Babalar Ölürse Çocukları Yetim Kalır ve Kör Olur Gözleri Çocukların, Kararır Dünyaları

RAMAZAN GÜNLÜĞÜ 15

                                                                                                     Hazırlayan: Mustafa KÜÇÜKTEPE

Bir Ayet:“… Yetimlere nasıl davranacağınız hakkında sana sorarlar. De ki: “Onların durumlarını düzeltmek onları iyi yetiştirmek en hayırlı olandır.” Ve onların hayatlarını paylaşırsanız unutmayın ki, onlar sizin kardeşlerinizdir. Allah bozgunculuk yapanları da düzeltmeye çalışanları da en iyi bilir.” (Bakara 220)

Bir Hadis:“Bir kimse sırf Allah rızâsı için bir yetimin başını okşarsa elinin dokunduğu her saç teline karşılık ona sevap yazılır…” (Ahmed, V, 250)

Bir Konu: Yetimler… Babalar ölürse çocukları yetim kalır ve kör olur gözleri çocukların, dünyaları kararır. Yağmur yağmadığında toprağın kuruduğu gibi yürekleri kurur. Dünyalarını aydınlatalım, karanlıkta kalmasın hiçbir yetim çocuk.

Benim de annem öldü ben öksüz kaldım. O zaman anladım ölümün acısını. Yürekte nasıl bir sancı nasıl bir sızı olduğunu. Yetimlerin sancısını yüreğimizde hissedelim. Onların acısını paylaşalım, sızısını hafifletelim.

Çocuklarımıza paylaşmayı öğretelim. Ekmeğimizi bölüşmeyi öğretelim. Yardımlaşmayı öğretelim. Sevdiğimiz şeylerden vermeyi öğretelim. Bunu yap diyerek değil bizatihi yaparak yaşatarak öğretelim. Çocuğumuz kendisi versin ne verecekse. Oyuncağını vermeyi öğretelim. Çikolatasını, parasını vermeyi öğretelim. Gönülden vermenin ne demek olduğunu yaşayarak öğretelim.

Peygamberimizin müjdesine ulaşalım.  "Kendi yetimini veya başkasına ait bir yetimi himaye eden kimseyle ben, cennette şöyle yan yana bulunacağız." Hadisin ravisi Malik İbni Enes, -Peygamber Aleyhisselam'ın yaptığı gibi- işaret parmağıyla orta parmağını gösterdi. (Müslim, Zühd 42.)

Yetimlerin gönül dünyalarını aydınlatalım. Hayallerini gerçekleştirelim. Onların dünyalarına dokunalım. Hayat tuvallerine bir fırça darbesi vuralım. Bu fırça iyilik darbesi olsun. Güzel anılar çizelim tuvallerine.

Haydi yetim başı okşayalım. Onlara birer mont alalım. Onlara kalem alalım, silgi alalım, defter alalım, kitap alalım. Onları okula gönderelim. Onlara yer bulalım, yurt bulalım. Onlara burs verelim, burs bulalım. Onları ortada yapayalnız, kimsesiz bırakmayalım.

Kanayan şehirler var, kanayan yürekler var. Merhem olalım kanayan gönüllere. Artık yetimler üzülmesin, kanamasın, ağlamasın, çünkü biz varız.

şehrin en kanayan yerinde açtı
gülleri yetim çocuğun
kopardı akşamından yürüdü
söyledi en sessiz şarkılarını
taş yollarında şehrin antika köşelerinde geceledi
çiçeklenmiş ağaçları kokladı
annesinin yüreğini çekti içine soluklandı
titredi üşüdü ağladı
satmak istedi moraran hayallerini
ve yürüdü ıslak düşüncelerle
şehrin en kanayan yerine

Bir Peygamber:
Hz. Harun, Kur’ân-ı Kerîm’de yirmi yerde adı geçmekle birlikte hayatı ve faaliyetiyle ilgili fazla bilgi bulunmayan Hârûn umumiyetle Hz. Mûsâ ile beraber zikredilmektedir. Hârûn Tevrat’ta da fazla yer almamakta ve Hz. Mûsâ’nın yanında ikinci planda kalmaktadır.

