“Terör Örgütlerine Karşı Olmayan Ülkelerin Üyeliğini Onaylamamız Düşünülemez”

- İletişim Başkanı Altun: “Terör örgütlerine karşı olmayan ülkelerin üyeliğini onaylamamız düşünülemez” - İletişim Başkanı Fahrettin Altun: - “Diğer üyelere yönelen güvenlik tehditlerine karşı gösterilen hassasiyetin, maalesef söz konusu Türkiye olunca görmezden gelindiğini üzülerek müşahede ediyoruz” - “Türkiye malumunuz NATO’nun en büyük ikinci ordusuna sahip olan ülkesidir” - “(NATO müttefiklerine) Bu tür talihsiz yaklaşımlar, ülkemizden daha çok NATO’ya zarar veriyor” - “İstediğimiz gereklilikler karşılanmadan Türkiye’nin bu konudaki tavrında bir değişiklik olmayacaktır”

ANKARA (İHA) - İletişim Başkanı Fahrettin Altun, NATO’ya katılmak isteyen ülkelerin, örgütün her üyesinin güvenlik kaygılarına hassasiyet göstermesinin meşru bir beklenti belirterek, “Terör örgütleri konusunda yeterince kararlı bir pozisyon almamış ülkelerin üyeliğine olumlu yaklaşmamız düşünülemez” dedi.
Cumhurbaşkanlığına bağlı İletişim Başkanlığı tarafından “21. Yüzyılda NATO: Sınamalar, Ortaklıklar ve Genişleme” paneli düzenlendi. Başkanlık binasında, Türkiye’nin NATO (Kuzey Atlantik Antlaşması Örgütü) müttefiki olmasının önemli olduğu bir dönemde mevcut küresel tehditler ve yeni sınamalar karşısında NATO’nun gelecek vizyonunun ve genişleme politikasının tartışılması amacıyla gerçekleştirilen panele İletişim Başkanı Fahrettin Altun katıldı.
Altun burada yaptığı konuşmasında, NATO’nun, ortak düşmanları belirlemeye odaklanmasının yanı sıra her bir ülkeye yönelen güvenlik tehditlerine de aynı hassasiyeti göstermesi gerektiğini belirterek, ittifak bünyesinde “güvenliğin bölünmezliğinin” öneminin idrak edilmesi doğrultusunda, teröre karşı ortak bir mücadele yürütmesi gerektiğine vurgu yaptı.
“Diğer üyelere yönelen güvenlik tehditlerine karşı gösterilen hassasiyetin, maalesef söz konusu Türkiye olunca görmezden gelindiğini üzülerek müşahede ediyoruz”
Altun, yapılması gerekenin aksine NATO üyesi bazı ülkelerin, Türkiye’nin terörle mücadelesinde farklı pozisyonlara sahip olduğunun görülebildiğini ifade ederek, “Diğer üyelere yönelen güvenlik tehditlerine karşı gösterilen hassasiyetin, maalesef söz konusu Türkiye olunca görmezden gelindiğini üzülerek müşahede ediyoruz. Bu yaklaşım, müttefiklik ruhuna aykırı olduğu gibi hem ittifaka hem de üye ülkelerin dayanışma ruhuna zarar vermektedir” dedi.
“Türkiye malumunuz NATO’nun en büyük ikinci ordusuna sahip olan ülkesidir”
Türkiye’nin, Ukrayna krizinde sergilediği arabuluculuk adımlarıyla ittifak içerisindeki önemini ve ağırlığını artırdığını savunan Altun, “Türkiye malumunuz NATO’nun en büyük ikinci ordusuna sahip olan ülkesidir. Ülkemiz, NATO misyon ve harekatlarına en fazla katkı yapan 5, ittifaka havada erken uyarı ve yakıt ikmal uçağı katkısı verebilen 4, NATO ortak bütçelerine en fazla iştirak eden 8 ülkeden biri konumundadır. Ayrıca ülkemiz NATO’nun uluslararası misyonlarında ittifaka en fazla katkı sunan ülkeler arasındadır” diye konuştu.
“(NATO müttefiklerine) Bu tür talihsiz yaklaşımlar, ülkemizden daha çok NATO’ya zarar veriyor”
İletişim Başkanı Altun, NATO üyesi bazı devletlerin, müttefikler arasındaki dayanışmayı zayıflatacak adımlar atıldığını belirterek, şunları söyledi:
“Özellikle Türkiye’nin PKK, PYD ve FETÖ gibi terör örgütlerine karşı verdiği mücadelede, bazı NATO müttefiklerinin bu terör örgütlerine doğrudan ya da dolaylı destek olduklarına hepimiz şahit olduk. PKK’nın ve FETÖ’nün hem Avrupa hem de Amerika Birleşik Devletleri’nde varlığını sürdürmesi ve bunlara müsamaha gösterilmesi, NATO’nun müşterek savunma ruhuna zarar veriyor. Yine PKK terör örgütünün Suriye kolu olan PYD’ye yapılan yardımlar da müttefikler arası dayanışmaya ters düşüyor, Türkiye’nin birincil güvenlik çıkarlarını zedeliyor. Müttefiklerimize buradan bir kez daha hatırlatmak istiyoruz: Bu tür talihsiz yaklaşımlar, ülkemizden daha çok NATO’ya zarar veriyor.”
