Ahmet Avanlıer

Güç Zehirlenmesi

GÜÇ ZEHİRLENMESİ

Sağlam temel ve karakter üzerine inşa edilmeyen organizasyon er ya da geç önce deformasyon, ardında da çöküş ve yok oluş süresi yaşıyor.

Yaşanmışlıklarım, şu fani ömrüme sığdırdığım tecrübe ve gözlemlerim, okumalarım ve araştırmalarım sonucu gördüm ki bu hep böyle olagelmiş.

Burada üzerinde durulması gereken ilk ve önemli konu deformasyon ve çöküş değil dostlar, bilakis üzerine inşa edilmesi gereken sağlam temel ve karakter konusudur.

İnşa edilecek konu ne olursa olsun, ister fiziki bir bina olsun, ister ticari bir işletme olsun, ister siyasi bir parti olsun, ister öğrencilerin kurduğu bir okul kulübü olsun, ne olursa olsun ilk önce sağlam bir temel oluşturmak, yol haritası belirlemek, ileride çıkması muhtemel zorluklara veya beklenmedik durumlara karşı duruş belirlemek, karakter oluşturmak gerekmektedir. İşte bu karakter ve temeli oluştururken de yapacağımız en önemli başlangıç, organizasyonun nev’ine göre genel kabul görür kurallar, sağlam kırmızıçizgiler, güçlü dayanaklar bulmak olacaktır.

Sonrası mı? Sonrası tevekkül der büyükler… Zaten imtihan da burada başlar.

Tevekkül, gereken bütün gereksinimleri yerine getirdikten sonra “-Allah’ım olması da olmaması da senin sayendedir, hakkımızda hayırlısı ise nasip et” duasıdır aslında.

Başarısızlığa mazeret bulmak, kendi mecrası içinde hata yapanı bulmak, suçlamak oldukça kolaydır. Organizasyon güçlü olsun veya olmasın suçlu aramak ve bulmak işimize gelir, doğal süreci içerisinde de ekseriyetle böyle gelişir. İşte bu sebeple önemli olan ve bahse konu imtihan olan; başarı durumunda, büyüme durumunda, güç elimizde bulunduğu zaman ki tavrımızdır.

Güç, sahibi veya sahipleri tarafından hazmedilebilirse süreklilik arz eder, organizasyona da bu organizasyondan istifade edene de uzun vadede fayda sağlar. Fakat tam tersi olur ve hazmedilemezse, gücü elinde bulunduran tarafından doğru yorumlanmaz ve şımarıklığa sebep olursa; işte o zaman bütün güzellikleri kendinden bilme, başarıyı ve sevinci paylaşamama, organizasyonun kurucu amaçlarından niyet sapmaları, azmin yerini aşırı hırsın, kibrin alması gibi marazlar çıkar ortaya ki bu da güç sahibine karşı keskin bir bıçak gibi olan zehirlerdir.

Bu marazlar işletmede, ticarette, siyasette, kulüpte, dernekte her nerede görülüyorsa görülsün, bilinsin ki orada GÜÇ ZEHİRLENMESİ olmuştur ve acil önlem alınmaz, format atılmaz ise veya uyarılara kulak asılmaz ise hızlı bir çöküş, hızlı bir yok oluş başlar.

Güç zehirlenmesi olan yerde ilk olarak istişare ortadan kalkmıştır dostlar. Kurulan bütün cümlelere “-Ben dedim oldu, ben öyle istiyorum elbette öyle olacak.” diye başlanmıştır.

Güç zehirlenmesi olan yerde herkes ve her şey küçük görülmeye, hor görülmeye başlanmıştır. Küçük dağlar (haşa) organizasyon yöneticileri tarafından yaratılmış, büyükler de zaten babalarından miras kalmıştır.

Güç zehirlenmesi olan yerde temel değerler, inanışlar yerini benliğe ve bencilliğe bırakmıştır. Maalesef hayrın ve şerrin Allah’tan geldiği unutulmuştur. Her türlü kazanım kişiselleştirilmiş, kayıplar organizasyona sadece tecrübe olarak görülmeye başlamış ve üzerinde durulmamıştır. Hatalardan ders almaktan vaz geçilmiş hatta hata olduğu dahi kabul edilmez hâle gelinmiş, şükür ortadan kalkmıştır.

Güç zehirlenmesi olan yerde makam, mevkii, koltuk, para, şöhret gibi değerlere farklı anlamlar yüklenmeye başlamıştır. Etrafta bunların organizasyona yakıştığını söyleyen oldukça çoğalmış böyle diyenler iltifat ve itibar görmeye başlamış, Allah rızası için olsa dahi hatadan ve hatalı olmaktan bahsedenler dışlanmaya başlanmıştır.

Güç zehirlenmesi olan yerde gözler kör, kulaklar sağır olmuştur. Organizasyon o kadar güçlü hisseder ki kendini herkese her şeye kafa tutmaya, had bildirmeye, parmak sallamaya başlamıştır.

Bu tip zehirlenme durumlarında; erken tanı, teşhis ve tedavi uygulanmaması halinde kaçarı yok güç zehirlenmesine mâruz kalan organizasyonun felaketi ile sonuçlanmıştır. Tarihin tozlu sayfaları, kendini her şeyden büyük görenlerin, vazgeçilmez zannedenlerin, Yaradana karşı haddi aşanların hezimetleri ile doludur.

Diyeceğim o ki dostlar, elbette güçlü olacağız, elbette söz sahibi olacağız, elbette en iyisi, en başarılısı olacağız… Ancak gücümüzü dayandırdığımız temellere, değerlere, bizi biz yapan hasletlere, kırmızıçizgilerimize hassasiyetimiz gücümüz arttıkça daha da artacak.

Diyeceğim o ki, gücü nasip eden Allah’ı unutmayacak O’na şükürde noksanlığa ve hataya düşmeyeceğiz.

Diyeceğim o ki, asıl güçlü olan nereden geldiğini, kim olduğunu, kaynağını, değerlerini bilen… maddi manevi tüm zenginlikleri ile hazmedilmiş güçtür.

Hülasa dostlar; hazmedilemeyen, maddi manevi değerlerden yoksun, şükürden uzak, dayanağı şer olan her GÜÇ ZEHİRLİDİR…

Medeniyetine, tarihine, değerlerine düşman olanlarla yaptığın ittifaktan doğan ve güç zannettiğimiz her ne varsa, o GÜÇ ZEHİRLİDİR…

Kur’an ve sünnete karşı, bayrağa ve toprağa karşı, İslam’a ve millete karşı hadsizlik yapılmasına sebep olan her ne ise; ister buna sebep sahip olduğumuz milyon dolarlar olsun, ister sırtımızı dayadığımız küresel aktörler olsun, ister nefsimize hoş gelen ve ayağımıza serilmiş şan, şöhret, makam mevki olsun… her ne olursa olsun o GÜÇ ZEHİRLİDİR…

Bu durum evde de böyledir, sokakta da böyledir, ticarette de böyledir, siyasette de….

Her türlü haddi aşmaktan âlemlerin Rabbi olan Allah’a sığınırım

Kalın sağlıcakla…

Ahmet AVANLIER 07/12/2022

 

 

1 Yorum

Turgut Kantekin

Turgut Kantekin

13 Aralık 2022
Herkesin ibret alması gereken bir yazı Ahmet abi teşekkür ederim.

Yorum Bırakın

E-Mail adresiniz yayınlanmaz.







Yazarın Diğer Makaleleri