MEHMET BOZKURT

Ce Ha Pe !?

Ce Ha Pe !?

CHP, Türkiye'yi rahat bırakmıyor!
Her gün ve her saat CHP, Türkiye gündeminde...
Ya kongrelerdeki kavga ve tartışmalarıyla...
Ya skandal sözleriyle...
Ya da çok başlı yönetim anlayışlarıyla...

Yine günlerdir CHP Belediyelerinde skandal üzerine skandallar devam ediyor...
Terör örgütü bağlantılı iş ve işlemlerinden dolayı suç işlediği iddia edilen Belediye Başkanlarını kahramanca savunan CHP, halkı meydanlara davet ediyor! Görevden alınan Belediye Başkanlarıyla elele ve omuz omuza!
CHP! Suç işleyenlere devlet hiç bir işlem yapmayacak mı?
Adalet herkes için değil mi?
Hani hak, hukuk ve adalet diyordunuz!?

Şimdi de Türkiye gündeminde, Ankara ve İstanbul Büyükşehir ve ilçe belediyelerinde milyarlarca konser harcamaları...
CHP Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Mansur Yavaş, 29 Ekim'deki halk konseri için Ebru Gündeş'e 69 milyon TL verildiği iddiasının yalan olduğunu, KDV dahil 44 milyon 937 bin 117 TL ödeme yapıldığını açıkladı...
Az mı bu rakam Mansur Yavaş!?
Türk milliyetçisi olduğunuzu söylüysunuz!? Yakıştı mı simdi bu!?
Daha deniliyor ki, 98 konser yapılmış! Kim bilir ne kadar ödeme yapıldı!?
Bence ayıp, utanç ve yazık!

Ve açıklamasının devamında Mansur Yavaş, konser harcamalarıyla ilgili son günlerde artan iddiaların bir algı operasyonu olduğunu, Kültür ve Sosyal İşler Dairesi Başkanlığı'nın tüm organizasyon ve konserler için harcadığı para, 67 ayda toplam 810 milyon 729 bin TL...
Korkunç bir rakam!
İçim acıdı, yazıklar olsun!

İstanbul Büyükşehir Belediyesi'nin harcamaları bunun kaç katı!?
5 milyar harcandı deniliyor!

İstanbul ve Ankara Cumhuriyet Başsavcılıkları usulsüz harcama iddialarına ilişkin olarak ve fahiş maliyetli konser iddialarına soruşturma başlattı.
Ayrıca İçişleri Bakanlığı da...
Bu şerefli milletten özür dileyin de içimiz bir nebze rahatlasın! Sonra ilahi adalette hesaplaşırız! Allah, zalimleri hem rezil ve hem de zelil eyler inşaallah!

... Ve

Ey milletim!
"Dilsiz şeytan olmamak için haksızlık karşısında susmamalıyız!?"
"Haksızlık karşısında susanlar, hakları ile birlikte şereflerini de kaybederler."
"Haklı çıkmak için değil, hakkı ortaya koymak için çalışırsak" geleceğimizi inşa ederiz. Tarih, şerefli insanların yüzünün akı ile hayat bulur, onlar da adlarının en son anıldığı gün ölürler. Bu nedenle hep beraber soygunlara ve onursuzluklara dur demeliyiz ve haykırmalıyız!

...Ve

Sayın Özgür Özel dönemiyle başlayan ve halkın bir nebze takdirini kazanan CHP'deki değişim ve diyalog anlayışı için; eski Genel Başkan Kemal Kılıçdaroğlu, "Sarayla müzakere edilmez, mücadele edilir!"
Fikir üretmek yerine, küfür üretmek niye?
Bu kin ve nefret neden!?
Bu kafa, tam 13 defa üst üste seçim kaybetmiş bir kafa! Dünya'da rekor! Ama hala kendi ifadesiyle ben, "bur da yım!" diyor bay Kemal!

CHP, Ekrem İmamoğlu'ndan kurtulmadıkça asla iflah olmaz!
Kemal Kılıçdaroğlu susmadıkça CHP'de savaş bitmez!
Daha Cumhurbaşkanlığı seçimine 4 yıl varken, şimdiden başladı CHP'de savaş!
Kemal Kılıçdaroğlu mu?
Ekrem İmamoğlu mu?
Mansur Yavaş mı?
Benim bildiğim ve anladığım bu aziz millet, CHP'ye iktidar vermez!

... Ve

Umudum kalmadı, asla CHP değişmez!
Aslında CHP, hiç bir zaman halkçı olmamıştır.
CHP'nin ilkelerinden biri de Halkçılıktır.
Halkçılık; halkın tercihlerine saygılı olmak, onun çıkarları için ayırım yapmayarak bütün vatandaşları eşit görmektir.

