Milli Eğitim Şurası'nda Açıkladı
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Beştepe Millet Kongre ve Kültür Merkezi'nde düzenlenen 20. Milli Eğitim Şurası'nda konuştu.
Şuraya Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktay, Milli Eğitim Bakanı Mahmut Özer, AK Parti Genel Başkanvekilleri Binali Yıldırım ve Numan Kurtulmuş ve 81 ilden gelen davetliler katıldı.
Şuranın hayırlı olmasını dileyen Erdoğan, ”Milli Eğitim Bakanı Özer ve ekibini, şuraya destek verenleri tebrik ediyorum. Şuraya katılacak katılımcılara teşekkür ediyorum. Şuranın en geniş katılımla eğitimin tüm paydaşlarını kuşatan bir anlayışla gerçekleşmesine önem veriyoruz. Bakanlarımızın çalışmalarını bu hassasiyetle yürüttüğünü memnuniyetle müşahede ediyoruz. Önerilerini paylaşanlara buradan şükranlarımı sunuyorum.Şura sonuçlarının güçlü eğitim, güçlü Türkiye mücadelemizde bizlere rehberlik edeceğine yürekten inanıyorum. Dünyamız yeni teknolojilerinde devreye girmesi ve iletişim imkanlarının yaygınlaşmasıyla birlikte tarihi bir dönüşüm geçiriyor. Tehditlerin de küreselleştiği bir zaman dilimindeyiz. Korona virüs salgını sebebiyle son 2 yılda şahit olduklarımız bize bu gerçeği acı bir şekilde hatırlatmıştır. Kısa sürede dünyanın tamamına yayılan salgın coğrafi konumu gelişmişlik düzeyi ne olursa olsun tüm insanlığın aynı gemide olduğunu göstermiştir. Bu dönemde sağlık, eğitim ve üretim başta olmak üzere her alanda üçlü alt yapıya sahip olmanın önemine hep birlikte şahit olduk" dedi.
Gelişmiş ülkeler başta olmak üzere pek çok ülkede sağlık sorunları ve daha birçok sorunun pandemi döneminde baş gösterdiğini ifade eden Erdoğan, "Dinamik bir sürç yönetimiyle ülkemizde ekonomik hayatın durmasına müsaade etmedik. Yüz yüze ve uzaktan eğitim faaliyetlerimizin kesintiye uğramasına müsaade etmedik. Tüm alanlarda kendi önceliklerimiz politikalarımız özelinde süreci başarıyla yürüttük" ifadelerini kullandı.
"Gençlerimize dünün meselelerinden yola çıkarak bir ufuk kazandıramayız"
Eğitim öğretimde kaliteyi artırmanın önemine değinen Erdoğan, "Eğitim öğretim meselemize çok daha geniş, vizyoner bir anlayışla yaklaşmamız gerektiğine inanıyorum. Dünyadaki değişimi, Türkiye'deki dönüşümü görmezden gelemeyiz. Gençlerimize dünün meselelerinden yola çıkarak bir ufuk kazandıramayız. Günümüzün öğrencilerini dünün öğrencileri gibi eğitmeye yetiştirmeye kalkarsak istikbalimizin elimizden kayıp gitmesine mani olamayız. Farklı bilgi kaynaklarının hayatın merkezine bu kadar oturduğu günümüzde tek sesli, tek boyutlu eğitimi sürdüremeyiz. Hedefin makbul vatandaş yetiştirmek olduğu bir eğitim öğretim sisteminin bizi geleceğe taşıması mümkün değildir. Eğitim öğretimde başarının anahtarı düşünmek, analiz etmek, hazır cevaplarla sorgulamaktır. Özgüven sahibi, bilgili, erdemli, vicdanlı, gençler aydınlık yarınlarımızın teminatıdır" şeklinde konuştu.
"Köklerimizle bağımızı güçlü tutarken gözümüzü ufuktan ayırmadan bu süreci yürütmemiz yönetmemiz önemlidir" diyen Erdoğan, "Ne kimliğimizi, karakterimizi, aslımızı inkar gibi bir yanlışa düşecek ne de şanlı mazimizin parıltılarıyla kendimizi avutacağız. 19 yıl önce ülkeyi yönetme sorumluğu üstelendiğimiz de en çok ehemmiyet vereceğimiz dört alandan birinin eğitim olduğunu ilan etmiştik. Milletimize verdiğimiz sözler gibi bunu da gerçeğe dönüştürmenin gururunu yaşadık. En yüksek payı daima eğitime ayırdık" ifadelerini kullandı.
Merkezi yönetim bütçesinin önemli bir kısmının eğitime ayrıldığını ifade eden Erdoğan, öğrencilere kendi kabiliyet ve isteklerine uygun ders seçme imkanı getirildiğini ifade ederek, "Bugün isteyen her öğrenicimiz mukaddes kitabımız Kur'an'- Kerim'i ve peygamberimiz hayatını öğrenebiliyor. Artık ne öğrencilerimiz ne velilerimiz ders kitabı peşinde koşmuyor. Okulun ilk günü ders sıralarında hazır oluyor. Biz teksir notlarıyla okuduk. Teksir makinelerinden o mürekkebin dağıldığı almak isteyip abilerinizden alamadığınız o notlar bizim için felaketti. Paramızı verip almak isterdik. Üst sınıftaki abilerimiz bize o teksir notlarını vermezlerdi. Kırtasiyeden kitap almak için sıraya giderdik, defter ve ya kitap için gün verirlerdi. Biz bunları yaşadığımız için artık bu nesle bunu yaşatmayacağız. Sıraların üzerine kuşe kağıtlardan kitapları koyduk. Aynı acıyı bu nesil yaşamasın istedik. Yardımcı kaynak meselesini de çözüme kavuşturuyoruz. Yardımcı kaynaklar, bakanlığımız tarafından hazırlanıyor ve evlatlarımıza ücretsiz şekilde dağıtılıyor" dedi.
