Konaç Yetkililere Çağrıda Bulundu!
“Radar uygulamalarını lütfen gözden geçirin. Radar aletinin içine mümkünse devletin merhamet ve şefkat elini yükleyin. Bizi eski günlerin hüznüne döndürmeyin” dedi.
Cihannüma Kayseri İl Başkanı Av. Fevzi Konaç; Hürriyet Mah. Fırat Caddesi istikametinden Kazım Karabekir Mahallesine doğru, Orta Anadolu Mensucat Fabrikasının yanındaki Hasan Tahsin Bulvarında milletin virüs nedeniyle evinden çıkmadığı, cadde ve sokakların bomboş olduğu, o caddede gece 00:25’te, bizden başka kimsenin olmadığı, ekonomik olarak milletin ekmeği ile cedelleştiği bir süreç yaşarken, buraya radar koymanın merhametli devlet anlayışına yakışmadığını dile getirdi”
Memleket gazetesi köşe yazısında kaleme aldığı radar uygulamasını vatandaşı tuzağa düşürmek ve haksız kazanç olduğuna değinen Konaç başından gecen olayı şu şekilde anlattı.
“Yıllar önce avukatlık hayatımın başlarında devletin ekonomik olarak çöktüğü dönemlerdi. Yanılmıyorsam Ecevit’in Başbakan olduğu dönemdi. Devlet birçok sıkıntı ile cedelleşirken, vatandaş olarak bizlerde nasibimizi alıyorduk tabi ki. Anayasa kitapçığı fırlatılınca Başbakanın önüne, ekonomi çökmüş, yazarkasa atılınca yere devlet ve millet madden perişan olmuştu. Yanlış hatırlamıyorsam o dönemde vergiler fırlıyor, faizler, gecelik repo faizleri dudak uçuklatıyor, enflasyon dehşet bir şekilde fakirleştiriyordu ülkemizi. Hükümet ülke tarihinde ilk defa vatandaşa geriye dönük vergi tahakkuk ettirilerek dünya vergi literatüründe bir ilki başarıyordu. Daha o zaman öğrenmiştim birçok gelir kalemleri dışında, devlet bütçesinin gelir kalemlerinden birinin de cezalar olduğunu. Yani hükümetler yıllık bütçe tasarılarını yaparken, o yıl içinde vatandaşa hangi kalemler adı altında ceza tahakkuk ettireceğini ve bu gelirin tahmini olarak yıllık ne kadar olacağını gelirleri arasında gösteriyordu. Tabi bu cezaların en önemli kalemi ise trafik cezaları idi. Düşünün ki devlet, bütçesine henüz işlenmemiş bir kusurun gelir olarak hangi miktar yansıyacağını hesap ederek plan yapıyordu.
Şehir efsanesimidir? bilemem ama her ilin trafik cezaları için gelir kalemine katkıda bulunacak kadar ceza kesmesi, kotasını doldurması gerektiği konuşulurdu. Aksi olursa, yani aylık gerekli miktar doldurulamaz ise yoğun gayret gösterilerek özellikle kemer takmama ihlali, kırmızı ışık ihlali, hız sınırı ihlali (vatandaşın tahmin edemeyeceği yerlere radar konularak, tabire caizse zulaya yatan (!) radar araçları ile pusu atmak) gibi uygulamalarla vazife tamamlanırdı” dedi.
Konaç Yazının kaleme alınma nedenini ise şu şekilde açıkladı.
“Birkaç ay içinde adresime gelen iki trafik cezası ile ilgili içimden geçen hislerin kamuoyu ile paylaşılmasıdır. Yanlış düşünüyorsam elbette hatamdan dönerim. Açık söylemek gerekirse; geçmişte inancımıza ve değerlerimize saygı duymayan idarecilerimize olan kırgınlığımız nedeniyle devlete vergi vermek istemezdik. Bizim vergilerimizle bize zulmedildiği kanaati ile elimizden geldiği kadar direnirdik. Fiş almadan alışveriş yapmak bile tepkimizin tatmini anlamında bize daha çekici gelirdi. Devletimiz ne kadar değerli ise de; onu temsil edenlerin bize reva gördüğü muameleye bir isyan idi bu tavrımız. Ancak uzun yıllar oldu bu duygumuz değişti. Artık bizi anlayan ve inandığımız gibi yaşamanın yollarını açan devlete vergimizi vermek, hatamızın bedeli olan bir cezayı ödemek, yedi düvelle çatışan, terörle mücadele eden, darbeleri göğüsleyen, SİHA’lar İHA’lar üreten, tüm dünyaya Yeniden Büyük Türkiye ideali adına örneklik sergileyen devletimize karşı vergimizi ve cezalarımızı ödemek, düşmana sıkılacak bir kurşunu karşılamak gibi mübarek bir görevdi. Ruhumda hala aynı duygular var” dedi.
Konaç” Ancak şunu söylemem gerekir ki; pandemi ile ilgili yaklaşık 4 aydır çetin mücadele içinde iken işyerlerimiz kapalı kaldı. Adliyelere gidemedik. Yeni dava ve dosya alamadık. Sadece bizler değil serbest çalışan esnafı, asgari ücretli olup işsiz kalanı, sanayicisi ve çiftçisi derken tüm vatandaşlarımız mağdur oldu. Farkındayım ki devletimiz bu yarayı iyileştirmek için cansiperane gayret gösterdi. Sokağa çıkma yasaklarının olduğu günlerde günlerce evimizde mahsur kaldık. Bunaldık ve sıkıldık ama sabrettik. Nadiren çıktığımız günlerin ilkinde, ikindi vakti eve dönerken, Necip Fazıl Bulvarı’nda 23 Mart’ta 65 km hızla radara yakalanıp, dört gözle beklediğimiz maskeler evimizin yolunu bulamazken, 10 Nisan’da ceza ihbarları evime gelince, konuyu espri olsun diye sosyal medyada paylaşmış, birçok arkadaşımızın ve vatandaşımızın bu konuda mustarip ve şikayetçi olduğuna şahitlik etmiştim. Cezayı ödedim. Devletimiz var olsun, dedim ve konu kapanmıştı.