Kur’ân-ı Kerîm’de Hârûn’a vahiy geldiği, hidayete erdirildiği (en-Nisâ 4/163; el-En‘âm 6/84), lutufta bulunulduğu (es-Sâffât 37/114), güzel konuştuğu (el-Kasas 28/34), Mûsâ ile beraber ona da furkan verildiği (el-Enbiyâ 21/48) belirtilmektedir. Hz. Mûsâ, Firavun’a gitmekle görevlendirilince kardeşi Hârûn’un kendisine yardımcı olarak verilmesini, görevine onun da ortak edilmesini Allah’tan istemiş, bu isteği kabul edilerek ona peygamberlik verilmiştir (Tâhâ 20/29-36; el-Furkān 25/35; Meryem 19/53). Daha sonra Hz. Mûsâ ile birlikte âyetler ve gerçek bir delille Firavun’a gönderilmiş (Yûnus 10/75; el-Mü’minûn 23/45), Firavun’un sihirbazları mağlûp olunca Mûsâ ve Hârûn’un rabbine inandıklarını açıklamışlardır (el-A‘râf 7/121-122; Tâhâ 20/70; eş-Şuarâ 26/48). İsrâiloğulları Mısır’dan çıktıktan sonra Hz. Mûsâ, ilâhî vaad gereği kırk günlük bir süre için Sînâ’ya giderken, “Yerime geç, ıslah et, bozguncuların yoluna uyma” diyerek kendi yerine Hârûn’u vekil bırakmıştır (el-A‘râf 7/142). Mûsâ Tûr’da iken kavminin, Sâmirî’nin iğvâsıyla (Tâhâ 20/85) buzağı heykeli yapıp ona tapmaya başlaması üzerine Hârûn Tevrat’ta kaydedildiğinin aksine, “Ey kavmim! Andolsun siz bununla fitneye düşürüldünüz. Rabbiniz çok esirgeyendir, siz bana uyun, emrime itaat edin” diyerek onları uyarmış (Tâhâ 20/90), fakat sözünü dinletememiştir.

Hz. Mûsâ, Tûr dönüşü kavminin buzağıya taptığını görünce Hârûn’a, “Ey Hârûn, onların saptıklarını gördüğün zaman sana ne engel oldu? Neden bana uymadın? Emrime karşı mı geldin?” demiş, saçından sakalından tutarak onu çekip sarsmış, bunun üzerine Hârûn, “Ey anamın oğlu, saçımı başımı tutma! Ben senin, İsrâiloğulları arasında ayrılık çıkardın, sözümü tutmadın diyeceğinden korktum” diyerek gerekçesini açıklamış (Tâhâ 20/92-94), daha sonra Hz. Mûsâ Sâmirî’ye kızarak onu kovmuştur (Tâhâ 20/95-98). Diğer bir âyette de (es-Sâffât 37/120) Mûsâ ve Hârûn’un hep hayırla yâdedilecekleri belirtilmektedir. ( https://islamansiklopedisi.org.tr/harun)

Esma-i Hüsna: 
El-Metin: Kuvvet ve tam bir kudrete sahip olan, Allahu Teala’nın kuvvet ve kudreti tükenmez, gevşemez ve hiçbir hudut, sınır içine sığmaz. Yarattığı mahlukatta her şeyi bir tek kadar kolay ve zorlanmadan yaratabilen, Acizliği, zafiyeti ve gevşekliği olmayan , hiçbir şey hükmünü sarsmayan ve kendisine güvenilen anlamlarına gelmektedir.

Tembellikten, maddi ve manevi zayıflıktan kurtulmak için “Ya Metin Celle Celalühü”  diyerek 500 kere okuyan kimse bedenen ve ruhen güçlü, kuvvetli olur.

“Ya Metin” ism-i şerifini okumayı vird edinen kimse için zorlu, çetin işler ona kolaylaşır. Her işinde zorlanmadan üstesinden gelebilir.

“Ya Metin” ism-i şerifini her gün okumayı vird edinen kimse düşmanına karşı üstünlük sağlar.Cenab-ı Allah’tan istediği her şeye  O’nun izni ve yardımıyla kavuşur.

Sütü olmayan veya az olan çocuklu anne yiyeceği ve içeceği şeylere “Ya Metin Celle Celalühü” ismini okuyup yese veya içse sütü artar, bol olur.