Okul öncesi eğitimi de süratle yaygınlaştırdıklarını kaydeden Erdoğan, "Bilhassa büyükşehirlerimizde eksikliği hissedilen eğitim kurumları sayısını daha da arttırmayı hedefliyoruz. İlkokuldan üniversiteye kadar eğitim- öğretimin her kademesinde attığımız bir önemli adım da kız çocuklarımızın önündeki engellerin kaldırılmasıdır. Bu ülkede sözde ilerici ve özgürlükçü, özde faşist ve jakoben kesimlerin en çok hışmına uğrayanlar kadınlarımız ve kızlarımız olmuştur. Üniversite kapılarına kurulan ikna odaları bu zihniyetin gerçek yüzünü gösteren utanç vesikası olarak hafızalara kazınmıştır. Anne babalar babalar gerektiğinde ceketini satıp kız çocuklarını okutmak istediğinde maddiyattan önce bu zihniyetin yasakçı tavrıyla karşılaşmıştır. Bizim iktidarımız döneminde kızlar erkeklerden daha fazla oranda eğitimden yararlanmaya başlamıştır. Bizim iktidarımızda önce Türkiye'de kadın öğretmen oranı yüzde 50 altındayken bugün bu oran yüzde 60 bulmuştur. Her alanda kadınlar daha çok temsil edilmektedir. Kız çocuklarımızın eğitim oranlarının yükselmesiyle birlikte kız çocuklarımızın hayatın farklı kulvarlarında üstlendiği roller artacaktır. Türkiye sadece kültür birikimiyle tarihiyle değil hedefleriyle vizyonuyla büyük bir ülkedir. Bu hedeflere ulaşabilmek için elimizdeki en kıymetli hazinemiz çocuk ve gençlerimizdir" ifadelerini kullandı.
Öğretmenliğin sadece eğitim öğretim sürecinde edinilen bilgileri sınıfta öğrencilere aktarmak olmadığını söyleyen Erdoğan, "Öğretmenlik bilgi yanında tecrübe irfanla çocuklarımızı gençlerimiz geleceğe hazırlama mesleğidir. Öğretmen evladı gibi gördüğü öğrencilere sadece öğretmen olmaz, aynı zamanda ufuk çizer, iyiyi doğruyu gösterir. Öğretmen sadece akla hitap etmez, duygulara da hitap eder. Öğretmenlerimizi eğitim sisteminizin temel yapı taşları, istikbalimizin de mimarları olarak görüyoruz" ifadelerini kullandı.
"Sözleşmeli öğretmen ve kadrolu öğretmen arasındaki ayrımı kaldırıyoruz"
Öğretmenlerin taleplerinin, beklentilerinin her zaman göz önünde tutulduğunu bildiren Erdoğan, "Öğretmenlerimizin özlük haklarını artırmayı, mali ve sosyal imkanlarını artırmayı, çalışma şartlarını iyileştirmeyi ihmal etmiyoruz. Bu doğrultuda son 19 yılda tarihi adımlar attık. Başkaları, öğretmenlerimizi tehditle meşgulken biz son olarak 24 Kasım Öğretmenler Günü'nde bir müjdemizi daha eğitim camiamızda paylaştık. Öğretmenlik Meslek Kanunu'nu kısa sürede meclisimizin takdirine sunacağız. Bu düzenleme sayesinde öğretmenlerimiz tarihte ilk kez kapsamlı ve bütüncül bir meslek kanununa kavuşacaklar. Öğretmenlerimiz mevcut haklarına ilaveten yeni mali, sosyal ve özlük hakları sağlayacaktır. Öğretmenliği kariyer mesleği olarak tanımlayarak adaylık, uzman öğretmenlik başöğretmenlik alanlarında hakları, görevleri, sorumlukları netleştiriyoruz. Aynı şekilde öğretmenlikle adaylık kaldırma sınavını bir kenara bırakıyoruz. Bunun yerine öğretmenlerin mesleki gelişmeleri temelinde bir program uygulayarak adaylarımıza destek olacağız. Öğretmenlikte 10 yılı doldurmuş öğretmenlerimize uzman öğretmenlik getiriyoruz. Eğitimi başarıyla tamamlayan, sınavdan başarıyla geçen öğretmenlerimiz hem derece alacak hem maaşlarında bin lira artış olacak. Yüksek lisan yapmış öğretmenlerimiz sınavdan muaf tutulacaktır. 10 yıllık uzman öğretmenler eğitimlerini tamamlayıp sınavda başarılı oldukları takdirde başöğretmen unvanıyla görev yapacaklardır. Bu öğretmenlerimize ilave derece verecek maaşlarında 2 bin lira artışa gideceğiz Doktora yapmış öğretmenlerimiz bu sınavdan muaf tutulacaktır. Böylece öğretmenlerimize kariyer basamaklarında ilerleme imkanı sunarken lisansüstü eğitim için çok önemli teşvikler vereceğiz. Birinci derecedeki öğretmenlerimizin ek göstergelerini daha önce söz erdiğimiz gibi 3600' çıkarıyoruz. Ayrıca Sözleşmeli öğretmen ile kadrolu öğretmen ayrımını da ortadan kaldırıyoruz. Mecburi hizmet hariç, özlük hakları, atamalar, mazeret tayinleri başta olmak üzere sözleşmeli öğretmenlerimiz kadrolu öğretmenlerimizle aynı haklara sahip olacaklar" dedi.
Henüz Yorum yok