- 25 Nisan 2025 - -YENİ- BİR AVUÇ PETROL…
- 18 Nisan 2025 - ANLAŞILMAYAN BİR ŞEY VAR MI?
- 09 Nisan 2025 - MEDENİYET, TEKNOLOJİ, YABANCILAŞMA
- 27 Mart 2025 - -YENİ- ŞEHİR VE ŞEHİRLEŞME…
- 19 Mart 2025 - TURİZM VE KALKINMA
- 12 Mart 2025 - GARİPSENECEK BİR DURUMDU BU.
- 05 Mart 2025 - İNSAN BU YA...
- 28 Şubat 2025 - YÜZEYSEL NETİCELER…
- 19 Şubat 2025 - MESELE YÜK ALMAK…
- 13 Şubat 2025 - SORUNLAR VE ÇÖZÜMLERİ…
- 06 Şubat 2025 - KURAKLIK, DEPREM VE SAVAŞLAR
- 01 Şubat 2025 - AİLE, BOŞANMALAR VE TESPİTLER…
- 25 Ocak 2025 - MESELE, BUNDAN MI İBARET?
- 16 Ocak 2025 - BİLGİNİN FAY HATTI (1)
- 08 Ocak 2025 - -YENİ- ARABESK KÜLTÜR…
- 02 Ocak 2025 - COĞRAFİ SİYASET…
- 26 Aralık 2024 - İLETİŞİM VE ULAŞIM…
- 18 Aralık 2024 - İKLİM MÜLTECİSİ
- 11 Aralık 2024 - KÜRESELLEŞME VE SORUNLAR…
- 05 Aralık 2024 - KİM NE ANLADI?
- 27 Kasım 2024 - TEŞBİHTE HATA VAR MI?
- 20 Kasım 2024 - İKLİM VE ÇEVRE…
- 15 Kasım 2024 - SIFIR HATA…
- 06 Kasım 2024 - KÂĞITTAN BARDAK…
- 31 Ekim 2024 - BEŞERİYET ŞUURU…
- 26 Ekim 2024 - DÜNYA MANZARALARI…
- 16 Ekim 2024 - İNSANIN ALACASI…
- 09 Ekim 2024 - UZUN BİR YAZI…
- 01 Ekim 2024 - CÜMLE ARTIĞI...
- 25 Eylül 2024 - ÖZNE ASLINDA KİM?
- 16 Eylül 2024 - SÜREÇ Mİ? SONUÇ MU?
- 23 Ağustos 2024 - MÜLKİYET DURUMU…
- 14 Ağustos 2024 - BÜTÜN BU SÜREÇ…
- 08 Ağustos 2024 - NE YAZIK Kİ…
- 31 Temmuz 2024 - SAKIN ŞAŞIRMA…
- 24 Temmuz 2024 - DUR… ZEMİN BOŞ.
- 15 Temmuz 2024 - YENİ NORMALLERİMİZ…
- 05 Temmuz 2024 - PLATONİK İLHAM…
- 26 Haziran 2024 - RİVAYET ODUR Kİ…
- 22 Haziran 2024 - EKONOMİK COĞRAFYA’NIN TEMELLERİ
- 12 Haziran 2024 - TURİZM VE FARKINDALIK EĞİTİMİ…
- 05 Haziran 2024 - SONUÇTA; BİR BAKIŞ AÇISI…
- 29 Mayıs 2024 - İKLİM DEĞİŞİKLİĞİ BİR KRİZ Mİ?
- 23 Mayıs 2024 - KIRSAL KALKINMA VE ŞEHİRLEŞME
- 16 Mayıs 2024 - KURAKLIK VE KALKINMA
- 07 Mayıs 2024 - KASİSTEN KAÇMA! YAVAŞLA…
- 29 Nisan 2024 - BAĞIŞIKLIK SİSTEMİ DERKEN…
- 23 Nisan 2024 - BU HANGİ PARAMETRE…
- 16 Nisan 2024 - TURİZMİN ÜÇ A’SI…
- 10 Nisan 2024 - SONUÇTA İNSANIZ…
- 03 Nisan 2024 - TURİZM FAALİYETİ VE GELECEĞİ
- 26 Mart 2024 - TAHTA YAŞ GALİBA…
- 13 Mart 2024 - ALKIŞ BİR BAŞARI MI?
- 06 Mart 2024 - REALİTE VE ÜTOPYA…
- 29 Şubat 2024 - NE YAPARSIN?
