'Vatan, kader birliği yapmış bir milletin sığınağı demektir'
Avukat Fevzi Konaç, Memleket Gazetesi'ndeki köşe yazısında son günlerde yaşanan ekonomik krizi ele aldı.
Konaç'tan Kardeşlik Çağrısı
Avukat Fevzi Konaç, Memleket Gazetesi'ndeki köşe yazısında son günlerde yaşanan ekonomik krizi ele aldı. Konaç, ülke ve dünya tarihine bakıldığı zaman buna benzer zor durumların olduğuna dikkat çekerek, vatan sevgisine vurgu yaptı.
Vatan demek kader birliği yapmış bir milletin sığınağı ve toprağı demektir." diyen Avukat Fevzi Konaç, Memleket Gazetesi'ndeki köşe yazısında şu satırlara yer verdi:
Ekonomide yaşanan son zamanlardaki krizin hepimiz farkındayız. Bu krizi kimi zaman bir yakınımızda, kimi zaman bir komşumuzda, kimi zaman meslek itibarıyla müvekkillerimizde gözlemleme imkanımız oluyor. Dünya tarihi ve ülkemiz tarihini okumaya çalışan biri olarak, aslında tarihsel süreçlerde buna benzer nice zor dönemlerin olduğunu biliyoruz. Böyle dönemlerin nasıl atlatıldığı ile ilgili hikayeleri kitaplardan takip etme şansımız var. Dünya savaşları, açlıklar, yokluklar, kıtlıklar ve nice can yakan hadiseler biz insanoğlunun hayat serüveninin adeta parçası olarak yüzyıllarca gözler önünde yaşanmış. Tüm dünyada böyle kriz dönemleri nasıl atlatılmış okuduklarım dışında tam bilemem ama bizim milletimizin tarihinde böyle dönemler el ele verilerek, omuz omuza dokunularak ve bir lokma ekmeği paylaşarak atlatılmış. Bunun sebebi ne diye merak edenlere söylenecek söz bizim inancımız, imanımız, kardeşlik duygularımız ve vatan sevgimizdir diyebiliriz.
Vatan demek kader birliği yapmış bir milletin sığınağı ve toprağı demektir.Bu topraklarda yaşanan her hüzün, vatanın parçası olan milletin ortak derdi ve hüznüdür. Bizleri millet ve yaşadığımız toprağı vatan kılan bu duygudur. Anadolu’nun alameti farikası bu inanç ve değerlerdir. Vatanın çatı ve hepimizi kucaklayan bir ana/baba gibi görülmesi bu toprakların en büyük gücüdür. Vatan zarar görürse hepimiz öksüz ve yetim kalırız. Bunu asla unutmamalıyız.
Ancak siyasetin milletimizi savurduğu bugünlerde, bu duygunun yara aldığını ve duygusal bölünmeler yaşadığımızı hissediyorum.Vatan sevgisi ile ilgili bizi biz kılan en güçlü bağımızın yıprandığını, duygusal bir çatışma sürecinden geçtiğimizi düşünüyorum. Siyasi farklılıklarımızın bizi milli meselelerde bile bir ayrışma noktasına getirdiğini görüyorum. Elbette siyasi tercihler ve kanaatler farklılıklar üzerinden şekillenir, bunu biliyorum. Her siyasi organizasyonun veya partinin tabiri caizse “yoğurt yemesinin” ve sorunlara çözüm önerisinin farklı olmasının doğallığının da farkındayım. Ama sadece iktidarların yıpranması adına tüm vatanı ilgilendiren konularda, insanımızın “hata yapsınlar” beklentisi içinde el ovuşturmasını ve yaşanan sıkıntıya sevinmesini anlayamıyorum. Bedelini tüm milletin ödediği hususlarda, yetki sahiplerinin yanlış yapmasını bekleme mantığını anlamakta güçlük çekiyorum. İktidar olmak elbette her muhalefet partisinin hedefi olmakla beraber, yanlış yapan iktidarı engellemek adına misyon yüklenmesi gerekirken de, buna dair sevinç naraları atılmasını kabullenemiyorum.
Bugün içinden geçtiğimiz süreçte iktidar yanlış yaparsa, bunun bedelini sadece iktidara oy verenler değil, bütün milletçe ödeneceğinin farkına varıp, muhalefet olan siyasilerimizin buna göre muhalefet söylemlerini şekillendirmelerine ve bir aklı selim duruşa ihtiyaç duyduğumuzu söylemek istiyorum. Aklı selim her öneri ve tavsiyeye kulak açmayan iktidarında, büyük bir vebal altında kalacağını söylemek görevimizdir, diye bu satırlar vasıtasıyla hatırlatmak istiyorum.