Ama beni asıl üzen ve canımı yakan ceza ikincisi. Hatta eski günlerdeki direncimi yeniden aklıma getirip, isyan ettiren. İmkânım olsa ödemesem, dediğim. Neden mi? 13 Mayıs akşamı devletimizin ve Kızılay’ımızın çağrısı ile kan stoklarının pandemi süreci nedeniyle azaldığı ve yardım çağrısı yapıldığında, Cihannüma Derneğimizin Genel Başkanımız tüm Türkiye’deki Cihannüma Teşkilatlarını kan bağışı kampanyasına destek vermeye davet etti. Ramazan ayı içerisinde o akşam, Kayseri Cihannüma teşkilatı olarak birçok teşkilat mensubumuz, evden kimselerin çıkmadığı o günlerde geldi ve kan bağışında bulundu. O gece geç vakitlere kadar birçok dernek ve vakfımız orada idi. Gece yarısını geçerken sahur için evlerimize döndük. Ancak birkaç öğrenci kardeşimiz yolda evlerine dönmek için araç beklerken, mağdur olmamaları için onları evlerine bıraktım. Hürriyet Mah. Fırat Caddesi istikametinden Kazım Karabekir Mahallesine doğru, Orta Anadolu Mensucat Fabrikasının yanındaki Hasan Tahsin Bulvarına dönüşte yolun sağında ve solunda iki adet radar levhası olduğunu fark ettim. Gece saat 00:25 idi. Saniyeler içinde aklımdan geçenler şu oldu. “Sokak ve caddelerde virüs korkusu nedeniyle kimseler yok. İnsan yok, araç yok. Saat 00:25 gece yarısı bu levhada neyin nesi. Trafik ekipleri sabah radar uygulaması yaptılar ve uyarı levhalarını unuttular galiba” derken, 100 mt ilerideki fabrika girişinde ekip otosunu gördüm. Kavşaktan yeni yola dönüş yapmam nedeniyle zaten yavaştım ve hızımın kaç olduğu tam bilemiyordum. Birkaç gün önce gelen ihbarnamede 59 olduğunu öğrendim.
Tekrar ediyorum. Milletin virüs nedeniyle evinden çıkmadığı, cadde ve sokakların bomboş olduğu, o caddede gece 00:25’te, bizden başka kimsenin olmadığı, ekonomik olarak milletin ekmeği ile cedelleştiği bir süreç yaşarken, buraya radar koymanın merhametli devlet anlayışına yakışmadığını söylemek isterim. Gençlerin sürat yaparak can yaktığı yerlere konulan radara itirazımız olamaz. Hızdan kaynaklı olarak kazaların çok olduğu yerlere konulan radara itirazımız olamaz. Trafiğin yoğun ve kalabalık saatlerinde radar uygulamasına itirazımız olamaz. Makul her türlü tedbire bir hukuk adamı olarak itirazımız olamaz.
Ama bir Ramazan gecesi, devletinin çağrısına kulak verip kan bağışında bulunan, toplu taşıma aracı bulamadığı için evlerine bıraktığı gençlerin güzergahında, üstelik gece saat 00:25’te in cin top oynarken zulaya yatan (!) trafik polislerinin kestiği cezaya, tabiri caizse tuzağa düşürülmüş olarak kesilen cezaya iyiniyetli bakamadığım için itirazım var. Devletimize canımız feda olsun. Ama bu uygulamaya itirazım var. Bu uygulama levha konularak, uyarı yapılarak bile olsa, bana göre devletin ceza gelirlerini artırmak içindir. Toplumun ve benim trafik kurallarına uyarak can güvenliğimizi temin etmek için değildir. Devletin Sağlık Bakanımız eliyle merhamet saçtığı, vatandaşına sahip çıktığı bu süreçte, ben veya başka bir kardeşimize bu yollarla kesilen trafik cezası eziyettir. Devlet hastalığa harcadığı parayı böyle çıkaracak dedirtmemelidir” ifadelerini kullandı.
Konaç”Trafiğin yoğun olduğu saatlerde 59 hız sınırı ile o yolda gidildiği takdirde Trafiğin akışını engellemekten, sarhoş olarak araç sürdüğünüz zannıyla, etrafta başka bir niyetle iş peşinde olduğunuz düşüncesiyle veya sana bu ehliyeti verenin (!) sinkafı ile “acemiysen trafiğe çıkma” kornaları eşliğinde tepki gösterileceğine değindi.
Konaç yetkililere çağrıda bulunarak şu sözleri söyledi “Sayın Vali’m Sayın Emniyet Müdürüm eski devletin ceberut uygulamalarından yeterince bedel ödemiş biri olarak sizlere çağrıda bulunuyorum. Bu radar uygulamalarını lütfen gözden geçirin. Radar aletinin içine mümkünse devletin merhamet ve şefkat elini yükleyin. Bizi eski günlerin hüznüne döndürmeyin” dedi.
Henüz Yorum yok