- 22 Şubat 2024 - BİR MEVSİMİN ANATOMİSİ…
- 14 Şubat 2024 - DÜNYANIN DEVİR SAATİ…
- 08 Şubat 2024 - DURUN KALABALIKLAR…
- 02 Şubat 2024 - HABERLER BAŞLIYOR…
- 23 Ocak 2024 - FAY HATTI NE YA DA NE DEĞİLDİR?
- 17 Ocak 2024 - TARİHİN NOT DEFTERİ…
- 10 Ocak 2024 - BU HİKAYEYİ DAHA ÖNCE OKUDUNUZ…
- 03 Ocak 2024 - COĞRAFYA EĞİTİMİ GEREKLİ Mİ?
- 27 Aralık 2023 - SUYUN ARKASINDA Kİ GEÇİT
- 20 Aralık 2023 - Geçmeyen Akçe…
- 15 Aralık 2023 - Kayıp Aranıyor…
- 07 Aralık 2023 - Asrın Bilmecesi Bu…
- 01 Aralık 2023 - Yerleşim Birimleri Ve Medeniyet Anlayışı
- 21 Ekim 2023 - Tele Takılan Kamlumbağa
- 06 Ekim 2023 - Bu Bir Hastalık mı ?
- 13 Eylül 2023 - Ekmeği Fırından Almak Lazım
- 03 Eylül 2023 - Madenciliğin Ülke Geleceğindeki Yeri…
- 17 Ağustos 2023 - Öykünün Tamamı Bu Olsa Gerek…
- 12 Ağustos 2023 - Bu İnanılmaz Bir Başarı…
- 03 Ağustos 2023 - Sosyolojik Bulgu ve Neticeler…
- 27 Temmuz 2023 - Ormansız Köyün, Susuz Çeşmesi…
- 20 Temmuz 2023 - Bu Maydanozu Kim Yetiştirdi?
- 15 Temmuz 2023 - A Noktasından B Noktasına.
- 06 Temmuz 2023 - Düşüncenin Özeti Niteliğinde…
- 14 Haziran 2023 - Dünya Tiyatrosu… Bir Bulmaca
- 07 Haziran 2023 - Coğrafi Birikim ve Tarih…
- 01 Haziran 2023 - Yapbozun Parçaları
- 25 Mayıs 2023 - Eleştirinin Mahiyeti Üzerine…
- 17 Mayıs 2023 - Bir Şiir ve Bir Resim
- 11 Mayıs 2023 - Bak Buraya;”Konu Önemli.”
- 04 Mayıs 2023 - Üç Satır Cümle “H2o”
- 27 Nisan 2023 - Kırk Yıllık Hatır…
- 19 Nisan 2023 - “Çöl” Kavramı Üzerine…
- 13 Nisan 2023 - Söz, Tekrara Düştü…
- 07 Nisan 2023 - Astronomik Bilginin Seyri…
- 30 Mart 2023 - Taş Bulun…
- 23 Mart 2023 - Hava Durumu: Rüzgârlı
- 16 Mart 2023 - Doğru Soru, Cevap Buldurur.
- 09 Mart 2023 - “Ve” Bağlacı Bile, Bağlayamadı.
- 01 Mart 2023 - Gündem Dışı…
- 22 Şubat 2023 - Bilginin Fay Hattı…
- 16 Şubat 2023 - Gündem: Son Dakika
- 08 Şubat 2023 - Deprem Hususunda Unutmayın… Ne Yapmalıyız?
- 03 Şubat 2023 - Bir Fotoğraf, Bir Doğa ve Bir Şehir.
- 25 Ocak 2023 - Not Düşelim: Derdimiz Ne?
- 30 Aralık 2022 - Turizm Ve Doğaya Bakış Üzerine…
- 20 Aralık 2022 - Konu: Göç... Not Alın.
- 10 Aralık 2022 - Bitmeyen Ne...
- 24 Kasım 2022 - Noktanın Cümledeki Yeri
- 10 Kasım 2022 - Coğrafyanın Hikayesi

MEHMET TOPUZ
USTANIN MESELESİ…
USTANIN MESELESİ…
Sekiz günlük ömrün dokuz günlük yemeği olur; cümlesiyle sarılmıştı insan bütün işlerine… Aslında Anadolu’nun bağrından süzülüp gelen sözler dizisinde yerini daha önce almış mıydı bu söz diye merak etmeden geçmekte tarihe ve insanlığa haksızlık olmaz mıydı?
