Zekât; Cimrilik, Mala Düşkünlük, Dünya Sevgisi Gibi Mânevî Hastalıklardan Mü’minleri Arındırır

Zekat, Malları ve Kalpleri Temizler

Bir Ayet: "İnsanların malları içinde artacağını düşünerek fâize verdiğiniz para, zâhiren artar gibi gözükse de, Allah katında artmaz. Oysa Allah’ın rızâsını isteyerek karşılıksız verdiğiniz zekât cinsinden şeylere gelince, işte böyle yapanlar, mal ve sevaplarını kat kat artıranların tâ kendileridir.” (er-Rûm, 39)
 
Bir Hadis: " Allah, zekâtı ancak mallarınızın kalan kısmını temizlemek için farz kıldı…” (Ebû Dâvûd, Zekât, 32)
 
İktisadî adaleti temelden sarsan ve toplumda büyük tahribat yapan ribâ uygulamalarına karşı Allah’ın Kur’an’da kesin bir tavır takınacağının ilk işareti verilmiş, bu yapılırken insanların ribâdaki amacına atıfta bulunularak zekâtla bir mukayese yapılmıştır: Mevcut varlığını daha da arttırmayı amaçlayan ve bunun için ribâya başvuranlar –şayet iman ediyorlarsa– bilmelidirler ki başkalarının sömürülmesi esasına dayalı bir işlemle elde edilecek kazanç zâhirî bir artıştır, mânevî yönden bir artış değildir, bereketi de yoktur. 
Allah rızâsı için muhtaca verilen zekâta gelince, Allah bunu kabul buyurmakta, zekât verenlere kat kat hem mal hem de sevâp vereceğini müjdelemektedir. Bu artışın hiçbir sınırı yoktur. Niyetin samimiyeti ne kadar büyük olursa, fedakârlık duygusu ne kadar derinse ve kişinin Allah yolunda harcarken Allah’ın rızâsını kazanma arzusu ne kadar fazlaysa, Allah’ın ona vereceği mükâfatlar da o derece büyük ve güzel olacaktır. Nitekim âyet-i kerîmelerde bu miktarın bire ondan başlayıp, bir yüz, bire yedi yüz, bunun da katları şeklinde olduğu haber verilir. (bk. En‘âm 6/160; Bakara 2/261, 265)
 
Zekât ibâdetinin, fert ve cemiyet açısından birçok hayır ve hikmetleri vardır. Fert açısından; en başta, kişinin içindeki mal ihtirasını bertaraf eder. Başkalarını düşünme, şefkat gösterme, dayanışma, paylaşma gibi duyguları pekiştirir.
 
Zekât; cimrilik, mala düşkünlük, aşırı dünya sevgisi gibi mânevî hastalıklardan mü’mini arındırır. Zekât; mal sahibini malın esâretinden kurtarır, onu gerçek hürriyetine kavuşturur.
 
Zekâtın alan açısından da birçok fayda ve hikmetleri vardır. Zekât; fakiri başkasının eline muhtaç olma durumundan kurtardığı gibi, başkasının malına göz dikmesinden, servet düşmanlığı yapmaktan da onu korur.
Bütün bu hayır ve hikmetleri kendinde ihtivâ eden zekât aynı zamanda bir şükürdür, şükür vesilesidir. Zekât malın şükrüdür. Zira şükür sadece dil ile olmaz. Mal ile de şükür olur. Mü’min, kendisine o malı lutfeden Rabbine, malının zekâtını vererek, sadaka vererek teşekkür etmiş, şükretmiş olur.
 
Zekât malın bir nevî sigortasıdır, teminatıdır. Zekât malı korur. Nitekim Fahr-i Kâinât Efendimiz bir sözünde şöyle buyurmuştur:
 
“Mallarınızı zekât vererek korumaya alınız!” (Beyhakî, es-Sünenü’l-kübrâ, III, 542)
 
Zekât, malı temizleyip arındırdığı gibi kalpleri de temizleyip günahlarından arındırır. Zira Sevgili Peygamberimiz;
 
“Sadaka/zekât vermek, suyun ateşi söndürdüğü gibi hataları da yok eder.” (Tirmizî, Cum‘a, 79) buyurmuştur.
 
Şâir Seyrânî der ki:
 
“Anadan doğunca çulun,
Var mı idi paran pulun?
Allah yarattığı kulun,
Verir rızkın komaz nâ-çâr.”

Diğer Haberler

Henüz Yorum yok

İlk yorumu siz yazın.

Yorum Bırakın

E-Mail adresiniz yayınlanmaz.







Diğer Haberler