınız) bu ürünleri satmaktadırlar. Biz bu ürünleri almazsak, tüketmezsek ne olacak? İşte o vakit “KAHROLACAK İSRAİL”

Devletimizin en zirvesi, Sayın Cumhurbaşkanımız “Kudüs Bizim Kırmızı Çizgimiz” derken. Bürokratların, siyasilerin, iş adamlarının, yöneticilerin, idarecilerin menfaatleri (!) ile Kudüs davası arasında kaldıklarında, yetkilerini, etkilerini, ticaretlerini İslamın şerefi Kudüs lehine kullanırlarsa işte o vakit “KAHROLACAK İSRAİL”

İmkânı olup da, O kutsal beldeyi ziyaret edebilen dostlar. Oradaki Filistinli çocukların başlarını okşarsa. Gidemeyip de Peygamber Efendimizin (sav) hadisi gereği orayı kandilleri ile aydınlatanlar, hayırlarıyla ve maddi olanakları ile oradaki kardeşlerinin yanında olursa. İşte o vakit “KAHROLACAK İSRAİL”

Dilimizdekini kalbimize indirdiğimiz vakit. Birbirimizi Allah için sevdiğimiz vakit. “Banan Arabın meselesinden”, ”Onlar da topraklarını sattı” gibi yine Siyonizm tarafından üretilmiş ve maalesef bize söyletilebilmiş sözlerden kurtulduğumuz, Müslüman kardeşimle kucaklaştığımız vakit. İşte o vakit “KAHROLACAK İSRAİL”

Hülasa dostlar, Bizler kim olduğumuzu hatırlar. Kur’andaki Müslümanlar olur ve okuduğumuz Kur’an’ın gereğince amel edersek. İşte o vakit “KAHROLACAK İSRAİL”

Gür bir sesle… “ZALİMLER İÇİN YAŞASIN CEHENNEM”, “KAHROLSUN İSRAİL”

Selam ve dua ile…

Ahmet AVANLIER / 12.05.2021

[email protected]

 

 

1 Yorum

Turgut Kantekin

Turgut Kantekin

12 Mayıs 2021
İşte bu, artık sloğan duymak istemiyorum. Ahmet abi tebrik ve teşekkürlerimi gönderiyorum.

Yorum Bırakın

E-Mail adresiniz yayınlanmaz.







Yazarın Diğer Makaleleri