Abdülaziz Öztürk
İffet ve Haya
İffet ve Haya
Rahman ve Rahim olan Allah’ın adıyla…
Bizleri yoktan var eden, varlığından haberdar eden, bizlere din-i mübin’i İslâm’a hizmet etme şerefini bahşeden Yüce Rabbimize sonsuz hamd ü senalar olsun. Hz. Âdem’den Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v)’e kadar insanlığı aydınlatan bütün kutlu rehberlere sonsuz salat ve selâm olsun.
Yüce Rabbimiz şöyle buyurmaktadır:
…Biz insanı en güzel bir şekilde yarattık . Sonra onu aşağıların en aşağısı kıldık. (Tin suresi 4-5)
Biz insanoğlunu fıtrat ve yetenek açısından en güzel bir biçimde yaratan Yüce Rabbimiz, biz insanoğluna dünyadaki her türlü nimeti ihsan eylemiştir. Bu nimetler ile birlikte, nimetlerin en şereflesi olan İslam nimetini rehber edinenlerin en şerefli varlık olduğunu, İslam nimetinin yerine nefsinin emrini Rabbimizin emrine tercih edenleri ise aşağılar aşağısı hatta hayvandan daha aşağı bir mertebe de olduğunu bizlere beyan etmiştir.
İnsanoğluna iki yol sunulmuştur. İlki inananlar için mükafat olarak ihsan edilecek ebedi cennet hayatı diğeri ise inanmayanlar için ebedi azabın yaşanacağı cehennem hayatıdır. Bu vesile ile Yüce Rabbimiz her millete, her kavme Hidayet rehberleri olan Peygamberler yollamış ve bu Peygamberler insanları karanlıktan aydınlığa çıkarmak için Hak dinin mücadelesini ödün vermeden sürdürmüşlerdir.
Allah (c.c.) bizlere Peygamber kıssalarından bahsederken akıl sahipleri için ibretler olduğunu beyan etmiş bununla birlikte helak olan kavimlerin helak sebebiyle birlikte bizleri uyarmıştır. Kavimlerin helakı haddi aşmaları ve hayasızlıkları sebebiyledir.
Maalesef günümüzde geçmiş kavimlerin helak sebebi olan edepsizlik ve hayasızlık insanlar için normal hale gelmiş, hatta özendirilmek suretiyle toplumun ahlakı ve ahlaki değerleri yok edilmeye çalışılmaktadır. Bir toplumu ayakta tutan değerlerin başında ahlaki ve manevi değerler gelmektedir. Bu değerler ortadan kalktığı zaman toplumun çöküşü ve esareti gerçekleşir.
Yüce Ahlak değerimiz: İffet ve Haya
Ahlak değerleri dediğimiz zaman aklımıza ilk gelen haya ve iffet mefhumudur. Haya ile alakalı olarak "Rasûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) şöyle buyurmuştur : "Her bir dinin kendine has bir ahlâkı vardır. İslâm'ın ahlâkı hayadır."(Muvatta, Hüsnü'1-Hulk 9, (2, 905)
İslam ahlakı haya üzerine bina edilmiştir. Müslüman ahlak sahibi ve hayalı olmalıdır. Haya sahibi bir mümin ile alakalı olarak Rasûlullah (s.a.v.) efendimiz şöyle buyurmuştur: “Hayâ imandandır ve hayâlı olan kimse cennettedir. Hayâsızlık ise kalbin katılığındandır; kalbi katı olan da cehennemdedir.” (Buhârî, Îmân, 16)
Yine Resûlullah (s.a.v.) Efendimiz şöyle buyurmuştur: “Hayâ ve iman bir aradadır; biri gittiğinde diğeri de gider.” (Beyhakî, Şuab, VI, 140)
“İffet ise, yeme-içme ve şehevî arzular hususunda ölçülü olmak, aşırı ve süflî arzuları bastırıp dinin ve aklın emri altına almak suretiyle faziletli bir hayat yaşamaktır. İffetin muhafazası ise daha çok hayâ duygusu ile sağlanır.”
