Türk Donanması’nda tarihi gün!

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Türkiye’nin Irak ve Suriye’deki terörle mücadelesinin bataklık tamamen kurutuluncaya kadar kararlılıkla süreceğini belirterek, "Daha önce bize silah verenler, attığımız kurşunların çetelesini tutardı. Terörle mücadelede sürekli engellerle karşılaşırdık. Kendi silahlarımızı kullanarak tüm bu sorunları aştık. Sınırlarımızın içinde ve dışında terörle mücadeleyi rahatça yapıyoruz" dedi.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Türkiye’nin Irak ve Suriye’deki terörle mücadelesinin bataklık tamamen kurutuluncaya kadar kararlılıkla süreceğini belirterek, "Daha önce bize silah verenler, attığımız kurşunların çetelesini tutardı. Terörle mücadelede sürekli engellerle karşılaşırdık. Kendi silahlarımızı kullanarak tüm bu sorunları aştık. Sınırlarımızın içinde ve dışında terörle mücadeleyi rahatça yapıyoruz" dedi.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, yerli ve milli imkanlarla üretilen Türk Donanması’nın TCG Anadolu’dan sonraki en büyük gemisi TCG Derya, TCG İstanbul, TCG Üsteğmen Arif Ekmekçi gemisi ve dünyanın ilk insansız deniz aracı Marlin Sida’nın Yalova’da teslim töreninde önemli mesajlar verdi.

Savunma alanında güçlü olmayan milletlerin istikballerine güvenle bakmasının mümkün olmadığına dikkat çeken Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, "Bulunduğumuz bölge, dünyadaki çatışmalar, siyasi krizlerin, çekişmelerin en yoğun olduğu coğrafyadır. Rusya Ukrayna savaşında, Gazze’deki katliamlara, Suriye’deki zulümden, Libya’daki krize kadar insanlığın gündemini meşgul eden her hadise hemen yanı başımızda vuku buluyor. Türkiye tüm bu gerilimlerin ve krizlerin ortasında ayaklarına yıllardır takılan çelmelere rağmen istikrar abidesi olarak adından söz ettiriyor. Sadece istikrar ve iç barışı korumakla kalmıyoruz. Aynı zamanda çatışmaların sona ermesi, bölgemizde huzurun hakim olması için gayret sarf ediyoruz. 2 yıl önce çatışmaların daha ilk aylarında iken Rusya ve Ukrayna arasında başlattığımız İstanbul sürecinin önemi bugün daha iyi anlaşılmaktadır. Savaş lobilerinin sabote etmek için tüm imkanlarını seferber ettiği bu süreç başarılı olsaydı on binlerce insan hayatta kalacak, bu kadar yıkım yaşanmamış, bu kadar kan dökülmeyecekti. Ülkemizdeki kimi çevreler o gün bizi acımasızca eleştirenlerin bugün bize hak verdiğini görüyoruz. Emin olun benzer bir pişmanlık, Gazze’deki trajedi için de yaşanacaktır. Bugün bölgemize uçak gemilerini göndererek İsrail yönetimine sınırsız şartsız destek verenleri hepimiz ibretle takip ediyoruz. İsrail’in işlediği katliam ve zulümlere göz yumanlar yarın "keşke" demekten kurtulamayacak çok büyük nedamet yaşayacaklardır." dedi.

 "Batılı ülkeler ve uluslararası insan hakları kuruluşları sınıfta kaldı"

