ALİ YUNUSOĞLU

-YENİ- CADI OLMAK İSTEYENLERE ALTIN TAVSİYELER!

CADI OLMAK İSTEYENLERE ALTIN TAVSİYELER!

Günümüz modern dünyasında bilim, teknoloji, yapay zeka ve tıp hızla ilerlerken, bazı insanlar kendilerini süpürgeye binip ay ışığında uçabileceğini zannediyor. Gerçekten de takdire şayan bir tercih! Bir yanda kuantum fiziğiyle evreni çözmeye çalışan bilim insanları, diğer tarafta ise “ Dolunayda adaçayı tütsüsü yakarak, etrafa taşlar dizerek negatif enerjilerden arınmayı beklemeyi" hayatının merkezine koyanlar... Ne diyelim, herkesin bir hayatında bazı hedefler var!

Cadı olmaya karar verdiniz diyelim, peki nereden başlamalı?

Bir;  Öncelikle büyü kitapları edinmeli, şifa otları öğrenmeli ve sabah kahvenizin telvesinden geleceği okumak için bolca antrenman yapmalısınız. Belki bir siyah kedi sahiplenip büyü yapmak için en temel gerekliliklerden birine sahip olabilirsiniz!

Yoksa nasıl kısmet açacaksınız? Ya da birini sevdiğine ulaştıracaksınız? Tabi ki bunların hepsi iyi birer insan olup insanlara yardım etmek için öğrenmeye karar verdiğinizi de herkes biliyor olmalı.

Isız bir adada, ya da yüksek bir tepede bulunan mağarada belki de Belgrad ormanlarında inzivaya çekilmek sizi daha arınmış olmanıza ve cadılıkta ustalaşmanıza da vesile olabilir.

Tabi ki bunların hepsi bir ironi.

Bir de işin manevi boyutu var! Malum, bu tür işlerle uğraşanların sonu pek de parlak değil.

Kur'an-ı Kerim’de bu meseleye dair birkaç "küçük" uyarı var. Mesela, Bakara Suresi 102. ayette şöyle buyrulur:

“Onlar (kitap ehlinden bir grup), Süleyman’ın hükümdarlığı hakkında şeytanların (uydurup) söylediklerine uymuşlardı. (Oysa) Süleyman, (büyü yapıp) kâfir olmamıştı. Ancak şeytan (ruhlu insan)lar kâfir olmuşlardı.(Çünkü) onlar, insanlara büyü ve Babil’de Harut ile Marut isimli iki hükümdara indirileni öğretiyorlardı. (O iki hükümdar): ‘Biz sadece bir imtihanız; sakın kâfir olmayın!’ demeden kimseye (bir şey) öğretmezlerdi. (Şeytan ruhlu insanlar), o ikisinden (Harut ile Marut’tan), kişi ile eşinin arasını açacak şeyleri öğreniyorlardı. (Hâlbuki) onlar (şeytan ruhlu insanlar), Allah’ın izni olmadan kimseye hiçbir şekilde zarar veremezler(di).Bu kişiler, kendilerine zarar veren ve yarar sağlamayan şeyleri öğreniyorlar(dı)! Yemin olsun ki (büyüyü) satın alanların ahiretten payı olmadığını çok iyi bilmektelerdi. Karşılığında kendilerini sattıkları şey ne kötüdür! Keşke bilselerdi!”

Gördüğünüz gibi, bu işlere merak saranların sonu pek de iyi olmamış.

 Sihir, büyü ve cadılık bir imtihan olarak görülmüş, ama sonuçta insana faydadan çok zarar getirdiği belirtilmiş.

Gelin, bir de Maide Suresi 90. ayete bakalım:

"Ey iman edenler! İçki, kumar, dikili taşlar (putlar) ve fal okları birer şeytan işi pisliktir. Bunlardan kaçının ki kurtuluşa eresiniz."

Yani anlayacağınız, fal açıp gelecekten haber vermeye çalışmak, sihirle iş kurtarmaya uğraşmak şeytan işi pislik olarak anılıyor. Ama olsun, "ben bu yolda kararlıyım" diyorsanız, en azından bir süpürge ve sivri uçlu şapka edinmeyi unutmayın. Zira günümüzde ne bir Hogwarts var ne de sizi destekleyecek bir Merlin! Unutmayın ki, Harry Porter sadece bir diziydi

Sonuç olarak, isteyen dilediği yolda yürüyebilir; ancak bazı yollar insana fayda yerine zarar verir.

Size büyülü bir söz söyleyeyim mi? “En büyük büyü, çalışmak, aklı kullanmak, ahlaklı olmak ve hakikati araştırmaktır.

Şimdi, ya cadı kazanında kaynatılacak bir şeyler bakalım ya da işimize bakalım!

Karar sizin.

11/03/2025
Ali Yunusoğlu

Henüz Yorum yok

İlk yorumu siz yazın.

Yorum Bırakın

E-Mail adresiniz yayınlanmaz.







Yazarın Diğer Makaleleri