- 22 Kasım 2024 - -YENİ- NE SAĞLAM BİR ÇINARDI
- 06 Haziran 2024 - BİR GÜNDE İKİ SABAH NAMAZI
- 23 Mayıs 2024 - İRAN’DA HELİKOPTERİ KİM Mİ DÜŞÜRDÜ?
- 12 Mart 2024 - RAMAZAN'DA ORUCA TUTULMAK
- 26 Şubat 2024 - AİLE DERDİMİZ -IV- BEN - BİZ KAVGASI
- 10 Şubat 2024 - BİR DRAM VE DUA SAĞANAĞI
- 02 Şubat 2024 - AİLE DERDİMİZ- 3
- 23 Ocak 2024 - AİLE DERDİMİZ -2-
- 17 Ocak 2024 - AİLE DERDİMİZ -1-
- 25 Aralık 2023 - ANNEMİN İKİ DAMLA GÖZYAŞI / İkinci Hikaye Kitabı
- 22 Aralık 2023 - Hayta ile Cemşit
- 15 Aralık 2023 - Turnusol Kâğıdı Filistin
- 16 Eylül 2023 - Sosyal Medya Fırtınası
- 12 Ağustos 2023 - Ölüm Seçme Hakkımız
- 03 Ağustos 2023 - Cennette Komşu Seçme Özgürlüğü
- 20 Temmuz 2023 - Afrika’da Neler Oluyor?
- 06 Temmuz 2023 - Sınırlarını Aşan Ülke Türkiye
- 20 Haziran 2023 - Sıla-i Rahim
- 26 Nisan 2023 - Şevval Ayı Rehberi
- 17 Nisan 2023 - İlahi Kitaplarda Ortak İz
- 07 Nisan 2023 - Izîîn ( Kuranı Parçalamak )
- 03 Nisan 2023 - Ramazan Ayında Kur’an Buluşmaları
- 24 Mart 2023 - Bu Ramazanda Ne Yapalım?
- 03 Şubat 2023 - Refik mi, Tarık mi?
- 14 Ocak 2023 - Aşkına Hayran Olduğum Adam Aşkına Gitti
- 30 Aralık 2022 - Dünyanın Ve Menfaatin Esareti
- 20 Kasım 2022 - Türkiye Nerede Olmalı?
- 06 Ekim 2022 - Tohum Atan Pişman Olmaz
- 26 Eylül 2022 - Kraliçeler de Ölür
- 14 Eylül 2022 - Düğüm Olan Düğünler
- 07 Eylül 2022 - Freni Patlamış Kamyon
- 18 Ağustos 2022 - Taşın Altında Eli Var
- 01 Temmuz 2022 - Neler Kaldı, Neler...
- 10 Haziran 2022 - İlacınız Varsa Bana Onu Söyleyin
- 17 Mayıs 2022 - Çocukça Bir Mutluluk İşte
- 01 Mayıs 2022 - Türkiye Ne Kadar Büyük?
- 22 Nisan 2022 - Özel Bir İftar Sofrası
- 09 Nisan 2022 - Ramazan Geldi Ve Gerçekten Hoşça Geldi
- 30 Mart 2022 - Uzak / Yakın
- 25 Mart 2022 - Dualı Bir Çift Ağız
- 16 Mart 2022 - Ne Savaşlar Bilirim Ben
- 01 Mart 2022 - Acımıza Karışmayın
- 17 Şubat 2022 - Değiştirme Tehdidi
- 20 Ocak 2022 - Cennet Müjdesi Yolculuk
- 14 Ocak 2022 - Bir Fısıltı Mesafesinden Bismillah
HAŞİM AKIN
Bir Çanakkale Töreni
Bir Çanakkale Töreni
Geçen hafta 18 Mart Çanakkale Deniz Savaşı Zaferi'nin yıl dönümü münasebetiyle bütün yurtta törenler vardı. Doğal olarak Konya'da da bir salonda tören yapılacak. Bu programı hazırlama görevi Konya'daki Türk Telekom Sosyal Bilimler lisesine verilmiş.
Programa bizim okuldan bir grup öğrenci, bir idareci, birkaç öğretmen katılması gerekiyor. Bu nedenle programa katılma görevi de bize düştü. Eyvallah dedik. Öğrencilerimizi alıp gittik, salonda yerimizi aldık. Sicim gibi rahmetin yağdığı bir gündü.
