Madalya Koleksiyoneri Şampiyon Aile
Tekvandoda olimpiyat, dünya ve Avrupa şampiyonalarında kazandıkları madalyalarla adeta koleksiyon oluşturan Sayan ailesi, yeni şampiyonlar yetiştiriyor.
Olimpiyat üçüncüsü, dünya ve Avrupa şampiyonu milli takım antrenörü anne Arzu Tan Sayan, Avrupa şampiyonu milli takım antrenörü baba Yavuz Sayan ile çeşitli şampiyonalarda dereceleri bulunan oğulları Yunus Emre Sayan, tekvandoda elde ettikleri başarılarla adeta madalya koleksiyonu oluşturdu.
Katıldıkları uluslararası turnuvalarda Türkiye'yi başarıyla temsil eden ve çok sayıda madalya kazanan Sayan ailesi, sporculuk kariyerlerinin ardından antrenör olarak ülkeye hizmet ediyor.
Kariyerlerinde madalya kazanmadıkları organizasyon bulunmayan Sayan ailesinin en büyük hayali ise 4,5 yaşındaki kızları Zişan'ı olimpiyat şampiyonu yapıp, koleksiyonlarındaki tek eksik olimpiyat altın madalyasını tamamlamak.
Arzu Tan Sayan: Tekvando ailemi kazandırdı
1991'de Yunanistan'da dünya şampiyonluğu, 1992'de Barselona Olimpiyatları'nda üçüncülüğü ve Avrupa şampiyonluğu dereceleri bulunan Arzu Tan Sayan, AA muhabirine yaptığı açıklamada, tekvandoya babasının teşvikiyle başladığını, ablasının en büyük idolü olduğunu söyledi.
Kendisi gibi milli sporcu ablasının önderliğinde ilerlediği tekvandoda birçok başarıya imza attığını belirten Sayan, "Tekvandoya 9 yaşında başladım. Çok teknik ve iyi bir sporcuydum. İki kez Avrupa şampiyonu oldum. 1991'de Yunanistan'da dünya şampiyonasında altın madalya aldım. Olimpiyat üçüncüsü oldum." dedi.
Sayan, çok sert bir sporcu olduğu için erkeklerle çalışma yaptığını, eşi Yavuz Sayan ile de antrenman sahasında tanıştığını anlatarak, "Beraber antrenmanlara başladık. Zamanla antrenmanlar alışkanlığa, alışkanlıkta sevgiye dönüştü. Sevgiden sonra da güzel bir izdivaç yaptık. Arkasından da oğlum Yunus Emre dünyaya geldi. Tekvandonun şampiyonluklar haricinde bana verdiği en güzel şey ailemdi." diye konuştu.
Yoğun bir tempoda antrenör olarak çalışmalarını sürdürdüğünü dile getiren Arzu Sayan, aynı yoğunluğu bir anne olarak evde de yaşadığını aktardı.
Sporculuk kariyerlerinin devamında antrenör olarak bilgi ve birikimlerini öğrencilerine aktardıklarını belirten anne Sayan, "Ben bunu ailece yaptığımıza inanıyorum. Oğlumuz aktif sporcu olmasına rağmen bu sene antrenörlük belgesini aldı ve bize omuz veriyor. Arzu, Yavuz, Yunus üçlüsü olarak Voltran'ı oluşturduk. Türkiye'yi temsil edecek sporcuları yetiştirmek için yola devam ediyoruz." ifadelerini kullandı.
Yavuz Sayan: Eşimle sırt sırta vererek yola çıktık
Romanya'da 1994'de düzenlenen Avrupa Şampiyonası'nda altın madalya kazanan milli takım antrenörü Yavuz Sayan da tekvandoya 1988'de başladığını ve kısa sürede Türkiye şampiyonu olup, milli takıma seçilme başarısı gösterdiğini kaydetti.
Başarılı olmak için çok çalışıp, emek verdiğini ve bunun neticesinde de şampiyonlukların geldiğini aktaran Sayan, Avrupa birinciliğinin yanı sıra 7 Türkiye şampiyonluğu olduğunu anlattı.
Ailece hem sporculuk hem de antrenörlük hayatları olduğunu belirten Sayan, şöyle devam etti:
"Eşimle sırt sırta vererek bizim gibi sporcular yetiştirmek düsturuyla yola çıktık ve çok şükür bunda da başarılı olduk. Ülkemizi olimpiyatlarda, dünya şampiyonlarında başarıyla temsil ettik. İyi ve teknik bir sporcu olabilirsiniz ama antrenörlük çok başka. Biz aile olarak hem sporculuğumuzu hem de antrenörlüğümüzü başarılarla kanıtladık. Şu anda ülkemize olan ahde vefamızı ödüyoruz."
Baba Sayan, oğluyla gurur duyduğunu, küçük kızları Zişan'ın da bu sporu yapmasını çok istediğini vurgulayarak, "Zişan'ı kendi kararına bırakacağız ama kendisini bize teslim ederse inşallah şimdiden olimpiyat şampiyonu olarak görebiliriz." şeklinde konuştu.
Yunus Emre Sayan: Doğar doğmaz tataminin içindeydim
Gençlerde dünya ikinciliği ve Balkan şampiyonluğu dereceleri bulunan Erciyes Üniversitesi Beden Eğitim Öğretmenliği son sınıf öğrencisi Yunus Emre Sayan (23) ise sporcu bir anne babanın evladı olmanın kaçınılmaz sonucu olarak kendisinin de tekvandoya başladığını söyledi.
Zorunlu başladığı tekvandoda 9 kez Türkiye şampiyonu olduğunu belirten Sayan, şunları kaydetti:
"Spora aslında zorunlu başladım. Bana seçme hakkı verilmedi diyebilirim. Doğar doğmaz, gözümü açar açmaz tataminin içindeydim. Ben de bu yoldan devam ettim. Anne babanın antrenör olmasının zorlukları var. Bir sporcu günde 1,5-2 saat hocasını görür, evine gider, rahat eder ama ben ve benim gibiler günde 24 saat antrenörünü görüyor. Neticede bu disiplin de başarı için şart."
Henüz Yorum yok