Devlet idaresi; benzetmem hoş görülsün ama iktidar ve muhalefetin bir sahada oynanan futbol maçı değildir.Bu nedenle yapılan her icraat ve atılan her adım asıl amaca yani ülkenin menfaatine dair olmalı, bir futbol maçı edasıyla taraftar algısını tatmine yani tribüne yönelik kulağa ve göze hoş gelen hareket ve eylemler sahası gibi görülmemelidir. Siyasiler buna meyletse bile biz millet olarak tepkilerimizle buna izin vermemek sorumluluğunu taşıyoruz. Kimilerine kızgınım. Sebebi ise; doların 18-TL üzerine çıktığı anlarda bile siyaseten ülkem gidiyor, vatanım kaybediyor demesi gerekirken, “oh iktidar gidiyor” mantığı ile yaşanan operasyona ve ülkesinin ödediği bedele kör sağır olanların varlığıdır. Gece rekorlar kıran dolar ve euro için “beceriksiz iktidar” diyebilmek için ülkesinin soyulmasına bile aldırış etmeyenlerle, sabah döviz düştüğünde herkesi hain yerine koyan anlayışın bu ülkeye aynı kötülüğü yaptığını düşünüyorum. Her şeye rağmen sükûneti ve kardeşliği korumayı başarmalıyız.
Safım belli ve ülkemizin menfaatinin gereğini yapmaya çalışan Reis ve arkadaşlarına dua ediyorum. Ekonomiden anlamayan biri olarak yapılan bir yanlış varsa, ülkemin menfaati adına telafi edilmesi için bana düşeni yapmak durumunda olduğumu, böyle zor zamanlarda kardeşlik ve birlik ikliminin en önemli gücümüz olduğunu biliyorum. Ülkenin soyulması adına adım atanları düşman bilmek yerine, siyasi rakiplerimizi düşman makamına koyarak taşlamayı asla kabul etmiyorum.
Biz doğru yapılanların yanında saf tutup, yanlışları hakkıyla düzeltme imkanı bulabilmeleri adına siyasilerimize omuz verirsek; inanıyorum ki; yeniden büyük bir Türkiye ve yeni bir dünya hayal olmaktan çıkacak ve kurulacaktır inşallah…
Kalemin ve bilginin sahibi Cenab-ı Hakk’a hamd ile…
Avukat Fevzi Konaç, Memleket Gazetesi'ndeki köşe yazısında son günlerde yaşanan ekonomik krizi ele aldı. Konaç, ülke ve dünya tarihine bakıldığı zaman buna benzer zor durumların olduğuna dikkat çekerek, vatan sevgisine vurgu yaptı.
Vatan demek kader birliği yapmış bir milletin sığınağı ve toprağı demektir." diyen Avukat Fevzi Konaç, Memleket Gazetesi'ndeki köşe yazısında şu satırlara yer verdi:
Ekonomide yaşanan son zamanlardaki krizin hepimiz farkındayız. Bu krizi kimi zaman bir yakınımızda, kimi zaman bir komşumuzda, kimi zaman meslek itibarıyla müvekkillerimizde gözlemleme imkanımız oluyor. Dünya tarihi ve ülkemiz tarihini okumaya çalışan biri olarak, aslında tarihsel süreçlerde buna benzer nice zor dönemlerin olduğunu biliyoruz. Böyle dönemlerin nasıl atlatıldığı ile ilgili hikayeleri kitaplardan takip etme şansımız var. Dünya savaşları, açlıklar, yokluklar, kıtlıklar ve nice can yakan hadiseler biz insanoğlunun hayat serüveninin adeta parçası olarak yüzyıllarca gözler önünde yaşanmış. Tüm dünyada böyle kriz dönemleri nasıl atlatılmış okuduklarım dışında tam bilemem ama bizim milletimizin tarihinde böyle dönemler el ele verilerek, omuz omuza dokunularak ve bir lokma ekmeği paylaşarak atlatılmış. Bunun sebebi ne diye merak edenlere söylenecek söz bizim inancımız, imanımız, kardeşlik duygularımız ve vatan sevgimizdir diyebiliriz.
Vatan demek kader birliği yapmış bir milletin sığınağı ve toprağı demektir.Bu topraklarda yaşanan her hüzün, vatanın parçası olan milletin ortak derdi ve hüznüdür. Bizleri millet ve yaşadığımız toprağı vatan kılan bu duygudur. Anadolu’nun alameti farikası bu inanç ve değerlerdir. Vatanın çatı ve hepimizi kucaklayan bir ana/baba gibi görülmesi bu toprakların en büyük gücüdür. Vatan zarar görürse hepimiz öksüz ve yetim kalırız. Bunu asla unutmamalıyız.