“Ya Metin” ism-i şerifini günde 500 kere okuyanın, ibadette kalbi huzur bulur, evham ve vesveselerden kurtulur. https://www.nukteler.com/el-metin-esmasinin-zikri-faziletleri-ve-faydalari/

El-Metin, esmasının ebced değeri ve zikir sayısı 500’dür.

El-Veliyy:Allah’ın isimlerinden (esmâ-i hüsnâ) biri.Sözlükte “bir şeye çok yakın olmak, bir kimseyle yan yana bulunmak” anlamındaki vely ile “birinin işini üstlenmek; bir ülkeyi yönetmek; yardım etmek, sevmek” mânalarındaki velâyet (vilâyet) kökünden türeyen velî “yardımcı, dost” demektir. Kur’ân-ı Kerîm’de yirmiyi aşkın âyette (bir yerde “vâlî”) Allah’a nisbet edilerek O’nun müminlerin dostu, koruyucusu olduğu bildirilmekte, bunların bir kısmında peygamberlerin ve müminlerin Allah’ı velî edindikleri belirtilmektedir. Bir kısmında ise velî kelimesinin yanında “nasîr” (yardımcı), ayrıca “şefî‘, vâkī” (koruyan) sıfatları yer almaktadır. Dokuz âyette velînin çoğul şekli evliyâ da bu mahiyette geçmektedir. Kur’an’da aynı kökten türeyen “mevlâ” da zât-ı ilâhiyyeye nisbet edilmiştir. Bundan başka kelimenin köklerinden birini teşkil eden velâyet, ayrıca evlâ ile tevellî (dost edinmek) kökünden türemiş iki muzâri sîgası Allah’ın ve müminlerin fiili olarak zikredilmektedir.  https://islamansiklopedisi.org.tr/veli--esma-i-husna

El-Veliyy, esmasının ebced değeri ve zikir sayısı 46’dır.

El-Hamid:Allah’ın isimlerinden (esmâ-i hüsnâ) biri. Hamîd kelimesi “iyilik, güzellik ve erdemlilikle niteleyip övmek” anlamındaki hamd masdarından sıfat olup “övülen, övgüye lâyık bulunan”, ayrıca “öven” mânalarına gelir. Âlimlerin çoğu, esmâ-i hüsnâdan biri olarak hamîdin ilk anlamına öncelik vermiştir. Kur’ân-ı Kerîm’de hamd kavramı altmış bir yerde Allah’a nisbet edilmekte olup bunların on yedisini hamîd ismi oluşturmaktadır (bk. M. F. Abdülbâkī, el-Muʿcem, “ḥmd” md.). Hamd bir âyette lafza-i celâl yerine tek başına ve “övgüye lâyık olanın (Allah’ın) yolu” (sırâtü’l-hamîd) şeklinde yer almıştır (el-Hac 22/24). On âyette “her şeyden müstağni ve her şey kendisine muhtaç” anlamındaki ganî, üç âyette “yenilmeyen yegâne galip” mânasındaki azîz, bir âyette “şanlı, şerefli” mânasındaki mecîd, bir âyette “bütün emirleri ve işleri yerli yerinde olan” anlamındaki hakîm, bir âyette de “yardımcı ve dost” anlamındaki velî ismiyle birlikte kullanılmıştır. Doksan dokuz esmâ-i hüsnâ içinde yer alan bu isimler, zât-ı ilâhiyyenin övülmeye lâyık olduğunu belirten hamîdin içerdiği övgü yönlerinden bazılarını ifade etmekte ve onu pekiştirmektedir. https://islamansiklopedisi.org.tr/hamid

El-Hamid, esmasının ebced değeri ve zikir sayısı 68’dir.

Bir Dua: Kâlâ rabbenâ zalemnâ enfusenâ ve in lem tagfirlenâ ve terhamnâ le nekûnenne minel hâsirîn. “İkisi şöyle dedi: “Rabbimiz, biz nefslerimize zulmettik, şâyet Sen bize mağfiret ve rahmet etmezsen, biz mutlaka hüsrana uğrayanlardan oluruz.”

Diğer Haberler

Henüz Yorum yok

İlk yorumu siz yazın.

Yorum Bırakın

E-Mail adresiniz yayınlanmaz.







Diğer Haberler