- 18 Nisan 2025 - YASİN SURESİ VE MARANGOZ HABİB’İN MESAJI
- 11 Nisan 2025 - HAYATIN MERKEZİNDE BİR PEYGAMBER
- 26 Şubat 2025 - MAKİNALARIN ÖĞRENME SERÜVENİ: YAPAY ZEKÂ
- 17 Şubat 2025 - YAPAY ZEKA, TEHDİTİ Mİ, FIRSATI MI?
- 10 Şubat 2025 - SIRADANLAŞMAK
- 01 Şubat 2025 - HAYALİNDE KUDÜS OLMAYANIN İMANINDAN ŞÜPHE EDİLİR
- 26 Ocak 2025 - KUDÜS, MESCİD-İ AKSA BİZİ İLGİLENDİRİR Mİ?
- 19 Ocak 2025 - KIRILMA NOKTASI GAZZE

MUHAMMED ŞAMİL GENÇOSMANOĞLU
-YENİ- KUR’ÂN’IN KISSALARLA YÜKLEDİĞİ SORUMLULUK
KUR’ÂN’IN KISSALARLA YÜKLEDİĞİ SORUMLULUK
Modern Müslümanın en büyük kaybı, Kur’ân’ı elinde tutup zihninde ve günlük yaşamında kaybetmiş olmasıdır.
“Bana hikâye anlatma kardeşim, sadede gel.” Her ne kadar bu cümle, günlük konuşmada "Fazla uzatma, gereksiz detaylara girme, asıl konuya gel!" anlamında kullanılsa da, biz bunu bu sefer “Bana hikâye anlat kardeşim, sadede gel” diye kullanacağız.
Hikâye niye anlatılır? Bir şeyi daha iyi anlaşılması için. Uzmanlara göre bir sunum dinlerken, PowerPoint slaytlar veya spot mesajlar ne kadar etkili olursa olsun, beynin sadece belli bölümleri etkili olabiliyorken, bir hikâye dinlerken beyindeki faaliyetler bariz bir biçimde artıyor; duyusal, motor ve duygusal alanları da aktif hale geliyor, deniliyor. Karmaşık bilgiler, hikâyelerle basitleştirilebiliyor. Beyin, soyut verilerden çok somut örnekleri daha kolay işler. Hikâyelerin en büyük özelliği, dinleyicilere "Ben de yapabilirim" hissi vermesidir. Özellikle başarı hikâyeleri, insanları harekete geçmeye teşvik eder. Çünkü deneyimlenme bu anlamda ayrı bir motivasyon kaynağıdır.
Allah da Kur’an’da hikâye anlatıyor, ama bildiğimiz hikâyelerden değil. Anlatılan olaylar, anlatılış şekliyle hikâye değil, gerçektir. İşte bu hikâye gibi anlatılan olaylara kıssa diyoruz. Hikâye hayal ürünü, kıssa gerçektir. Kıssanın hikâyeden farkı da budur.
Allah, insanı yaratıp bir peygamber ve elçi göndermeden de sorumlu tutabilirdi. Akıl nimeti sayesinde kendisinin bulunmasını, bilinmesini isteyebilirdi. Ancak Allah, kullarına bir lütuf olarak onlara yol göstermek için peygamberler ve kitaplar gönderdi. Allah’ın kulunu muhatap kabul etmesi, insanoğlunun bir ömür alnını secdeden kaldırmadan şükür secdesi etmesi gereken bir nimettir. Allah, kullarına kitabı vasıtasıyla hitap ediyor; bu muazzam bir şey… Bundan daha büyük bir nimet mi olur?
Kur’an bir rehberdir bize; niçin yaratıldığımızı anlatan, hayatı nasıl yaşayacağımızı öğreten, hakikat bilgisini bize sunan bir rehber… Kur’an’da çok çeşitli konular var. Hayatın her alanına müdahil, hiçbir boşluk yok. Nasıl ibadet edeceğimizi, nasıl ticari işler yapacağımızı, nasıl idare edileceğimizi, nasıl evleneceğimizi, nasıl boşanacağımızı, kısacası hayatın derinlik ve genişlik alanlarını nasıl tanzim edeceğimizi anlatır. Kıssa da anlatır Kur’an bize…
“Andolsun, onların kıssalarında akıl sahipleri için ibretler vardır.” (Yûsuf, 12:111) ayetiyle, Rabbimiz bize kıssaların ne için anlatıldığını ifade eder.
Kur’an’daki kıssalar, salt malumat vermek için değil, o bilgiden bilinci inşa etmek için anlatılır. Kur’an kıssaları, sadece birer tarihî nakil değil; aynı zamanda insanlığın hakikatle kurduğu ilişkinin izini süren tecrübî haritalardır. İslâm Ansiklopedisi’nde; sözlükte “bir kimsenin izini sürmek, ardınca gitmek; bir kimseye bir haber veya sözü bildirmek” diye geçer. Kur’ân-ı Kerîm’de tarihî kişilerle olaylara dair yer alan haberler ve bunlardan bahseden ilim olarak tarif edilir. Burada şunu ifade etmek lazım: Kur’ân, tarih kitabı değildir; salt kronolojik bir tarih anlatmaz. Bu anlamda kıssa, ilk bakışta “bir olayın izini sürmek, ardınca gitmek” mânâsına gelirken, aslında insanlık hafızasında hakikatin yankılandığı derin bir anlatıdır. Bu yönüyle kıssa, sadece bir “haber” değil; bir tecrübenin, bir çağrının, bir uyarının ve çoğu zaman bir örneklik modelinin dilidir.
Kur’an’a tarihselci bir gözle bakanların anladığı gibi, her bir kıssa sadece bir zaman kesitini değil, her çağın insanına seslenen bir çağrıyı taşır ve günümüz insanına da bir mesajı vardır. Bu bağlamda kıssalar, tarihî bir hadisenin değil, zaman-üstü bir hakikatin temsilidir.
Tarih zaten ibret alınası hâdiselerin ilmidir. Kıssalara ve genelde tarihe bakış bu olmazsa, o bilgi bir şey ifade etmez. İbret almak, o hadiseyi anlam değer dünyamıza taşımak demektir.
Henüz Yorum yok