CHP, gerçekten halkın partisi midir!? Bunu incelemek gerekir.
Kuruluşuna baktığımızda, ilkelerinde "Halk" olsa da halkın tercihlerini kabullenen asla sivil bir yapı değildir.

Osmanlı'nın yıkılışından sonra dönemin şartları gereğince kurulan ve yeni devletin nasıl bir yönetim şekline sahip olacağına karar veren bir "Devlet Partisi"dir.

Kuruluş yıllarından çok partili sisteme geçinceye kadar İktidarda olduğu yıllar boyunca "hiçbir zaman demokratik seçimler ile yönetime" gelmemiştir.
Toplum mühendisliğinin ilk adımı CHP iktidarı ile başlamıştır.

CHP'nin kuruluşunun yönetim kadrosuna bakıldığında halktan kopuk, tamamıyla üst düzey yöneticiler, sivil ve askeri bürokratlar ile dönemin batıcı anlayışına sahip olan okumuş elitist kesimlerdir.

CHP, hiç bir zaman halkın partisi olmadığı gibi halka rağmen, halkı değiştirmeye ve dönüştürmeye çalışan bir ideolojik yapıdır.

CHP, kuruluşu itibarı ile halkın değerleri ile mücadele eden kendi anlayışı dışındaki oluşumlara tahammülü olmayan, gerekirse darbelerle halkı yola getirilmeye çalışan "militarist" bir yapıdır.

CHP'yi destekleyen medya da, örgütlü yapılar da, kendini toplumun üzerinde gören sözde aydın ve elit zanneden kafa yapılarında hala bu anlayış devam etmektedir. Bu seçkinci anlayış, bugün hala devam etmektedir.
Buna birçok örnek vermek mümkündür.
CHP eski Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun, "CHP'ye oy vermeyen öğretmene, öğretmen demem" anlayışı, bütün toplum kesimleri için de geçerlidir.
CHP'ye oy vermeyen herkes, "yalaka, yandaş, koyun" denilerek aşağılanmış ve ötekileştirilmiştir.
CHP ile birlikte hareket eden kişiler ve kurumlar, aykırı bir eleştiri yaptığında veya birlikteliği sonlandırdığında linç girişimine uğrayarak, en ağır hakaretlere maruz kalır.
Yakın tarihte yaşanan Muharrem İnce ve Meral Akşener örneğini hep birlikte yaşadık ve gördük.
Ve daha verebileceğimiz birçok örnek var.
Yakın tarihe kadar "madımak suçlusu" olarak hakaretler edilen Temel Karamollaoğlu, seçimlerde CHP ile birlikte hareket edince saygın bir siyasetçi olarak baş tacı edildi.

CHP, "Halka rağmen, halk için" anlayışı ile şekillenen bir parti politikası ile halka gitmeyi bir "yük" olarak görmüş ve değişimi küçümsemiştir. İşte bu anlayış tam bir jakoben (dayatmacı) parti refleksidir.
CHP, kuruluş yıllarından itibaren 25 yıl süresince askeri gücü arkasına alarak iktidarda kalmıştır.
Halkın seçtiği Adnan Menderes ve arkadaşlarına yapılan 27 Mayıs 1960 darbesinin arkasında da yine CHP vardır.
Daha sonra her 10 yılda bir yapılan darbelerin arkasında her zaman CHP'nin militarist anlayışı olmuştur.

Konuşmalarında, "eğer darbeye kalkışan olursa tankların üzerine ilk ben çıkarım!" diyen eski Genel Başkan Kemal Kılıçdaroğlu, 15 Temmuz hain darbe girişiminde, seçilmiş iktidar ve Cumhurbaşkanı'na darbe yapılmak istenirken, hiç bir engele takılmadan tankların arasından geçerek Bakırköy Belediye Başkanı'nın evinde kahvesini yudumlayarak darbe girişimini TV'den izledi. Ve darbe bastırıldıktan sonra da FETO terör örgütünün söylemi olan "kontrollü darbe" yalanı ile adeta darbeyi meşrulaştırmak için yıllarca uğraşmıştır.

... Ve

Deniliyor ki: CHP, devleti kuran Parti!
CHP'li yöneticilerin ve taraftarlarının, bu devleti CHP kurdu diyerek her fırsatta dile getirip övünmektedirler.
Acaba gerçek böyle mi!?