"Çoğu çocuk kadın 25 bin masum Gazzeli’nin katli başta olmak üzere toplamda 100 bin kişinin canını yakanlar elbette bunların yakıcı sonuçlarıyla yüzleşeceklerdir." diyen Erdoğan sözlerini şöyle sürdürdü: "Bunun uluslararası alandaki yansımalarına şimdiden şahit olmaya başladık. Açık konuşmak gerekirse en son kötü sınavlarını Gazze meselesinde veren batılı ülkelerin ve uluslararası güvenlik kurumlarının hiç bir inandırıcılığı kalmadı. Lafa gelince demokrasi havarilerini kimseye bırakmayanların faşist yüzleri ortaya çıktı. İnsan hakları konusunda sağa sola karne düzenleyenler tam 105 gündür vahşice öldürülen çocukları, bebekleri, kadınları görmedi. Zulmü engelleyecek tek bir adım dahi atmadı. Tıpkı daha önce Irak’ta, Bosna’da, Suriye’de, Yemen’de, Arakan’da, Somali’de Afanistan’da olduğu gibi küresel güvenliği sağlamakla görevli kurumlar sınıfta kaldı. Ciddi itibar kaybına uğradı. Günümüzün Führer’i Netahyahu’nun gözü kan bürümüş ekibi, Filistin halkına soykırıma varan barbarlıklarını izlemekle yetindi. Türkiye olarak tüm bu yaşananlar özelikle de bunların karşısında sesini en fazla yükselten, en güçlü tepkiyi veren ülkelerden birisi biziz. İnsani yardımlar noktasında da elimizden gelen çabayı gösteriyoruz. Bunun arka planında savunma sanayi alanında son 21 yılda attığımız kararlı adımlar var. Geriye baktığımızda 2002 yılında sadece 62 savunma projesi yürütülürken bugün aynı sayı 850’yi geçti. 2002 yılında savunma projelerimizin bütçe büyüklüğü 5,5 milyar dolar iken; bugün aynı rakam 16 kat artışla 90 milyar dolara ulaştı. Savunma sanayimiz 3500’ü aşkın firması ve 80 bini aşkın çalışanıyla Türk ekonomisine en yüksek katkıyı veren sektörlerden biri haline geldi" şeklinde konuştu.

"Irak ve Suriye’de bataklık kuruyana kadar mücadele edeceğiz"

Yerli ve milli kara deniz araçlarının Türkiye’nin ihtiyaçlarının yanı sıra dost ve kardeş ülkelerin ihtiyaçlarını da karşıladığını hatırlatan Erdoğan, "2023 yılında 185 ülkeye 230 çeşit savunma sanayi ürünü satarak toplamda 5,5 milyar dolarlık ihracat tutarı yakaladık. Bu dönemde 10 milyar 240 milyon dolarlık yeni sözleşme imzalandı. Ülkemiz kendi savaş gemisini tasarlayan inşa eden ve idamesini gerçekleştirebilen 10 ülke arasında yer alıyor. Elektronik harp alanında öncü olan ülkemiz İHA ve SİHA üretiminde ise artık dünyanın ilk 3-4 ülkesinden biri. Bunu da öyle büyük güçlerin desteğini alarak değil, küresel tedarikçilerin çıkardığı zorluk ve ambargolara rağmen yaptık. Kendi göbeğimizi kendimiz kestik. Daha önce bize silah verenler, attığımız kurşunların çetelesini tutardı. Terörle mücadelede sürekli engellerle karşılaşırdık. Kendi silahlarımızı kullanarak tüm bu sorunları aştık. Sınırlarımızın içinde ve dışında terörle mücadeleyi rahatça yapıyoruz. Suriye ve Irak’taki terör bataklıklarını tamamen kurutuluncaya kadar mücadeleyi kararlılıkla devam ettireceğiz. Önümüzdeki dönemde İHA ve SİHA’ların yanı sıra insansız ve otonom deniz araçlarından uçak gemilerine kadar çeşitli muharip deniz platformlarının geliştirilmesine ağırlık vereceğiz. Tüm bu adımları atarken şu gerçeği unutmuyoruz. Savunma sanayi hiç bir şekilde duraklamayı kabul etmeyen, sürekli çalışmayı gerektiren dinamik bir alandır. Bu çalışmaların öteye çalışması için savunma sanayine, paydaşlarına, kuruluşlara önemli vazifeler düşüyor. Hedefimiz savunma sanayinde tam bağımsız bir Türkiye’dir. Herhangi alanda muadil projeler ve ürünler arasında kendi milli kuruluşlarımızı, firmalarımızı, kendi tasarım ve üretimlerimizi tercih etmek birinci önceliğimizdir. Acil ihtiyaçları dışarıdan temin yoluna gitsek bile planlamalarımızın omurgası mutlaka milli imkanlara dayanmaktadır. Aksi halde hareket eden hiç bir kuruma izin vermeyeceğiz. Rabbim yar ve yardımcımız olsun. Teslim ettiğimiz yeni deniz platformlarının ülkemize ve savunma sanayimize hayırlı olmasını diliyorum. Denizin sakin provanız neta olsun" ifadelerini kullandı.

