Asya Beyza Şahin
Cumhurbaşkanlğı Sistemi - Güçlendirilmiş Parlamenterizm
Cumhurbaşkanlğı Sistemi - Güçlendirilmiş Parlamenterizm
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın açıklamaları üzerine 14 Mayıs’ta Türk Halkı, Cumhurbaşkanını ve kendisini temsil edecek millet-vekili’ni seçmek için sandığa gidecek. Seçim yaklaşırken muhalefetin yapmış olduğu açıklamalar gündem maddelerini artırmaya devam ediyorken eleştiri mahiyetinde bir yazı yazmaya karar verdim.
Öncelikle kavramları sindirebilmek ve durumu daha iyi anlayabilmek adına nedir bu Cumhurbaşkanlığı Sistemi? sorusuna cevap verelim. Öncelikle Cumhurbaşkanlığı Sistemi dünyada ilk ve tek Türk tipi başkanlık türü olarak karşımıza çıkıyor. Sistemin altyapısına baktığımızda bu sistemin başkanlık sisteminden güç aldığını görmekteyiz. Bu iki sistem niteliksel olarak benzerlik taşısa da tekniksel benzerliklerin olduğunu söyleyemeyiz. Cumhurbaşkanlığı Hükümet sistemini Başkanlık Sisteminden ayıran birçok temel özellik var bunlar nedir diye soracak olursanız ki sormalısınız, Saygıdeğer hukukçularımızdan birisi olan Kemal Gözler hocamız Cumhurbaşkanlığı Sistemi hakkında görüşlerini şu şekilde ifade etmiştir.
“Ne var ki, Türkiye’de Anayasa Değişikliği Teklifiyle önerilen hükûmet sisteminin “başkanlık sistemi” olduğu iddiasına karşı sessiz kalacak değilim. Şunu tüm açıklığıyla ve var gücümle haykırmak istiyorum ki, Türkiye’de referanduma sunulan hükûmet sisteminin başkanlık sistemiyle bir alakası yoktur! Referandumda oylanacak hükûmet sisteminin başkanlık sistemi olduğu iddiası “muazzam bir yalan”dır.”
Buna ek olarak aynı makalesinde Gözler, Başkanlık ve Türk Tipi Başkanlık Sistemini şu şekilde karşılaştırmıştır,
1. ABD’de Başkan, Yasama Organı Tarafından Görevden Alınamaz; Türkiye’de Önerilen Sistemde ise Alınabilir,
2. ABD’de Başkan, Yasama Organını Feshedemez; Türkiye’de Önerilen Sistemde ise Feshedebilir,
3. ABD’de Başkan Yardımcısı da Halk Tarafından Seçilir; Türkiye’de ise Cumhurbaşkanı Yardımcısı veya Yardımcıları Cumhurbaşkanı Tarafından Atanır,
4. ABD’de Bakanların Ataması Senatonun Onayına Tabidir; Türkiye’de ise Değildir
5. ABD’de Başkanın Yüksek Hâkim Atama Yetkisi, Senatonun Onayına Tâbidir; Türkiye’de ise Değildir (Genel Olarak Yargı Karşılaştırması)
6. ABD’de Başkanın Pek Çok Kamu Görevlisini Atama Yetkisi, Senatonun Onayına Tâbidir; Türkiye’de ise Değildir.
7. ABD’de Başkanının Yaptığı Milletlerarası Andlaşmaları Onaylama Yetkisi Senatonun 2/3 Çoğunluğuna Aittir; Türkiye’de ise Aynı Şart Yoktur.
8. ABD’de Başkanının Her Halükarda Kongrenin Kabul Edeceği Bütçeye İhtiyacı Vardır; Türkiye’de ise Bütçenin Kabul Edilmemesi Durumunda, Başkan Eski Bütçeyi Artırarak Vergi Toplamaya ve Harcama Yapmaya Devam Edebilecektir
9. “Partili Cumhurbaşkanı Açısından Karşılaştırma”: ABD’de Başkanın Partisi ile İlişkisi Gevşektir; Bizde ise Çok Sıkı Olma İhtimali Vardır.
İlgili makaleyi mutlaka okumanızı tavsiye ediyorum. https://www.anayasa.gen.tr/neverland.htm
Peki gelelim Türkiye 2017 Referandumuyla ciddi bir rejim değişikliği serüveni izlemişken tüm bu süreç içerisinde kuvvetler ayrılığı’nın damgalandığı yetmiyormuşçasına muhalefetin “Güçlendirilmiş Parlementizm” çağrısına…
Güçlendirilmiş Parlementizmde yürütme organı yasama organının denetimine tabidir. Evet buraya kadar her şey muhteşem ve aslında tanıdığımız bir sistem alışılabilir ve değiştirilebilir. Ancak son günlerde komik bir öneri sunuldu o da 2 Başkan Yardımcısı teklifiydi. Tıpkı Başkanlık Sistemi gibi diyerekten sindirmemizi istedikleri Türk Tipi Başkanlık Sistemi gibi varolan rejime keyfi eklemeler yaparak kendine has özel bir rejim oluşturma çabası. Hadi diyelim bu bahsedilen rejim şahane tıkırında ilerledi, nasıl uygulayacaklar? Rejim değişikliğinin kolay olduğuna sahiden inanıyor musunuz? Bunu tam Türkiye Cumhuriyete ulaşacakken darbelerin boy göstermesi ve Türkiye’nin tekrardan tekrardan gerilere gitmesine benzetiyorum. Güçlendirilmiş Parlementizme geçiş süreci tam tamına Türkiye’nin en az 4 senesini alacak, çünkü Cumhurbaşkanlığı Sisteminin düzenlediği altyapıyı yıkıp yeni bir altyapı inşa etmek öyle Thanos’un parmak şıklatması kadar basit bir olay değil. Bu ciddi bir süreç ve 5 sene içerisinde toparlayamadıklarında ki ben 6’lı masa çerçevesinde bir grubun “kadın hakları” söylemlerini aşırı yetkeci bulurken, aynı grup içerisindeki kimselerin de “kadın hakları” vurgusunu haklı buluyorum. İlginç olan bunların hepsi aynı masada! Sayın Davutoğlu bir röportajında kadınların sadece anne olarak var olabileceğini ifade ederken kadın haklarına saygı duyuyor muydu? Şimdi ne değişti de İstanbul Sözleşmesini Uygulayacağız! diyen masadan taraf tutuyor? Ben size düşüncelerimi söyleyeyim dostlar, uzun süreli hükümetlerin hiçbirisi ilkelerine sadık kalmamıştır. Ve bu uzun uzadıya süren sefahat halk için sefalete dönüşmüştür. Hükümet değişikliği şart! Ancak birbirinden keskin çizgilerle bir dönem ayrılan liderlerin, sırf hükümet değiştirmek adına bir araya gelmesine akıl sır erdiremiyorum. Neden mi? Diyelim kazandılar, ne olacak bu masanın hali? Anlaşabilecekler mi, ki bence Akşener’in masadan ayrılması da oldukça yerinde bir karardı. Halka hizmet eden Belediye Başkanları halkın çağrısına kulak vermeden partisine boyun eğerek bir kere daha seçim şanslarını ihtimale ve şansa bıraktılar. Seçime bu kadar az süre kalmışken çizgisini bozmayan lider istiyoruz! Bakalım Türkiye nasıl bir süreç ile karşı karşıya kalacak!
Henüz Yorum yok