İlk Türkiye Büyük Millet Meclisi, İstanbul Meclisi, yani Meclis-i Mebusan'ın 16 Mart 1920 tarihinde dağıtılmasından sonra 23 Nisan 1920 tarihinde kuruldu.
Meclis'in büyük çoğunluğu "İstanbul Meclisi'nden gelenlerle oluştu.
İlk Anayasa'nın kabul tarihi, 20 ocak 1921 tarihidir. İlk Meclis, 1 Nisan 1923 tarihinde seçim kararı aldı ve 16 Nisan 1923 tarihinde çalışmalarına son verdi.
Haziran-Temmuz 1923 tarihinde ikinci dönem Milletvekili seçimleri de iki dereceli, basit çoğunluk seçim sistemine göre yapıldı.
CHP ise 9 Eylül 1923 tarihinde kuruldu.
Bu kronolojik tarih sıralamasına baktığımızda, CHP'nin Kurucu Parti olduğu iddiası doğru olmamakla birlikte, bu yalanın yıllarca topluma empoze edildiğini görüyoruz.

... Ve

CHP'nin milletimize yaptığı ilk ve en önemli kötülük;
Cumhuriyet'in ilan edildiği 29 Ekim 1923 yılında Anayasa'da "Devletin dini İslam'dır" ibaresi vardır.
Yani Cumhuriyet 1923 tarihinde ilan edilirken, Türkiye'nin bir İslam devleti olduğu görülüyor.

Anayasa'nın;
1. Maddesi:
"... Türkiye Devleti'nin şekli Hükümeti, Cumhuriyet'tir."

2. Maddesi:
"Türkiye Devleti'nin dini, Dini İslam'dır."
"1924 Anayasası'nda "Devletin dini İslam'dır" maddesi kaldırılmış ama yerine bir başka madde konulmamıştır.

5 Şubat 1937 tarihinde yapılan değişiklikle, “Türkiye Devleti; Cumhuriyetçi, Milliyetçi, Halkçı, Devletçi, Laik ve İnkılapçı'dır" ilkelerine, Devlet'in ana niteliği olarak Anayasa'da yer verilmiştir. Yani 9 Eylül 1923 tarihinde kurulan CHP'nin ilkeleri Anayasa'ya, 1937 yılında devletin temel ilkeleri olarak konulmuştur.

... Ve

1937 tarihinde yapılan değişiklikle Laiklik ilkesi Anayasa’ya girmiştir. Tarifi yapılmayan bu ilkeden dolayı binlerce insan gerek İstiklal mahkemelerinde ve gerekse daha sonra yargılanmış ve mağdur edilmiştir. Hala net olarak tarifi olmayan bu ilke, birilerince tamamen dinsizlik olarak kabul edilmektedir. İktidarların inanç durumuna paralel bir şekilde kabul görmüş ve yorumlanmıştır.

CHP'ye has icat edilen Laikliğin arkasına sığınarak zulmedildi! Laiklik bu ülkeye, Müslüman olmayanların inançlarını Müslümanlardan daha rahat yaşaması için getirilmiştir.

Laiklik, Müslüman olmayanları korumuş, Müslümanlara zulüm aracı olarak kullanılmıştır. Adeta "Allah" diyen herkesin kafasında mel'un bir şeytan olarak dikilmiş, binlerce Müslüman zarar görmüş ve cezalandırılmıştır. Allah, bu zulmü Müslümanlara reva görenlere sorsun inşaallah!

Ey zalimler! Ne olacak haliniz? Mahşerde, ebediyyen kalmak üzere cehenneme sürüleceksiniz?
Bize çok eziyet ediyorsunuz?
Siz yaparken yorulmadınız, ama biz sizinle yaşarken yorulduk!?
Allah sizi ıslah eylesin! Çok çok farklı düşünebilirsiniz!
Ama azıcık milli olun milli?
Adamı çıldırtmayın!
"Tükürmek lazım zalimlerin hayasız yüzlerine!
"Yaşasın zalimler için Cehennem!" 

100 yıllık Cumhuriyet tarihinin 80 yılını biz ağladık siz güldünüz! Şimdi siz ağlayın biz gülelim demiyoruz. "Birlikte gülelim" diye hala dua ediyoruz!
Duaların taşlardan daha güçlü olduğunu bilmeyenler, ne demek istediğimi anlamazlar!

Mehmet Bozkurt, Eğitimci İlahiyatçı Araştırmacı Yazar

Henüz Yorum yok

İlk yorumu siz yazın.

Yorum Bırakın

E-Mail adresiniz yayınlanmaz.







Yazarın Diğer Makaleleri