Bak burada basit bir konudan falan bahsetmiyorum. Aslında Anadolu insanının yaşam felsefesinden hayata bakış açısından, altmışlı yaşların belki de kendi tecrübesinden süzülüp gelen bir cümleden bahsediyorum. Bir dil, bir cümle, bir üslup hepsi ama hepsi kendi içinde bağlantılı ve bir o kadar da işlevsel öneme sahip olduğunu düşünüyorum.
Bu o kadar çok anlatıldı ki dilin; cümlenin ve üslubun önemine dair belki binlerce makale ele alınmıştır kişisel gelişim adına.
Neyse kısa bir kamu spotundan sonra konuya dair giriş gelişme ve sonuç kısmını oluşturup, bir temenniyle cümleye son verelim. Sekiz günlük bir ömür, seksenli yıllara kadar ortalama yaşam süresi üzerinden, yorumcunun yormakla başladığı bir ifadenin tezahürü olsa gerek. Ancak burada bitmeye ramak kala kısmının, bir bitmek ifadesinden uzak olduğunu bir günlük daha bir ihtiyaç halinin galiba zuhur edeceğini bilmek, bir irfan meselesi olsa gerek.
Sekiz günlük ömrün dokuz günlük yemeği olur; derken neyden bahsediliyordu. Ya da dokuzuncu günün varlığına dair edinilen tecrübenin bir yoklukla varlık arasında olduğunu düşünmekte sekiz günlük ömrün muhasebesinden önce dokuzuncu günün kaygısıyla yaşamak beraberinde neyi getirirdi insana? Ya da insan umursamaz tavrıyla senden önce ve senden sonra dünyanın, insanlığın var olduğunu da düşünüp, ben olmasam da olur demeyip belki de maddi manevi insanlığa yük olmamanın da önemli olduğunu kestirebilmiş miydi?
Ya da Necip Fazıl Kısakürek’in ifadesiyle;” Tam otuz yıl saatim işlemiş ben durmuşum. Gökyüzünden habersiz uçurtma uçurmuşum.” İfadesinin varlığından haberdar olan insanın ömrünün dokuzuncu gününün varlığına dair beşeriyetsel ifadesi de başlı başına, galiba insanımızın irfanı olsa gerek.
Şöyle, diyerek devam edecekti cümleye. Galiba sekiz günlük ömrün, dokuz günlük yemeğine dair kendince söyleyecekleri de az gibi durmuyordu. Tabi bu cümleden sonra kısa bir sessizlik hali ortama hâkim olmuştu. İnsana dair muhtaçlık ifadesinden bahsediliyordu. Kimsenin kimseye muhtaç olmaması için çalışmak gerektiği, emek vermenin önemi, helalinden bir lokma ekmeğin peşinde olup rızkını kovalaması gerektiğini ifade ediyordu. Arkasından biraz tebessüm haliyle; dokuzuncu günün ihtiyaçlarından, kefen parasından ya da misafirlerin galiba bir cenaze de ağırlanmasından devam ederek cümleyi bağlıyordu. Tabi bu garipsenecek bir durum da değildi elbette. Beşeriyetin ölçüsüne dair yeni bir ölçü daha çizmek gibi bir şeydi bu ve insan sonuçta ölümlüydü. Fakat bu ifade kapitalizmin bütün öngörülerinden ve çizgisinden uzak düşen bir ifadeydi.
Belki şu da düşünülebilir. Ben öldükten sonra ne önemi var dokuzuncu günün denilebilir. Tabi bu herkesin kendi düşüncesine dair bir ifade kalıbı… Bağlayıcı yanının ise sahibine yönelik olması sonuçta düşünülmesi gereken ayrı bir konu olsa gerek.
Netice de bir dokuzuncu gün gerçeği elbette var reel de… Kimin ne dediğinden ziyade… Fakat geride kalan sekizinci günün durumuna dair ve içeriğin, ana temasına dair bir şey söylemekte mümkün gözükmemekte. Bilinenden bilinmeyene ya da bilinmeyenden bilinene dair nasıl bir yolculuktu bu. Altmışlı yaşların getirisinden, cümleye dökülen kelimeler şaşkınlık hali oluşturuyordu insanda.
Kalın sağlıcakla…
Henüz Yorum yok