Ancak siyasetin milletimizi savurduğu bugünlerde, bu duygunun yara aldığını ve duygusal bölünmeler yaşadığımızı hissediyorum.Vatan sevgisi ile ilgili bizi biz kılan en güçlü bağımızın yıprandığını, duygusal bir çatışma sürecinden geçtiğimizi düşünüyorum. Siyasi farklılıklarımızın bizi milli meselelerde bile bir ayrışma noktasına getirdiğini görüyorum. Elbette siyasi tercihler ve kanaatler farklılıklar üzerinden şekillenir, bunu biliyorum. Her siyasi organizasyonun veya partinin tabiri caizse “yoğurt yemesinin” ve sorunlara çözüm önerisinin farklı olmasının doğallığının da farkındayım. Ama sadece iktidarların yıpranması adına tüm vatanı ilgilendiren konularda, insanımızın “hata yapsınlar” beklentisi içinde el ovuşturmasını ve yaşanan sıkıntıya sevinmesini anlayamıyorum. Bedelini tüm milletin ödediği hususlarda, yetki sahiplerinin yanlış yapmasını bekleme mantığını anlamakta güçlük çekiyorum. İktidar olmak elbette her muhalefet partisinin hedefi olmakla beraber, yanlış yapan iktidarı engellemek adına misyon yüklenmesi gerekirken de, buna dair sevinç naraları atılmasını kabullenemiyorum.
Bugün içinden geçtiğimiz süreçte iktidar yanlış yaparsa, bunun bedelini sadece iktidara oy verenler değil, bütün milletçe ödeneceğinin farkına varıp, muhalefet olan siyasilerimizin buna göre muhalefet söylemlerini şekillendirmelerine ve bir aklı selim duruşa ihtiyaç duyduğumuzu söylemek istiyorum. Aklı selim her öneri ve tavsiyeye kulak açmayan iktidarında, büyük bir vebal altında kalacağını söylemek görevimizdir, diye bu satırlar vasıtasıyla hatırlatmak istiyorum.
Devlet idaresi; benzetmem hoş görülsün ama iktidar ve muhalefetin bir sahada oynanan futbol maçı değildir.Bu nedenle yapılan her icraat ve atılan her adım asıl amaca yani ülkenin menfaatine dair olmalı, bir futbol maçı edasıyla taraftar algısını tatmine yani tribüne yönelik kulağa ve göze hoş gelen hareket ve eylemler sahası gibi görülmemelidir. Siyasiler buna meyletse bile biz millet olarak tepkilerimizle buna izin vermemek sorumluluğunu taşıyoruz. Kimilerine kızgınım. Sebebi ise; doların 18-TL üzerine çıktığı anlarda bile siyaseten ülkem gidiyor, vatanım kaybediyor demesi gerekirken, “oh iktidar gidiyor” mantığı ile yaşanan operasyona ve ülkesinin ödediği bedele kör sağır olanların varlığıdır. Gece rekorlar kıran dolar ve euro için “beceriksiz iktidar” diyebilmek için ülkesinin soyulmasına bile aldırış etmeyenlerle, sabah döviz düştüğünde herkesi hain yerine koyan anlayışın bu ülkeye aynı kötülüğü yaptığını düşünüyorum. Her şeye rağmen sükûneti ve kardeşliği korumayı başarmalıyız.
Safım belli ve ülkemizin menfaatinin gereğini yapmaya çalışan Reis ve arkadaşlarına dua ediyorum. Ekonomiden anlamayan biri olarak yapılan bir yanlış varsa, ülkemin menfaati adına telafi edilmesi için bana düşeni yapmak durumunda olduğumu, böyle zor zamanlarda kardeşlik ve birlik ikliminin en önemli gücümüz olduğunu biliyorum. Ülkenin soyulması adına adım atanları düşman bilmek yerine, siyasi rakiplerimizi düşman makamına koyarak taşlamayı asla kabul etmiyorum.
Biz doğru yapılanların yanında saf tutup, yanlışları hakkıyla düzeltme imkanı bulabilmeleri adına siyasilerimize omuz verirsek; inanıyorum ki; yeniden büyük bir Türkiye ve yeni bir dünya hayal olmaktan çıkacak ve kurulacaktır inşallah…
Kalemin ve bilginin sahibi Cenab-ı Hakk’a hamd ile…
Henüz Yorum yok