Mustafa Küçüktepe

Bir Kitap Oku, Hayatın Değişsin

BİR KİTAP OKU, HAYATIN DEĞİŞSİN                                                                   www.mustafakucuktepe.com

Beyazıt’ta sahaflar çarşısı, kitapçılar çarşısı her gittiğimde uğradığım yerlerdendir. Oranın havası, kokusu beni farklı dünyalara götürür. Hatta eski eserler tarihin derinliklerine içsel bir yolculuk etmemi sağlar. Çapa Tıp Fakültesinin karşısında bir kitapçı vardı, hatırladığım kadarıyla güneş kitabevi. Önünden geçerken, kitabevinin sahibi kitaplara dikkat ettiğini gördüğü kişilere 'bir kitap al, hayatın değişsin.' derdi. Kişi ister istemez içeri girer koyu bir sohbet başlar, oradan üç beş kitap alınmadan çıkılmazdı. Bu, kitabevi sahibinin bir satış yöntemi olabilir. Belli ki dolu bir adam. Onun tavsiye ettiği kitapları alıp hayatı değişen var mı bilmiyorum.

Peki bir kitap, bir söz, bir fotoğraf insanın hayatını değiştirir mi? Yunus Emre  bakın ne diyor:

"Söz ola kese savaşı
Söz ola kestire başı
Söz ola ağulu aşı
Yağ ile bal ide bir söz"

Öyle bir söz söylersin ki savaşı bitirir, öyle bir söz söylenir ki kişinin başının kesilmesine sebep olur, öyle bir söz söylersin ki zehirli bir yemeği yağlı ballı hale getirebilir.

Fotoğraf karelerini hatırlayın... Açlıktan kemikleri çıkmış bir çocuğun yanı başındaki akbaba... 15 Temmuzda tankların önüne yatan yürekli insanlar... Sahilde ölü bir biçimde yatan Aylan bebek... Daha yüzlerce kare ilk akla gelenler. Bu fotoğraflar insanların bakış açılarını değiştirmeye yeten akla gelen örnekler...

Bir kitap, bir söz, bir fotoğraf, insanın fikrini, hayata bakışını, dünya görüşünü hatta inancını değiştirme kudretine sahiptir. Belki birçok kişinin aklına değişime sebep olan farklı olaylar gelmiştir.

Kitap oku hayatın değişsin. Ama anlayarak oku, okumak için okudum demek için değil. İşte okuyan, anlayan, anlamlandıran birisi Ömer, Hz. Ömer. En güzel örneklerini onda şu iki ibretlik hadiseyle görmekteyiz.

İslam’ın ilk yıllarında müşrikler peygambere inanmadıkları gibi onu engellemek için ellerinden geleni yapıyorlar ama İslam’ın yayılmasına engel olamıyorlardı. Bunun üzerine Darunnedve denilen müşriklerin toplanma salonuna insan kılığında gelen şeytan peygamberin öldürülmesiyle bunun önüne geçilebileceğini önerdi. Bu fikir müşriklerin hoşuna gitmişti ama peygamberin akrabaları çevresi kendilerine savaş açar diye kimse bu görevi almak istemedi. Ömer “ben yaparım” dedi. Herkes onun yapabileceğinden emindi. Onu teşvik edip pohpohlayarak “haydi git ve bu işi bitir, hepimiz kurtulalım” dediler. Kılıcını kuşanan Ömer peygamberin bulunduğu eve doğru yol alırken O’nun Hz. Muhammed’i öldürmeye gidiyor olduğunu görenler “sen önce kız kardeşine ve eniştene sahip ol onlar da Muhammed’e inanıyorlar” deyince Ömer yolunu çevirip eniştesinin evine yöneldi. Kapıya geldiğinde içeriden Kur’an sesi geliyordu, eniştesi Kur’an okuyordu. Bir müddet dinledi.Hızla kapıyı vurdu. Ömer’in geldiğini anlayan kız kardeşi kuran parçalarını hızla sakladı. Kapıyı açtılar. İçeri sertçe girdi. Kılıç kuşanarak geldiğini görünce O’nun kendilerini öldürmek için geldiğini anladılar, önce saklamak istediler, sonra da iman ettiklerini açıkladılar. Ömer, okuduklarının ne olduğunu sordu. Aslında okunanın ilahi sözler olduğunu anlamıştı. Kalbi sükun bulup yumuşamıştı. “Okuduğunuzu getirin” dedi. Taha, suresinin vazılı ayetleri olan Kur’an parçalarını getirdiler. Okuyunca kalbini ılık ılık akan bir iman huzuru doldurdu. Okuyor anlıyor anlamlandırıyordu. Kalktı ve tekrar Hz. Muhammed’in olduğu yere doğru yürüdü. Kapıyı hızla vurdu. Ömer’in geldiğini, hem de kılıç kuşanmış olduğunu gören inananlar korkuya kapıldılar. Kapıyı açmak istemediler.  Ama peygamberimiz “bırakın gelsin” dedi. Ömer içeri girince kalbine akan iman huzurunu peygambere açıkladı. Şehadet getirerek iman etti. Ve “haydi ne duruyorsunuz gidelim Kabe’ye ve tavaf edelim” dedi. Az önce Muhammed i öldürmek için alınan kararı uygulamak için giden Ömer Taha suresini okuyup kalbinin sertliğini iman ve Kuran’la yumuşayan Ömer artık Hz Ömer olmuştu. Ve inananları cesaretlendirerek Kabe’yi tavafa gidiyorlardı. Öldürmeye gelen Ömer, okuduğu kitapla dirilmiş, kalbi İslam’la huzura ermişti. İşte okunan kitap öldürmeye gelenin dünya görüşünün, inancının nasıl değiştiğini, gösteren ilk örnektir.

