MEHMET TOPUZ

-YENİ- ANLAŞILMAYAN BİR ŞEY VAR MI?

ANLAŞILMAYAN BİR ŞEY VAR MI?

Bu hafta habitat ve biyom kavramlarının teknik tanımlarından ne fazla uzakta ne de çok fazla yakınından geçmeden sosyolojik, coğrafi ve edebi yönü itibariyle bir değerlendirmeye tabi tutmanın gayreti içerisinde olacağım. Tabi buradaki değerlendirme keyfi bir yorumlamanın kendi içindeki örüntüsü ile nedenselliğe bağlı bir yorumlamanın önem ve takdirinde bir bağıntıya sahip olmanın farklılığından esinlenecek gibi durmakta.

Yorumlama yetisine sahip olan beşeriyetin, geçmişten geleceğe toplumsal niteliklerin değerine yönelik bir yorum ortaya koyması, aslında bir düşünceye sahip olma ve düşünebilme yetisi ile eşdeğerde olabilir. Bilgiye dair düşüncenin fikri altyapısı sonuçta; keyfi yorumlama anlayışından uzakta nedenselliğe bağlı bir yorum anlayışını ortaya çıkarabilmektedir. Yani yorum yapan beşeriyetin bu anlamda dayandığı dayanak, keyfi bir yorum mu yoksa nedenleri ve nedenselliği olan bir yorum olup olmadığı cümlenin terazideki yerine dair bir kıymet değeri oluşturabilir.

“Anlaşılmayan bir şey var mı?” başlığını atarken de aslında neyi nereden ne şekilde anlamak gerektiği bir yorum kümesinin içerisinde yer alıyor olması sonuçta anlaşılmasına katkı sağlayan yorumun, keyfi ve nedensellik yönünü dikkate aldığımızda cümlenin itibarına zeval getirmeyecektir. Her şeyi anlayabilme kabiliyetinin olması zaten mümkün olsaydı yoruma ihtiyaç kalmayabilirdi. Burada aslında değerlendirmeye tabi tuttuğumuz yorum değil, yorumun mahiyeti olsa gerek.

Konuyu, coğrafyadan sosyolojiye, sosyolojiden edebiyata dair işlevselliği yönüyle de değerlendirmek gerekecek gibi durmakta.

Tabi burada kütlesi olan bir nesnenin ağırlığı kapladığı alanın yerçekimi etkisiyle kütleye dair istatistiksel bir veri sunacaktır. Kütle kadar cümlenin de bir ağırlığı vardır. Cümle, anlamsal yönü itibariyle bir ağırlığa sahiptir. Tabi buradaki ağırlık yerçekimi etkisinden uzakta insanın anlama kabiliyeti üzerinden bir değerlendirmeye tabidir. Beynin yerçekimi kanunu, şayet bir veri oluşturacaksa, anlama anlamlandırma, doğru ya da yanlış anlama haliyle eş değerde gözükmektedir. Kim neyi nasıl anlaması gerektiği de aktif dinleme ile de olsa, yine beynin gelişimsel aşaması ile doğrudan alakalıdır.

Doğanın kendi içindeki yerçekimi, dünyanın merkezine yani çekirdeğe olan uzaklığı ile doğru orantılıdır. Kutuplar yerin merkezine daha yakın ve yerçekimi daha fazla… Kütlenin ağırlığı yani doğadan sosyolojiye giden süreç içerisinde şu anlamı da beraberinde getirebilir. Yani her çağın edebiyatı, makro ve mikro ölçekte bulunulan mekândan bağımsız da değildir.

Gelelim şu kısma… Cümlenin girizgâh kısmında ifade ettiğim biyom ve habitat ifadelerinin kavramsal içeriğine dair…

Biyom, tanımsal yönü itibariyle canlının bulunduğu ortam… Habitat ise; canlının yaşam alanı. Bu kavramların beşeriyetin dünyasında bir ağırlığının olduğu ve bu ağırlığın yer çekiminden uzakta olmadığı hepinizin malumu…

Sonuçta; canlının yaşam alanını, bulunduğu ortama taşıması, bulunduğu ortamın ise yaşam alanına taşınması ve sosyal medyanın etkisiyle bunun sıradanlaştırılması beşeriyetin çıkmazı arasında. Bu cümleye binaen, sosyal medya bir biyom olabilir fakat habitat değildir.

Ve her ortam, bir habitat alanı değildir. Ve bu ikisi birbirinden ayırt edilebilmelidir.

Burada anlaşılmayan bir şey var mı?

Sağlıcakla kalın.

Henüz Yorum yok

İlk yorumu siz yazın.

Yorum Bırakın

E-Mail adresiniz yayınlanmaz.







Yazarın Diğer Makaleleri