Altun, son günlerde Finlandiya ve İsveç’in ittifaka üyelik talebinin hem Türkiye’nin hem de NATO’nun gündemini işgal ettiğine dikkati çekerek, panel vesilesiyle ittifakın genişlemesine yönelik Türkiye’nin duruşunu yinelemek istediğini dile getirdi.
Türkiye’nin NATO’nun genişlemesini desteklediğine dikkati çeken Altun, “Türkiye, hem Soğuk Savaş’ın hemen sonrasında başlayan genişleme sürecinde hem de daha sonra NATO’ya üye olmak isteyen ülkelere tam destek vererek ‘açık kapı politikası’ izlemiştir. Ancak bunu yaparken NATO’nun kurumsal kimliği ve kurum içi uyumunun zarar görmemesine de hassasiyet göstermiştir” diye konuştu.
“Terör örgütleri konusunda yeterince kararlı bir pozisyon almamış ülkelerin üyeliğine olumlu yaklaşmamız düşünülemez”
NATO’ya katılmak isteyen ülkelerin, örgütün her üyesinin güvenlik kaygılarına hassasiyet göstermesinin meşru bir beklenti olduğuna vurgu yapan Altun, “Özellikle terör ve terörle mücadele gibi, son yıllarda uluslararası sistemi ve devletlerin ulusal güvenliğini ciddi şekilde tehdit eden bir konu hakkında, aday bir ülkenin mevcut üyelerle eş güdüm göstermesi kaçınılmaz bir gerekliliktir. Terör örgütleri konusunda yeterince kararlı bir pozisyon almamış ülkelerin üyeliğine olumlu yaklaşmamız düşünülemez” ifadelerini kullandı.
Terörle ile mücadele konusunda net pozisyon almamış ülkelerin ittifaka kabulünün, NATO’nun geleceği için bir tehdit olacağını dile getiren Altun, Finlandiya ve İsveç’ten beklenen somut adımlar ve garantilere ilişkin şunları kaydetti:
“Bu adımlar, teröre verilen siyasi desteğin son bulması, terörün finansman kaynağının kurutulması, PKK/PYD’ye silah desteğinin sonlandırılması ve ülkemize yönelik gizli veya açık ambargo ve yaptırımların kaldırılmasıdır.”
Finlandiya ve İsveç’in NATO’ya katılım sürecinde, Türkiye’ye yönelik yapılan eleştirilerin anlamsız olduğunu savunan Altun, “İttifakın kurulmasından hemen sonra, ittifaka üye olmadan önce dahi ülkemiz, NATO’nun tehdit olarak kabul ettiği tüm unsurlara karşı müttefikleri ile kararlı bir pozisyon almıştır. Kore’den Kosova’ya her krizde de bu tavrı tutarlı bir şekilde bir politika olarak hayata geçirmiştir. Kolektif güvenlik anlayışının gereği ve uzun bir süre ittifakın güney kanadının güvenlik sağlayıcısı olarak, Türkiye bu noktada en muhkem ittifak üyelerinden biri olmuştur” dedi.
İletişim Başkanı Altun, Türkiye’nin NATO’da güvenilir bir müttefik olduğunu ve Türkiye’nin Finlandiya ve İsveç’e gibi aday ülkelerin NATO ile ilişkisi bağlamında eleştirmeye kalkanların akıl tutulması yaşadığını söyledi.
“İstediğimiz gereklilikler karşılanmadan Türkiye’nin bu konudaki tavrında bir değişiklik olmayacaktır”
Altun, NATO’ya üyeliğin bir hak değil bir ayrıcalık olduğunu belirterek, “Bu ayrıcalığın elde edilmesi için mevcut bazı gereklilikler karşılanmalıdır. Bunlar hayata geçmediği sürece de Türkiye’nin bu konudaki tavrında bir değişiklik olmayacaktır. Ben bir kez daha, Finlandiya ve İsveç'in NATO üyelikleri konusunda salt ülkemizi değil tüm ittifakın da güvenliğini ilgilendiren bir duruş sergilediğimizi belirtmek istiyorum. NATO’nun genişleme perspektifinin böylece daha gerçekçi bir çerçevede gerçekleşeceğine inanıyorum” diye konuştu.
Panel, Altun’un konuşmasının ardından, kamu üniversitelerinden profesörlerinin yer alacağı “NATO’nun Geleceği: Küresel Tehditler ve NATO 2030 Vizyonu” başlıklı birinci oturum ile devam etti. Ayrıca panelde “Yeni Tehdit ve Sınamalar Çerçevesinde NATO Genişleme Politikası” başlığıyla ikinci oturum da düzenlenecek.

Diğer Haberler

Henüz Yorum yok

İlk yorumu siz yazın.

Yorum Bırakın

E-Mail adresiniz yayınlanmaz.







Diğer Haberler