Müfit Furkan

Depremin Hatırlattıkları

Depremin Hatırlattıkları

Yine bir deprem (zelzele) oldu. Depremde vefat eden masumların bir nevi şehid, zarar gören mallarının da kendileri hakkında sadaka olacağı inancımızla, Elazığ'daki depremde hayatını kaybeden kardeşlerimize Allah'tan rahmet, yakınlarına sabırlar, yaralı kardeşlerimize de acil şifalar diliyorum.

Devletin ilgili kurumları başta olmak üzere, yardım kuruluşları, sivil toplum örgütleri, bazı vakıf ve dernekler topyekûn seferber oldu. Milletçe kenetlendik ve önceki depremlerde olduğu gibi yine yaralar sarılacak, depremin yıktığı binalar onarılacak ve hayat (kimileri için eskisi gibi olmasa da) devam edecek.

Peki Rabbimizin sonsuz ilim ve hikmetle yarattığı şu kâinat kitabındaki sahifelerden olan zelzele gibi olayları bilimsel olarak ele alıp; fay hattı, derinlik, tetiklediği hareketler gibi inceleme ve mütalaalar ile yorumlamaya gayret ederken Müslümana yakışır tarzda da okuyabiliyor muyuz?

Bu soruya milletçe topyekûn “evet” diyebilecek şuura erişebilmeyi o kadar çok arzu ediyorum ki…

Bizler inanıyoruz ki kâinatta cereyan eden hiçbir hadise başıboş, manasız değil. Bir yaprağın kımıldamasından tutun, koca bir kâinatın sükûnet içinde hareket ettirilmesine kadar her şey Kadir-i Mutlak, Hâkim-i Mutlak bir zatın, Cenab-ı Hakkın tasarrufu ve müsaadesi iledir.

Hal böyleyken deprem dediğimiz hadiselerde elbet O’nun (cc) emri ve izni dairesindedir. Deprem gibi hadiseler birer İlahi uyarıdır (Bu cümleden sonra “laik Müslüman” kardeşlerim okumayı/anlamayı bırakıp linç girişimine başlayacaklardır)

Evet yeryüzündeki insanların ekserisinin ahlaksızlığından, sapkınlığından, yalancılığından, ibadetsizliğinden, inkarcılığından ve daha bir sürü Gayretullah’a dokunan kötü hasletinden yerkürenin adeta silkinmesi hükmünde ilahi birer uyarı olan depremlerin bize hatırlatmak istedikleri var.

Depremler bize tedbir ve tevekkül anlamında teknik olarak yatay mimariye geçmeyi, sağlam binalar inşa etmeyi, çürük binaları güçlendirmeyi hatırlatırken; kulluk vazifesi anlamında fani olduğumuzu, ibadet için yaratıldığımızı, şu geçici alemde misafir ve baki bir aleme namzet olduğumuzu, manen bir birikim yoksa maddi güç olarak bir hiç hükmünde olduğumuzu, ihtiyacımız ve matlubumuz hadsiz iken acz ve fakrımızın sonsuz olduğunu hatırlatıyor.

Bizi sarsarak gaflet uykusundan uyandıran depremler bize namazı, ibadeti, ahlaklı olmayı, sözünde durmayı, faiz ve haksız kazançtan kaçınmayı, helal-haram muvazenesini kısacası Rabbimizin emir ve yasaklarını hatırlatıyor.

Değerli bir büyüğümüz İstanbul Fatih’te bir evde misafir iken meydana gelen Gölcük depreminin etkisiyle gece yarısı evlerini boşaltan insanların Fatih Camii’ni dolduruşundan ve sabah namazı için her bir çeşmede belki yüzden fazla insanın abdest sırası beklediğinden, belki de ilk defa sabah namazında camide bu kadar cemaatin bir araya geldiğinden bahsetmişti.

Ey nefsim ve ey Müslüman kardeşim. Allah (cc) Azrail (as) ile sarsmadan evvel titre ve kendine gel! Başta Namaz olmak üzere ibadetleri layıkıyla yerine getir, İslam’ı hakkıyla yaşa ve yaşat! Yürek depremlerinde nakıs ve kusurlu ibadetlerin için sarsıl! Müslüman’a yakışır bir hayatın olsun ki; yeniden dirilişin Cennet'te olsun!

Rabbim bizi zelzelelerden ve tüm afatından muhafaza eylesin. Âmin. 25.01.2020

 

Henüz Yorum yok

İlk yorumu siz yazın.

Yorum Bırakın

E-Mail adresiniz yayınlanmaz.







Yazarın Diğer Makaleleri