- 09 Temmuz 2023 - Zaman Ve Mekanla Kayıtlı Olmayan İbadet; Cihad
- 19 Nisan 2023 - Kötülüklere Karşı Tavırlı Olmak İmandandır
- 16 Şubat 2023 - İhtiyaç Fazlasını Vermek
- 03 Ekim 2022 - Ailenin Selameti İçin
- 16 Nisan 2022 - Kimse Teklif Sahibi Müslümanları Sevmiyor!
- 30 Aralık 2021 - Faiz Düzenine Nefes Aldıranlar Utansınlar !
- 26 Aralık 2021 - Faiz Kur'an ve Sünnette Haram Kılınmıştır; Faize Para Yatırmayın
- 19 Aralık 2021 - Seherleri İhya Etmenin Üzerine
- 28 Kasım 2021 - Allah Teala'ya Karşı Edepli Olalım
- 06 Ekim 2021 - Emanete İhanet Etmeyelim
- 25 Eylül 2021 - Sünneti Doğru Anlamada Dört "T"
- 13 Eylül 2021 - Ailede Din Eğitiminin Verilmemesi Çocukları Şirke Düşürebilir.
- 11 Eylül 2021 - Yoksulluk Sorununa Dinimizin Bakışı ve Çözümü
- 08 Eylül 2021 - Tasavvufta Terakki ve Zikir Kavramları
Mehmet Sürmeli
Önderlik Konumu ve Sorumluluk
Önderlik makamındaki insanlar diğer kimseler gibi değillerdir. Çünkü onlar toplumsal konumları itibariyle halkın örnek aldıkları starlardır. Yaptıkları eylemler umum nazarında meşruiyet belgesidir. Hele İslâm toplumlarında önderlik konumundaki insanların davranışları fetva hükmündedir. Bozulan çağ içinde bizatihi dindar olmak başlıbaşına bir ayrıcalıktır. Bu ayrıcalığı onların boynuna milletin bakışları ve anlayışları yüklemiştir. Bu ifadeleri Kur’n ayetleriyle ilişkilendirirsek karşımıza şöyle bir durum çıkmaktadır. Hz. Peygamber Efendimizin hanımları artan toplumsal refahtan pay almak istemişler ve bu taleplerini Resulullah’a sözlü olarak bildirmişlerdir. Şu ayet konuyu net şekilde ifade etmektedir:
“يَا أَيُّهَا النَّبِيُّ قُل لِّأَزْوَاجِكَ إِن كُنتُنَّ تُرِدْنَ الْحَيَاةَ الدُّنْيَا وَزِينَتَهَا فَتَعَالَيْنَ أُمَتِّعْكُنَّ وَأُسَرِّحْكُنَّ سَرَاحًا جَمِيلً”
“Ey Peygamber, eşlerine şöyle de: “Eğer dünya hayatını ve onun süsünü istiyorsanız, gelin size boşanma bedellerinizi vereyim ve sizi güzellikle serbest bırakayım.”[1] Boşama bedelleri verilerek[2] hanımlardan ayrılma isteği onlara adil davranmakla ilgili önemli bir kuraldır. Zaten Ezvac-ı Tahirat bu konudaki isteğini Resulullah’a bildirince birçok Müslüman hanım da kocalarına benzeri taleplerle gitmişlerdir. Zira Peygamber Efendimizin hanımlarının eylemleri halk için fetva oluşturmaktaydı. Hz. Peygamber’in hanımları bu “tahyir” karşısında Allah ve Resulünü seçmişlerdir.[3]
Toplumsal önderlik çerçevesinde ise şu uyarı oldukça önemlidir:
“يَا نِسَاء النَّبِيِّ لَسْتُنَّ كَأَحَدٍ مِّنَ النِّسَاء إِنِ اتَّقَيْتُنَّ فَلَا تَخْضَعْنَ بِالْقَوْلِ فَيَطْمَعَ الَّذِي فِي قَلْبِهِ مَرَضٌ وَقُلْنَ قَوْلًا مَّعْرُوفًا ”
