VEYSEL EKİNCİ

Diyaneti Yalnız Bırakıyoruz!

DİYANETİ YALNIZ BIRAKIYORUZ!

   Her seferinde, İmam-Hatip okullarını ve Diyanet'i CHP' nin açtığını; yeri geldiği ve kullanılması işinize geldiği zamanlarda söyler durursunuz.

   Dibine kibrit suyu döktüğünüz, İslami yaşam biçimini yasakladığınız, binlerce din alimini ya astığınız ya da işkenceye tâbi tuttuğunuz bir dönemden sonra, bir göz boyama olarak, belki inananların gazını alma amacına matuf, bu kurumları açtırdınız.

   Zaten camilerin çoğu kapandı, dinin her alanında olduğu gibi, tüm dünya Müslümanlarının ortak parolası olan ezanı da değiştirdiniz.

  İçinde bir iman kırıntısı olanlar,  gördüler ki, cenazelerini kıldıracak, nikahlarını kıyacak bir imam bile yoktu. Derhal imam - Hatip okulları açarak, bu ihtiyaçları karşılama yoluna gittiniz.

  Her türlü zulme, baskıya, katliama, işkenceye rağmen,  insanlardaki imanı ve ibadet aşkını bıraktıramadınız.

   Devletin kontrolünde, sistemin talep ve isteklerine uygun, sisteme dokunamayan, İslami hükümleri ya kenardan dolanarak ya suya sabuna dokunmadan ya da yumuşatarak fetva veren/ verecek bir güdümlü kurum olarak Diyanet'i kurdular.

  Maalesef, Allah adına ya hükümler söyletilmedi, ya değiştirildi veya sulandırıldı.

  Laik bir sistemde Diyanet, İslamın hüküm ve kurallarını net bir şekilde açıkça söyler, inanan inanır, inanmayan inanmazdı. Yaşamak isteyen yaşar, yaşamayana müdahale edilmezdi.

  En ilginç bir anekdot gerçekleri ortaya döküyor: Kur'an'a göre Milli piyango bir kumardır ve haramdır. Zamanın Diyanet işleri Başkanı'na haram- helallik konusu sorulduğunda, " yorum yok" cevabını veriyor. Ne acı, ne traji- komik bir durum!

  Diyanet davulu tutacak, tokmak rejimin elinde olacak, bu da din hürriyeti olacak!

  Bu konularda  Menderes ve Özal dönemlerinde gözle görülür bir rahatlık ve serbestlik vardı. Özellikle 28 Şubat post- modern darbe sürecinde ve sonrasında bu baskı yeniden şiddetlenerek arttı.

 Hatta Tayyip Erdoğan Başbakan, Ahmet Necdet Sezer'in de Cumhurbaşkanı olduğu dönemlerde baskı yoğunluğu iktidara rağmen devam etti.

   İleriki Ak Parti hükümeti dönemlerinde, gerek İmam- Hatiplere uygulanan haksızlıklar ortadan kaldırıldı, gerekse Diyanet, hür iradesi ile İslam'ın kurallarını ilan etti. Başkanları ve idarecileri itibar gördüler.

 Son  bir- iki yıldır, Diyanete, özellikle başkanlarına karşı baskı, iftira, itibarsızlaştırma şeklinde sistematik saldırılar uygulanıyor.

   Diyanetin açıklamaları rejim için bir tehlike görülüyor. Sürekli bütçeleri eleştiriliyor, makam aracı gündeme getiriliyor.

  Diğer tüm kurumlarda olduğu gibi, Diyanet üzerinden Cumhurbaşkanı hedef tahtasına oturtuluyor.

   Uydu, suya sabuna dokunmayan, pasif, pısırık, sembolik ve ritüellik bir Diyanet İşleri Başkanlığı istiyorlar.

  Tüm bunlara inat, Sayın Cumhurbaşkanı daha da ileri taltiflerde bulunuyor, saygın bir hüviyet kazanmasını sağlıyor, Allah bin kere razı olsun!

  Seçimlerden önce camilere gidip, yasin okuyan, bu sayede kimi mücahid kardeşlerimizin ve alnı secdeye giden hemşehrilerinin teveccühünü kazanıp oylarını alan Ekrem İmamoğlu, her ne hikmetse imamlara, okudukları hutbelere söz ediyor.

   Neymiş? Hutbenin konusu gençlerin edep, ahlak, dürüstlük, çalışkanlık, kötü alışkanlıkardan korunmadı gibi konularmış. Ne zaman insanlıktan bahsetmek suç oldu? Diyanet ve ona bağlı imamlar ahlaktan, adaptan, dinden bahsetmeyipte neden bahsedecekler? Sadece nikah kıyıp cenazemi yıkasınlar?

  Devlet- millet kaynaşması yapıp, Diyanet işleri Başkanlığına, imamlara destek vermeliyiz. Her türlü hakkımızı kullanıp bu camiayı yalnız bırakmamalıyız. Motive etmeli, cesur ve kararlı olmalarını sağlamalı, yanlışlarında uyarmalı, eksikliklerini gidermeliyiz.

  Ehli sünnet üzere bir kurum olarak devamı, bizlerin dini temsilcisi olarak ayakta kalabilmesi için;  hep beraber Diyanetimize sahip çıkmalıyız vakit geç olmadan.

  Veysel EKİNCİ

Henüz Yorum yok

İlk yorumu siz yazın.

Yorum Bırakın

E-Mail adresiniz yayınlanmaz.







Yazarın Diğer Makaleleri