- 09 Temmuz 2023 - Zaman Ve Mekanla Kayıtlı Olmayan İbadet; Cihad
- 19 Nisan 2023 - Kötülüklere Karşı Tavırlı Olmak İmandandır
- 16 Şubat 2023 - İhtiyaç Fazlasını Vermek
- 03 Ekim 2022 - Ailenin Selameti İçin
- 20 Temmuz 2022 - Önderlik Konumu ve Sorumluluk
- 16 Nisan 2022 - Kimse Teklif Sahibi Müslümanları Sevmiyor!
- 30 Aralık 2021 - Faiz Düzenine Nefes Aldıranlar Utansınlar !
- 26 Aralık 2021 - Faiz Kur'an ve Sünnette Haram Kılınmıştır; Faize Para Yatırmayın
- 19 Aralık 2021 - Seherleri İhya Etmenin Üzerine
- 28 Kasım 2021 - Allah Teala'ya Karşı Edepli Olalım
- 06 Ekim 2021 - Emanete İhanet Etmeyelim
- 25 Eylül 2021 - Sünneti Doğru Anlamada Dört "T"
- 11 Eylül 2021 - Yoksulluk Sorununa Dinimizin Bakışı ve Çözümü
- 08 Eylül 2021 - Tasavvufta Terakki ve Zikir Kavramları
Mehmet Sürmeli
Ailede Din Eğitiminin Verilmemesi Çocukları Şirke Düşürebilir.
Din eğitimi ailede başlar. Hatta ailenin sağlam inşa edilebilmesi için eş seçiminde dini ve ahlaki denklik çok önemlidir.[1] Aile bu eğitimi vaktinde vermeyecek olursa çocuklarını her türlü şirk ve küfür düşüncesine açık hâle getirirler. Çocukların din öğretimi ve eğitimi konuşma yaşlarıyla başlamasına rağmen, resmi ideoloji bu eğitimi ötelemekte veya çağdaş-modern insanı meşrulaştırmak için “değerler eğitimi” adı altında dinden uzak bir proje yürütmektedir. “Din olmadan da doğruya ve iyiye ulaşılabilir.” ön yargısıyla çıkarılan değerler eğitimi masalını en çok da dine karşı kompleksli ve hasta ruhlu eğitimciler yutmaktadır. Bu hususta ilahiyatçıların ise hiçbir felsefi söylemleri ve aykırı projeleri yoktur. Zaten onlara göre din sadece “değerlerden” ibarettir. Kuşatıcı bir dine onların bile çoğu inanmamakta ve hayatın anlamlandırılmasında batının etkinliğine teslim olmaktadırlar. Uydurma değerler eğitiminin sonunda boşlukta kalan çocukların manevi ve itikadi hayatları peygamber karşıtı rol modellerle doldurulmaktadır. Bu rol modeller ideolojilerin dini temsilciliklerini(!) yapmaktadırlar. Ayetsiz, Hadissiz ve Peygambersiz bir değerler eğitiminin amacı rasyonel düşünceyi dinin yerine hâkim kılarak dini hayatın dışına itmektir. Batı başta olmak üzere bunu deneyenlerin hiç birisi başarıya ulaşamadılar. Eserleri ortada; daha ilkokuldayken uyuşturucuya müptela, katilliğe yatkın, büyüklerine karşı merhametsiz ve saygısız, fuhşun her türlüsüne açık, hayatının anlamını fark edemeyen, idealsiz ve gayesiz bir nesil.
Konuyla ilgili Kur’an-ı Kerim’de çok önemli misaller vardır. Bu misallerin en çarpıcı olanlarından birisi Lokman suresindedir. Tehlikesinden dolayı Hz. Lokman, oğlunu eğitirken önce şirki tanıtmış ve oğlunun şirkten uzak durmasını öğretmiştir. Konuyla ilgili ayet şöyledir:
“وَإِذْ قَالَ لُقْمَانُ لِابْنِهِ وَهُوَ يَعِظُهُ يَا بُنَيَّ لَا تُشْرِكْ بِاللَّهِ إِنَّ الشِّرْكَ لَظُلْمٌ عَظِيمٌ”
“Lokman, oğluna öğüt vererek şöyle demişti; oğulcuğum! Sakın ha Allah’a hiçbir şeyi şirk koşma. Çünkü şirk en büyük zulümdür.”[2] Babasından aldığı ilk eğitimle şirkin çirkinliğini ve günahını bilen bu çocuk mutlaka hayatında şirkten uzaklaşıp tevhide göre bir gidişat belirlemiştir. Kur’an imanın katışıksız ve yüzdesiz olmasını ister ve bu bağlamda şu evrensel duyuruyu yapar:
“يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُواْ ادْخُلُواْ فِي السِّلْمِ كَآفَّةً وَلاَ تَتَّبِعُواْ خُطُوَاتِ الشَّيْطَانِ إِنَّهُ لَكُمْ عَدُوٌّ مُّبِينٌ”
“Ey iman edenler! Her şeyinizle Müslüman olunuz. (biraz Müslümanlık biraz başka dinlerden emirler alarak) şeytanın peşine takılmayın. Zira şeytan sizin apaçık düşmanınızdır. “[3] Az önce açıkladığımız gibi Kur’an, İslâm ile şirkin sentez edilmesini kesin bir dille reddetmektedir. Bu meyandaki buyruğu gayet nettir:
“الَّذِينَ آمَنُواْ وَلَمْ يَلْبِسُواْ إِيمَانَهُم بِظُلْمٍ أُوْلَئِكَ لَهُمُ الأَمْنُ وَهُم مُّهْتَدُونَ”
“Onlar ki gerçekten iman ettiler ve imanlarına şirk de bulaştırmadılar. (Hem Müslüman olup hem de kâfirlerin inanç sistemlerinin doğruluğuna iman etmediler.) Her türlü korkudan emniyette olan bu mü’minler kesin doğru yoldadırlar.”[4] Müslümanların ve çocuklarının imanla küfrü aynı gönülde bir araya getirme hastalığına yakalanmamaları; çağdaş Müslümanların (!) düştükleri yanılgıya düşmemeleri için vahiy eksenli iyi bir itikat eğitimi almaları şarttır. Peygamber Efendimiz bu eğitimi, Haşim oğullarının çocukları konuşmaya başladığında onlara ya Furkan Suresinin ikinci ayetini veya İsra Suresinin 111. Ayetini öğreterek başlatmıştır.[5] Eğer bunlar yapılmayacak olursa insan kâfir anası ve babası da olabilir. Şayet kâfir anası babası olmak istemiyorsak çocuklarımızın önce itikadi eğitimleriyle ilgilenelim. Sadece bireyler değil siyasetin de vatandaşların mükemmel bir din eğitimini yaptırması gerekir. Zira biz dinimizle kaim bir milletiz. Dinin hayattan çekilip neslin dinsizleştirilmesi veya dini yeterince tanımayıp ciddiye almamaları aynı zamanda milletimizin yok olmasını beraberinde getirecektir. Onun için din eğitimine karşı çıkmak vatana ve millete de ihanettir.
[1] Bak: Bakara 2/221; Nur 24/3
[2] Lokman 31 / 12.
[3] Bakara 2 / 208.
[4] Enam 6 / 82.
[5] Abdürrezzak, Musannef, Had. No: 7976, c. IV, s. 334.
MEHMET SÜRMELİ
Henüz Yorum yok