“ Ey Peygamber hanımları! Siz, başka herhangi bir kadın gibi değilsiniz; Allah’a gönülden saygı beslemeli, O’na karşı gelmekten sakınmalı ve daima konumuzun gerektirdiği şekilde davranmalısınız. Bu sebeple, (nâmahrem erkeklerle konuşmak zorunda kaldığınızda bir başka mü’min kadından daha fazla dikkatli olun ve) cilveli bir eda ile konuşmayın ki, kalbinde hastalık bulunan herhangi bir kişi (şeytanî bir) ümide kapılmasın. Size yaraşır şekilde ciddî ve ölçülü konuşun.”[4] Arz ettiğimiz üzere eğer Ehli beyt konuşmadaki edep ve nezaketi terk ederse diğer insanlar da edebi bırakırlar. Bu durum onlara bir ölçü oluşturabilir. Bu ve benzeri ayetlerden evrensl hükümler çıkarılmaktadır. Bu yaklaşıma göre halkın ittiba ettiği, söz ve davranışlarını referans saydığı, dini ilmlerde biraz okuyan veya derinleşenler toplum tarafından önder sayılmaktadır. Kur’an, Resulullah’ın hanımları üzerinden çağlar üstü bir gönderme yapmaktadır. Mealen; “Ey önderlik konumundaki Müslümanlar! Siz diğer insanlardan farklısınız. İnancınıza, amellerinize, ibadetlerinize, hukukunuza, siyasi davranışlarınıza, harcamalarınıza, iş ahlakınıza, aile hayatınıza, giyim kuşamınıza, tesettürünüze, atamalarınıza, iktisadi muamelelerinize vd. dikkat ediniz. Tüm bu alanlarda günah işlerseniz ve topluma da dayanak teşkil ederseniz size ceza iki kat verilecektir. Birisi kendi günahınızdan daolayı, diğeri de topluma örnek olarak onları da günaha sürüklediğinizden dolayıdır. Şu ayet bu hükmün delilidir:
“يَا نِسَاء النَّبِيِّ مَن يَأْتِ مِنكُنَّ بِفَاحِشَةٍ مُّبَيِّنَةٍ يُضَاعَفْ لَهَا الْعَذَابُ ضِعْفَيْنِ وَكَانَ ذَلِكَ عَلَى اللَّهِ يَسِيرًا”
“Ey Peygamber hanımları! İçinizden kim (Rasûlüllah’a eza etme, gıybette bulunma, birine iftira atma vb.) çirkinliği aşikâr bir günah işlerse, onun cezası iki kat verilir. Bu, Allah için pek kolaydır.”[5] Bu ayetten çıkan hüküme göre ulemanın ve umeranın/ilmiye ve siyaset erbabının işi zor. Sürekli murakabe altında olduklarının bilinci içerisinde adil bir hayat yaşamak zorundadırlar. İstikametten ayrılırlar ve kitleleri de peşlerine sürükleyecek olurlarsa ahirette iki kat cezaya çarpıtılacaklardır. Hz. Ömer bu ayeti doğru anlaması nedeniyle ev halkını uyarmıştır. “Eğer hata yapar örnek olursanız iki kat ceza veririm” demiştir. Bu ayet günümüzde işlerlik kazansa, hayatın her alanında ahlaki bir düzelme yaşanabilir. Bu ayetteki derin anlam ve ahkâmı din üzerinden islamizasyon politikaları yürüten fakat gerçek İslâm anlayışıyla hiçbir ilgisi olmayan günümüz politikacılarının iyi düşünmeleri gerekir. Reel anlamda takip edilen ve inanılan liberal sistemin baskısı altında zaten İslâm, hayatın genişlik alanında yer bulamamıştır. Yöneticilerin zaman zaman garnitür kabilinden Müslümanlıktan bahsetmesi ise takip edilen yolla din arasında çelişki oluşturduğu için kitlelerin dinden soğuması alenileşmiştir. Yöneticiler geniş halk kitlelerinin oylarını almak için liberalizmi İslâm gibi sunmak isterlerken, İslâm düşmanları bu yanlış ve zalim uygulamaları İslâm gibi göstererek özellikle gençleri dinden uzaklaştırmışlardır. Kazanan dünya kapitalizmi, kaybeden ise İslâm ve müslümanlar. Acaba bunların günâhı kaç kat verilecek?
[1] Ahzab 33/28
[2] Bagavi, Mealim’ü-t Tenzil, s. 753.
[3] Bak: Ahzab 33/29
[4] Ahzab 33/32
[5] Ahzab 33/30
MEHMET SÜRMELİ
Henüz Yorum yok