Ahmet Avanlıer

Düşünmekten Yorulduk

DÜŞÜNMEKTEN YORULDUK

Son zamanlardaki baş döndüren gelişmeler, takip etmekte dahi zorlandığımız taraf değiştirmeler, Ülke olarak yüzyılın en büyük felaketi ile mücadele ederken siyasi menfaatler için yapılan hamleler, söylemler.

Düşünmekten yorulur mu insan, yorulduk dostlar... Yapılan her hamlede acaba bunun altında ne gibi dalavere var diye düşünmekten yorulduk. İktidara geldiğimizde kapatacağız dedikleri, yıkacağız dedikleri, durduracağız dedikleri şeylerin ne anlama geldiğini nasıl anlatacağımızı düşünmekten yorulduk. Hiçbir ortak noktası olmaması gereken ideolojileri nasıl bir güç bir arada tutuyor, otur diyor oturtuyor, kalk diyor kaldırıyor diye düşünmekten yorulduk...

Bu yorgunluk arasında bir tarihi not düştü hafızama;

27 Nisan 1909 günü “Kahrolsun istibdat” , “Yaşasın Hürriyet” sloganları ile Ulu Hakan Abdülhamid Han’ın hal edilmesi sonrasında, bu sözümona özgürlük savaşçılarının hayat hikayelerini hiç okudunuz mu?

Merak edip okumanızı tavsiye ederim dostlar...

Abdulhamid Han’ın tahttan inmesinin ardından daha 10 yıl gibi bir süre geçmeden gerçek istibdat ile tanışan bu bedbahtlar (asıl istibdat ile o zaman tanıştık sözü kendi hatıratlarından alıntıdır), maalesef kendi hayal ettiklerine değil maşası oldukları küresel güçlerin hedeflerine alet olduklarını gördüler.

Dünyadaki bütün coğrafyalarda bulunan bu gibi kullanışlı maşalar, aslında  zafer zannettikleri tarihi vakaların mutsuz hazin sonlarını yaşamaktan kurtulamadılar. Şerif Hüseyinler, Kral Faysal’lar, Saddamlar Irak’ta Kimyasal silah var diyerek ABD’nin ülkesini işgal etmesini sağlayan Irak muhalefeti (nasıl bir kimyasal silahsa hâlâ bulunamadı) ve ilave edebileceğimiz bir çok isim, hepsi bedbaht oldular. Hatta tarih kitapları ve yerli yabancı hatıratlar, çoğunun acı, keder ve hüzün ile can verdiğini yazar.

Çünkü tarih boyunca bu satılık kuklalara biçilen rol asla başrol olmamıştır, bir figüran olarak tarih sahnesinden silinip gitmişlerdir. Çünkü kullanılmaya elverişli bu figüranlar, makam ve mevkileri ne olursa olsun kullananlar tarafından, ait oldukları yere tarihin çöplüğüne mutlaka atılmışlardır. Çünkü hırsları ve menfaatlerine düşkün bu zavallılar, az bir menfaat karşısında tüm değerlerini satabilecek, kullanılmaya elverişli nasipsizlerdir ve hikayeleri hiç bir kültürün edebiyatında mutlu son ile bitmemiştir.

Bunlar bu bedbahtlığı yaşarken, bu nasipsizlere alkış tutanlar ise toprakları ve taciz edilmiş özgürlükleri ile bedel ödemişlerdir.

Allah yeniden Rıza Tevfik gibi şairlere hüzün dolu pişmanlık şiirleri yazdırmasın.

Kalın sağlıcakla

Ahmet AVANLIER / 08.03.2023

3 Yorum

Turgut kantekin

Turgut kantekin

09 Mart 2023
Ahmet hocam çok teşekkür ederim, ilgiyle okuyoruz, diğer yazınızı da merakla bekliyoruz ...

Metin

Metin

09 Mart 2023
Hocam gerçekten akıl süzgecinden geçmeyen, (uğraşsak bile o süzgeçten geçiremediğimiz ) durumları yaşıyoruz. Heleki memleketimizin böylesi zor zamanında, Rabbim doğrunun yardımcısı olsun inşallah....

RAGIP ALBAKIR

RAGIP ALBAKIR

10 Mart 2023
Değerli kardeşim! Gayet basit yorulmaya lüzum yok bu şer cephesinin aktörleri ve figüranları içimize yerleştirilmiş koyun 🐑 postuna bürünmüş hain kurt 🐺 sürüleri.... Oyun aynı oyun şükür bizler tehlikenin farkındayız lakin ya sözde eğitimli gafil kesime ne demeli. Dilimiz döndüğünce anlatıyoruz lakin görmeden acıyı yaşamadan durumu kavrayacak bir kitle yok. Yine de durmadan tebliğe devam Allah yardımcımız olsun.

Yorum Bırakın

E-Mail adresiniz yayınlanmaz.







Yazarın Diğer Makaleleri