İşte Türk Donanmasına teslim edilen platformların özellikleri

Erdoğan, her bir geminin Deniz Kuvvtleri’ne güç katacağı inancında olduğunu vurgulayarak, "Denizde ikmal muharebe gemisi TCG Derya, TGC Anadolu’dan sonra en büyük gemi olma özelliğine sahiptir. TGC Derya’nın hizmete girmesiyle yüzer birliklerin akaryakıt ve su ikmalleri süratle yapılacak, muharip unsurların su ihtiyaçları harekat alanına yakın bölgelerde rahatlıkla karşılanacaktır. Milgem projesinin 5.gemisi olan TGC İstanbul; Türkiye’nin yerli imkanlarla ürettiği ilk milli fırkateyndir. Farklı radar, yakın hava savunma ve elektronik harp sistemlerimizi kendi imkanlarımızla geliştirip entegre ettik. TGC İstanbul’a entegre edilen milli dikey hançer sistemidir. Lojistik destek gemimiz TGC Üsteğmen Arif Ekmekçi muharip unsurların lojistik ihtiyaçlarını temin edecektir. Teslimatı yapılan gemilerimizin donanma ve Türk Silahlı Kuvvetlerimize hayırlı olmasını diliyorum. Bu sevinci yaşatan her kuruma, milletim adına teşekkür ediyorum. Bugün sadece gemilerimizin teslimatı ile yetinmiyoruz. Dünyada elektronik harp kabiliyetine sahip ilk insansız su üstü aracımızı da donanmamıza teslim ediyoruz. Otonom su üstü deniz aracımız Marlin Sida; istihbarat, keşif, su üstü harp elektronik destek, elektronik taarruz görevlerini insansız olarak icra edecektir. Üstün teknik özelliklerle denizlerdeki hakimiyetimizi destekleyecek, dosta güven düşmana korku verecektir. Marlin Sida’nın da deniz kuvvetlerimize hayırlı olmasını diliyorum. Mühendislerimizi, teknisyenlerimizi, işçilerimizi kutluyor. Kendilerine şükranlarımı ifade ediyorum. Bu başarılı projelerin sırrı kurumlarımız arasında giderek büyüyen yakın işbirliği ve koordinasyondur. Savunma Sanayi Başkanlığı öncülüğünde Deniz Kuvvetleri Komutanlığımız, askeri ve özel tersanelerimiz; ilgili devlet kurumları, özel sektör, üniversiteler, Kobi’lerimiz ahenkli şekilde çalışıyor. Kurumlar arası eşgüdüm güçlendikçe oyun değiştiren projeler ortaya çıkıyor. Önümüzdeki dönemde bu koordinasyonu çok daha ileriye taşıyarak, yeni başarılara imza atacağımıza yürekten inanıyorum. Bu çalışmalarımızı Barbaros Hayrettin Paşa’nın "denizlere hakim olan cihana hakim olur" sözünü şiar edinerek yürütüyoruz. Mavi vatanın güvenliğini temin için bir çok projeyi hayata geçirdik. Projelerimizde yüzde 80 yerlilik oranına ulaştık. Gemilerimizin sadece inşasını, kaba işçiliğini yapmakla kalmıyoruz. Tüm gemilerde ihtiyaç duyulan sensör, faydalı yük , silah ve mühimmatları yerli olarak üretebiliyoruz. Bu çerçevede çok maksatlı amfibi hücum gemisi, destek gemisi, Barbaros sınıfı fırkateyn modernizasyonu, lojistik destek gemisi, yeni tip denizaltı, denizaltı modernizasyonu, Türk tipi hücumbot tasarımı, insansız denizaltı, tüm bunlar yakın dönemde hayata geçirilen gurur abidesi projelerden birkaçıdır. Bu projeler savunma sanayi hedeflerimizin de tek tek gerçekleştiğini gösteriyor" şeklinde konuştu. Erdoğan’a TCG Derya gemisinde emek veren işçilerin imzalarının yer aldığı tablo ve hediyeler takdim edildi.

Diğer Haberler

Henüz Yorum yok

İlk yorumu siz yazın.

Yorum Bırakın

E-Mail adresiniz yayınlanmaz.







Diğer Haberler