"Türkiye'de Beni En Çok Şaşırtan Kültürün Çeşitliliği Oldu"
- AB Büyükelçisi Meyer-Landrut: "Türkiye'de beni en çok şaşırtan kültürün çeşitliliği oldu"
- "Kahvenin tadını daha çok sabah saatlerinde çıkarıyorum"
- "Ankara Kalesi'nin etrafında gezmeyi çok seviyorum"
- "Tarihimizle birlikte ortak yönlerimiz var"
ANKARA (İHA) - Avrupa Birliği Delegasyonu Başkanı Büyükelçi Nikolaus Meyer-Landrut, "Bu ülkeye geldiğimde beni en çok şaşırtan şey kültürün çeşitliliği oldu. Gittiğimiz her ilde farklı farklı kültürlerle bir araya geldik" şeklinde konuştu.
Avrupa Birliği Delegasyonu Başkanı Büyükelçi Meyer-Landrut, göreve başladığı günden bugüne kadar geçen son 1 yıllık süreci İhlas Haber Ajansı’na değerlendirdi. Ankara’da en çok Ankara Kalesi’nin etrafında dolaşmayı sevdiğini belirten Meyer-Landrut, Türkiye’nin kültür bakımından çok zengin olduğunu ifade etti.
Türkiye’nin birçok bölgesini gezebildiğini belirten Meyer-Landrut, “Gittiğim yerlerde farklı farklı kişilerle tanıştım. İnsanlar gerçekten bize nazik, kibar ve misafirperver davrandılar. Bundan dolayı mutluyum. Bu ülkeye geldiğimde beni en çok şaşırtan şey kültürün çeşitliliği oldu. Gittiğimiz her ilde farklı farklı kültürlerle bir araya geldik. Gerçekten bu ülke farklı kültür katmanlarından oluşan çok zengin bir ülke. Her yerin kendine ait yemekleri, mutfak özellikleri var. Gerçekten de bu farklılığı keşfediyor olmak benim için en büyük sürpriz oldu” dedi.
Türkiye’de en sevdiği yemeğin döner olduğundan bahseden Meyer-Landrut, “Berlin’de yaşadığım zaman devamlı olarak döner yerdim. Türkiye’ye geldiğimde ise dönerin farklı bir şey olduğunu keşfettim. Buradaki çeşitler çok daha zengin ve Berlin’de karşılaştığımız döner mukayese edildiğinde çok daha farklı” diye konuştu.
"Kahvenin tadını daha çok sabah saatlerinde çıkarıyorum"
Ayrıca, Türkiye için kahvenin gerçekten çok önemli bir unsur oluğunun da altını çizerek, “Ben Türk Kahvesi’ni önemli bir içecek olarak nitelendiriyorum ama şahsen öğleden sonraları içmiyorum. Daha çok sabah saatlerinde tadını çıkarıyorum. Tatlı yerken de dikkatli olmam gerekiyor ama lokumun oldukça leziz olduğunu söyleyebilirim” açıklamasında bulundu.
Türkiye’den ayrıldıktan sonra en çok özleyeceği tadın ne olduğu sorusunu yanıtlayan Meyer-Landrut, “Özellikle eti hazırlama biçiminiz çok zengin. Özellikle de kuzu eti konusunda bunu düşünüyorum. Gittiğim yerlerde farklı farklı balıkları da tatma fırsatım oldu ama hemen şunu da ekleyim daha buradayım, daha bir yere gitmiyorum” açıklamasında bulundu.
"Ankara Kalesi'nin etrafında gezmeyi çok seviyorum"
Ankara’nın ‘gri şehir’ olduğu yorumuna katılmadığının altını çizen Meyer-Landrut, “Ankara’ya geldiğimde sokağa çıkma yasaklarının olduğu dönemde geldim. Tabii ki bu durum hiçbir kent için normal bir durum değil. Bu son dönemde bildiğiniz gibi restoranlar açıldı, çocuklar okullarına döndü. Ben de Ankara’nın daha hareketli olduğu, daha canlı olduğu yüzünü görmeye başladım. İlk geldiğim yılla mukayese edersem eğer bu sene Ankara’da bulunmak çok daha mutluyum” diye konuştu.
Yaşadığı bölgede en çok bulunmayı sevdiği yerin neresi olduğunu da cevaplayan Meyer-Landrut şunları söyledi:
“Aslında bunu hiç düşünmemiştim ama şimdi şöyle bir düşündüğümde Ankara Kalesi'nin etrafındaki bölgeden hoşlandığımı söyleyebilirim. Çünkü orada gerçekten Türk geleneklerinin yaşadığını hissedebiliyorsunuz. Örneğin el sanatlarıyla ilgili pek çok şeyi görebiliyorsunuz. Zamanım olduğu zaman o bölgede zaman geçirmeyi sevdiğimi söyleyebilirim”
"Tarihimizle birlikte ortak yönlerimiz var"
Büyükelçi Meyer-Landrut, Türkiye’nin Avrupa Birliği açısından çok büyük öneme sahip olduğunun altını çizerek, AB ile Türkiye arasındaki ilişkilerin daha da başarılı olacağı konusunda umut ettiğini kaydetti.
AB ile Türkiye arasında kültürlerarası diyalog olduğunu bildiren Meyer-Landrut, “Gençlik değişim programları var, sporla ilgili birçok aktiviteyi birlikte yapıyoruz. Daha fazlasını yapabilmek için de büyük potansiyelimiz var. Bu tür faaliyetlerle birlikte birbirimizi çok daha iyi tanıyabiliriz ve çok şey öğrenebiliriz. Örneğin sivil toplum örgütleri birbirleriyle yakın iletişime geçtiğinde, aramızda olan yanlış algının giderilmesine büyük katkı sağlayacaktır. Aynı coğrafyada bulunuyoruz. Tarihimizle birlikte ortak yönlerimiz var” değerlendirmesinde bulundu.
"Üzerinde yaşadığımız bu gezegen daha yaşanılabilir bir hal alabilir"
Paris Anlaşması’na Türkiye’nin katılmasının çok önemli bir adım olduğunu da söyleyen Meyer-landrut, “Bu gerçekten oldukça önemli bir karardı. Kararla birlikte artık Türkiye, AB’ye üye olan ülkeler ve dünyanın diğer pek çok ülkesiyle beraber bu küresel ısınmanın azaltılması amacıyla aynı yol üzerinde yürümeye başladı. Böylelikle üzerinde yaşadığımız bu gezegen daha yaşanılabilir bir hal alabilir. Alınan bu kararı büyük bir memnuniyetle karşılıyoruz. Böylelikle küresel ısınmayla mücadelede iş birliğine yönelik olarak daha büyük fırsatlar doğmuş oluyor. İklim değişikliğinin ortaya çıkarabileceği olumsuz sonuçların engellenmesine yönelik yine ortak adımlar atılabilecek” dedi.
Henüz Yorum yok