İkinci örneği ise  Hz. Ömer' in kendisinden dinleyelim: “Ben Müslüman olduktan sonra iki olay hatırıma gelince birine çok güler diğerine de çok ağlarım. Cahiliye devrinde yolculuğa çıkacağımız zaman helvadan putlar yapardık. Onlara taparız, onlara dua ederiz yolda giderken onlardan medet umar, acıktığımızda da onları yerdik. Bu olay aklıma geldikçe gülerim. Hiç insan taptığı putlarını acıkınca yer mi? Biz hem tapıyor hem de yiyorduk. İkinci olay ise beni hüngür hüngür ağlatır. Kızım biraz büyüyüp konuşur, yürür hale gelince cahiliye adetleri gereği onu gömmem gerekiyordu. Kızımı aldım, elinden tuttum onu uzak bir yere götürdüm. Her defasında nereye gidiyoruz baba diye sorardı. Ben de uzak bir geziye derdim. Gömeceğim yere gelince kızım burada hiçbir şey yok dedi. Ben toprağı kazmaya başladım. Ben kazdıkça üstüm başım saçım sakalım toprak olmaya başladı. Küçük kızım o toprakları silkeliyordu. Bir yandan da bana "babacığım ne yapıyorsun burada" diye soruyordu. Ben kazıyorum, o toprakları temizliyor ve sormaya devam ediyordu. O "babacığım" diyor ben hiç duymuyor habire kazıyordum. Ve onun "babacığım" "babacığım" sözleri hala kulaklarımda çınlamaktadır. Kızım merhametle benim sakalındaki toprakları temizlerken ben onun kuyusunu kazıp diri diri toprağa gömdüm. Bu olay hatırıma geldikçe hüngür hüngür ağlarım."

Kalbi taşlaşmış cahiliye insanı sırf toplumsal adet gelenek diye kız çocuklarını diri diri toprağa gömüyordu. Onlardan biri de Ömer'di. Ama bu kızını diri diri toprağa gömen, yüreği taşlaşmış insan, Kur’an’ı okuyup anlamış, onun ilahi sözleri onu derinden etkilemiş ve tarihte adalet timsali bir insan olmuştur. Hatta peygamberimiz onun hakkında: "Benden sonra peygamber gelecek olsaydı bu kişi Ömer olurdu." buyurmuştur.

Kitap okununca, okunan anlaşılınca insanın hayatını böylesine değiştirir. Dünyası değişir, kâinata bakışı değişir. İnsana, evrene, diğer varlıklara karşı bakışı değişir. Okunan anlaşılmıyorsa, anlamlı hale gelmiyorsa zaman kaybıdır. Kitabın değeri anlaşılmasıyladır. Anlaşılmayan kitap neyi değiştirebilir ki? Saygı duyarsın yükseklere koyarsın.  Raf boş kalmasın kitaplar tam gelsin ölçülü olsun renkleri uysun  diye kitap alırsın ama anlamaya çalışmazsın. Elbette o zaman kitabın faydası olmaz, kitap yol gösterici olmaz. Kitap hayatının yol haritasını çizemez. Kitap hayatını değiştiremez.

Okumalı, anlamalı, anlamlandırmalı ve okuduklarımızı yaşamalıyız.

5 Yorum

İsmail Kalaycı

İsmail Kalaycı

12 Haziran 2022
Zaten anlayarak okusak bir çok sorun çözülecek

Fadime Öz Kaya

Fadime Öz Kaya

12 Haziran 2022
Kuran yol gösterici bir kitaptır ama biz Müslümanlar, onun yol göstermesini istiyor muyuz bence istemiyoruz işimize gelmiyor, o yüzden onu okumaya anlamaya gayret gösteriyoruz. Allah hepimizi doğru yola iletsin.

Mukaddes

Mukaddes

12 Haziran 2022
Kaleminize sağlık hocam, çok güzel bir yazı kaleme almışsınız. Elinize sağlık.

Ahmet Akın

Ahmet Akın

13 Haziran 2022
Yazılarınızı takip ediyor ve zevkle okuyorum. Çok teşekkürler...

Ebrar

Ebrar

26 Haziran 2022
okumayan bir millet haline geldik, silkinip kendimize gelmeliyiz, ilk emri oku olan dinimizin bu emrini yerine getirmeliyiz.

Yorum Bırakın

E-Mail adresiniz yayınlanmaz.







Yazarın Diğer Makaleleri