Biraz sonra şehrin mülki erkânı geldiler ve program başladı. Önce farklı dallarda yapılan yarışmalara katılan ve bu yarışmalarda derece alan öğrencilere ödülleri verildi. Uzun selamlama konuşmalarının olmaması çok güzeldi. İsimlerinden anladığım kadarıyla kazanan öğrencilerden ikisi Türkiye doğumlu değildi. Birinin Suriye diğerinin Afgan olduğunu sanıyorum. Yani Çanakkale Zaferi ile ilgili bir şeyler söylemek, duygu ve düşüncesini ifade etmek için Türkiye'de doğmaya ve Türkoğlu Türk olup Türk adı taşımaya da gerek yokmuş. Onu da gördük. Burada bizim için hamt edilmeye değer bir durum vardır sadece.
Ödül törenin arkasından lisemizin hazırladığı programı izledik. Güzel bir program olmuştu. Çanakkale muharebeleri canlandırılıyordu. Orada bir asker ayağa kalktı ve güzel bir ezan okudu. Arkasından cemaatle namaz kıldılar. Namazı bir rekât olarak kıldılar mecburen. Ama doğrusu ezanı dinleyince duygulandım. Çünkü burası İmam Hatip Lisesi değildi. Lakin anladığım kadarıyla bu öğrenci hayatının bir yerinde dini bir tedristen geçmişti. Zira okuduğu, ağzına yakışıyordu. Namazı kıldılar, son mektuplarını yazdılar, helalleştiler ve muharebeye katıldılar. Cephedeki bütün askerler şehit oldu.
Savaştan önce yarısına kadar okunan Çanakkale şiirini bir kız öğrencimiz tamamladı. Kıyafeti ile ayrı bir ilgi odağı olan bir kız öğrencimiz hayatta dinleyebileceğim en güzel yorum ve melodi ile “Yemen türküsünü” söyledi.
Bunların hepsi güzeldi. Ben bir taraftan önümüzde bir seçim olduğunu, bu seçimde ülkemin farklı bir tercihe yönelmesi halinde seneye bu tarihte yine bu salonda bir Çanakkale programı izlemeye gelirsem nasıl bir program izleyeceğimi düşündüm. “Onda da ezan okunur muydu? O günde de sembolik bile olsa sahnede bir namaz kılınır mıydı? O programda da başörtüsüyle sahneye çıkan bir öğrenci şiir okuyabilecek miydi?” diye düşündüm.
Sizi bilmem ama bende kaygı oluştu. Bunların olamayacağından yani bugünkü bu güzelliklerin tırpanlanmayacağından, işlerinin ters dönmeyeceğinden emin olamadım. Bunları düşününce içime kor gibi bir şey aktı. Çünkü ben 28 Şubatları da biliyorum. O dönemleri de fiilen yaşamış bir ülke vatandaşıyım.
Sonra okula geldim ve idari bir değerlendirme toplantısına katıldım. Toplantıdaki mevzulardan birisi de “Bu yıl okulumuzun orta kısmından mezun olacak başarılı öğrencilerimiz bizde kalırlar mı? Yoksa bunlardan bir kısmı daha yüksek puanla öğrenci alan okullara giderler mi? bunun için neler yapılmalı?” Ben de orada söz alıp şunu söyledim; “Arkadaşlar, bu öğrencilerin bizde kalması güzel olur. Ama bizden başka bir yere giderlerse ben asla ona da üzülmüyorum. Zira biraz önce izlediğim Çanakkale zaferinin anma töreninde Konya Sosyal Bilimler Lisesi’nden bir öğrenci ezan okudu. Bu ezanı o okulda öğrenmiş olma ihtimali zayıf. Öyleyse bizden veya bizim gibi bir okulun rahle-i tedrisinden geçmiş. Öyleyse bu öğrencileri biz elimizde eğitebildiğimiz süre içerisinde eğitiriz. Verebileceğimizi veririz. Sonra nereye giderlerse gitsinler bizim tohumlarımız orada yeşerecektir. Allah'ın izniyle bunun için kaygılanmaya gerek yok.” Onlar da buna hak verdiler.
Sizi bilmem ama ben Çanakkale Zaferi ile ilgili bir sonraki yıl yapılacak törenlerde ezanın, namazın ve dini görüntülerin yok olmaması için dua ediyorum.
Allah bize acı günler göstermesin.
Henüz Yorum yok