Kur’ân-ı Kerim Hazret-i Yusuf Aleyhisselâmı ve Hazret-i Meryem Validemizi iffet ve hayâ timsali olarak metheder.
Hazret-i Yusuf Aleyhisselâm’ın kuşanmış olduğu haya gömleği ve Hazret-i Meryem Validemizin iffet elbisesi ümmetin gençleri için her zaman rehber olmuşlardır.
Hayâ ve İffetli Olmak İçin
İffet ve hayâ, ebedî kurtuluş için bunlar zaruridir. Bütün insanlığın ebedî saadeti için; Kur’ân-ı Kerim’in bizlere “en güzel örnek” olarak takdim ettiği Rasûlullah Sallâllâhu Aleyhi ve Sellem ile beraberlik elzem… O Güzeller Güzeli, şöyle buyurmuşlar:
“Hiç şüphesiz ki; Allah bir kulu helâk etmek istediği zaman, ondan hayâyı çekip alır. Hayâyı alınca, o kul ancak gazaba uğrayan biri olur. Gazaba uğradığı zaman, kendisinden emanet (güvenilirlik) kaldırılır. Emanet kaldırılınca, o ancak hain olur. Hain olduğu zaman kendisinden rahmet kaldırılır. Rahmet kaldırılınca, o ancak lânete uğrar ve mel’un olur. Lânete uğradığı ve mel’un olduğu zaman da, kendisinin İslâm ile olan bağı kopartılır.”( İbn-i Mâce, Fiten, 27)
Rabbimiz ümmetimizi hayalı ve iffetli nesillerden eylesin.
İnsanlar için eşsiz fazilet, Haya ve iffettir.
Hayâ ve iffet, her insan için eşsiz bir fazilettir. Hanımlarda ise, daha da güzeldir; başlarında nurdan bir taçtır. Bu vasıflarla yücelen bir toplum, “Asr-ı Saadet”e doğru yükselen bir rahmet toplumu olur.
Toplumumuzda iffet ve haya değerlerini nasıl koruyabiliriz?
Toplumumuzda haya, iffet ve ahlaki değerlerimizin muhafazası için toplumu oluşturan ailelere yani anne ve babalara ciddi anlamda görev düşmektedir. Yarınlarımızın teminatı gençlerimizi haya ve iffet duyguları ile kuşatmak istiyorsak çocuklarımızı, ailelerimizi ve ümmetin ferdlerini ikaz ve irşat etmekle mükellef olduğumuzu unutmamamız gerekmektedir. Ahlaki değerlerimizi hayatımızın her safhasında ortaya koymamız gerekmektedir. Aile hayatımızdan çocuklarımızın terbiyesine, İslamdaki tesettürden konuşma adabına kadar Rabbimizin belirlediği sınırları muhafaza etmemiz gerekmektedir. Eğer gençlerimizi başı boş bırakır, İslami edep ve ahlak bilinci verilmezse İslamdan uzak bencil bir düşünce tarzı ile şuursuz bir neslin bireyi olur.
Bugün dünya hayatının zineti, süsleri veya hayat tarzı bizler için geçici bir hevesten başka bir şey değildir. Bizler için önemli olan hayat tarzı modern dünyanın belirlediği değil Rabbimizin sınırlarını koyduğu hayat tarzıdır. Bizleri yaratan yüce Rabbimiz yine bizler için en güzel hayat tarzının nasıl yaşanacağını ümmet önderleri Kutlu Peygamberler ile öğrettiği hayat tarzıdır. Bizler de hayat tarzı olarak Rabbimizin emrettiği ve Rasulullah (s.a.v.)’in yaşadığı İslam hayatını tüm hücrelerimiz ile yaşamaya gayret edersek üzerlerimize ahlak, haya ve iffet elbiselerini kuşananlardan oluruz.
Rabbimiz bizleri İslam üzerine Kaim eylesin. Ümmetimizi Hazret-i Yusuf Aleyhisselâm’ın kuşanmış olduğu haya gömleği ve Hazret-i Meryem Validemiz iffet elbisesi ile kuşananlardan eylesin. Amin ….
Henüz Yorum yok