![](resimler/icerikler/30378.jpg?1738849203)
Saadet Partili Hanımlardan basın açıklaması
Değerli basın mensupları, kıymetli misafirler, hepinizi saygı ve hürmetle selamlıyorum.
BASIN METNİ
06 ŞUBAT DEPREMLERİ
ŞUBAT 2025
Değerli basın mensupları, kıymetli misafirler, hepinizi saygı ve hürmetle selamlıyorum.
06 Şubat 2023 tarihinde Kahramanmaraş ili Pazarcık ilçesi merkezli 7,7 ve Elbistan ilçesi merkezli 7,6
büyüklüğünde iki büyük deprem yaşadık. Cumhuriyet tarihinin 1939 Erzincan depreminden sonraki
en büyük iki afeti aynı gün ardı ardına gerçekleşti. Binlerce vatandaşımız hayatını kaybetti, kelimelerle
ifade edilemeyecek şekilde maddi ve manevi zarara uğradı. Canlarını, sevdiklerini kaybettiler. Evleri,
araçları, belki de tüm mal varlıkları saniyeler içinde yok oldu.
Evet, bu büyük bir felaket! Ancak Türkiye’miz de büyük bir ülke! Önemli olan husus, imkânlarımızı
doğru değerlendirerek, süreci iyi yönetebilmektir. Maalesef deprem öncesi hazırlık sürecini iyi
yönetemediğimiz ortada; fakat deprem sonrası süreci sağlıklı yönetmemiz de elzemdir. Üzerinden bir
yıl geçmesine rağmen elle tutulur adımlar atılamadı. Biz deprem bölgemiz ve oradaki
vatandaşlarımızla sürekli olarak irtibattayız. Durumlarını da yakından takip ediyoruz. Ancak verilen
vaatlerin yerine getirilmediğini bizzat oradaki vatandaşlarımızdan görüyoruz. Televizyonlarda ortak
yayınlar yapıp milyonlarca lira para toplandı. Herkes büyük büyük laflarla yardımlar yaptığını ilan etti
ama hala onlarca insanımız sefalet içinde yaşıyor.
Resmi açıklamalara göre oldukça geniş bir coğrafyayı etkileyen Kahramanmaraş merkezli
depremlerde 50 bin 783 kişinin hayatını kaybettiği, 107.204 kişinin ise yaralı olduğu belirtilmiştir.
Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığının açıklamalarına göre Hatay’da 13 bin 883,
Kahramanmaraş’ta 7 bin 295, Adıyaman’da 5 bin 826, Malatya’da 4 bin 197, Gaziantep’te ise 3 bin
805 olmak üzere bölgede 36 bin 932 bina deprem anında yıkılmıştır. Toplam 872 bin bağımsız
bölümden oluşan 311 bin bina ise aldıkları hasarlar nedeniyle kullanılamaz hale gelmiştir. Ancak
orada vefat eden, yaralanan, evini barkını ya da yakınını kaybeden insanlar birer sayıdan ibaret
değiller. Her birinin bir hayatı ve hayali vardı. Belki bin bir emekle büyüttüğü evladı, belki de kıt
kanaat geçinerek aldığı evini bir dakika içinde kaybetti. Bu insanlar ne dilenci ne de sizden hibe
istiyor. Bu insanlar hakları olanı devletten bekliyor.
Deprem öncesi ciddiyetsizlik, deprem anındaki acziyet ve sonrasında koordinasyon konusundaki
beceriksizlik maddi ve manevi kayıplarımızı kat be kat arttırmıştır. Bu bölgede, tarihi tam olarak
bilinmese de, tahmini olarak beklenen bir deprem konusunda onlarca uzman, yüzlerce kez uyarmıştı.
Yapılması gereken hazırlıklar hususunda belki binlerce rapor hazırlanmıştır; şimdi soruyoruz hangisi
dikkate alındı? Depreme hazırlık konusunda neler yapıldı, daha doğrusu neler yapılmadı? Bunları
sormak her bir vatandaşımızın hakkı olduğu gibi, biz muhalefet partilerinin de sorumluluğudur;
bunlara cevap vermek ise iktidardakilerin görevidir!
Tüm bu ihmalkârlığın sonucunu ise insanlar ne yazık ki canları ile ödüyor. Türkiye, yerleşim
alanlarının yüksek riskli olmasını; coğrafi ve jeolojik özelliklere uygun olmayan yer seçimi, denetimsiz
betonarme inşaat süreçleri ve yaygın bir kayıtsızlık uygulamalarına borçludur. Bu borcun bedelini ise
deprem, taşkın, heyelan, altyapı çöküşü gibi felaketlerdeki kayıplarla ödemekteyiz.
Bu felaketlere sebep olan en önemli sorumlulardan biri de belediyelerdir. Bir binanın uzun yıllar
ayakta kalmasını, hasar görmemesini ve ayıplı olmamasını sağlamak müteahhittin görevidir. Ancak
bazı prosedürlerle bunu denetlemek belediyelerin işidir. İnsan hayatı bu kadar önemsiz olmamalı.
Dün belediyelerce denetimlerde göz yumduğu şeylerin bedelini; bugün insanımız canıyla, sevdiklerini
kaybederek ödüyor. Bu şekilde devam ederse, bunun yarın da böyle olacağı muhakkak. Halbuki
müteahhit yapıyı yapacak, yapı denetimi firması denetleyecek, yapı denetimi firmasını belediye
denetleyecek. Yapı denetim şirketlerinin düzenledikleri raporları düzenli olarak kontrol etmesi
gereken kurum belediyelerdir. Bir olumsuzluk olduysa, yapı denetim tutanağı tutulduysa belediye bu
raporları dikkate alıp binayı yıktırır veya yapılan uygulamanın düzeltilmesini ister. Bu yüzden
belediyelere çok iş düşüyor. Bizim belediyecilik anlayışımızda ise;
Yatay, dengeli, ölçülü, insani şehirler inşa edilecektir ucuz ve kaliteli konut projeleri ile
vatandaşlarımızın barınma sorununa rant odaklı değil, insan odaklı ve ihtiyaca göre çözümler
üretilecektir.
Şehirler kültürel kimliğimize, ahlaki ve manevi değerlerimize uygun inşa edilecektir.
Şehirlerin imar ve deprem planları hemen yapılacaktır.
Şehirlerde koruyucu ve kalkınma odaklı sosyal politikalar planlanacak, geliştirilecek ve
uygulanacaktır.
Şehirlerin doğal ve tarihi dokusu bozulmayacaktır.
Tek merkezli ve çarpık yapılaşmaya izin verilmeyecektir.
Kentsel dönüşümler amacına yönelik yapılacak, binasal ve rantsal dönüşüm esas
alınmayacaktır.
Medeniyet değerlerimize ve kültürel kimliğimize uygun şehirler inşa edecek mimarlar ve şehir
planlamacıları yetiştirilecektir.
Buradan depremde hayatını kaybeden vatandaşlarımıza bir kez daha Allah’tan rahmet, ailelerine ve
yakınlarına sabır ve başsağlığı diliyorum. Mekanları cennet olsun. Hayatta kalanlara sağlık, huzur ve
korkularından emin oldukları bir yaşam diliyorum. Umut ediyorum ki bunları gerçekleştireceğimiz
günler yakındır.
Henüz Yorum yok