Av.Fevzi Konaç

Fikri İktidar Olamadık Ama Formula'da Gazozu Patlattık !!

FİKRİ İKTİDAR OLAMADIK AMA FORMULA’DA GAZOZU PATLATTIK!!

Sayın Cumhurbaşkanımızın son günlerdeki konuşmalarından ve bir kısım özeleştirilerinden yola çıkarak dertleşmek adına birkaç konuya dokunmak istedim. Eğitimde başarılı olamamak ve fikri/kültürel iktidarın sağlanamamış olduğu ifadelerinden hareketle, 18 yılda yapılan büyük hizmetlerin yanında kimi hususlarda başarılı olunamadığı ifadeleri gündemi meşgul ediyor. CB’mızın siyasi çizgisi ve hassasiyetleri benim canlı şahidi olduğum güzelliklerle ve ideallerle doludur bunu biliyorum. Sözlerinde samimi olduğu kanaatindeyim. Bu yüzden kimi zaman ondan beklentimiz büyük oluyor ve aynı zamanda hayal kırıklıklarımızda aynı ölçüde büyük. Ama herşeyi tek başına yapamayacağınında farkındayız.

Elbette siyaset ve devlet idaresi kadro işidir. Bu yüzden Reis’in dünya siyasetinde verdiği mücadeledeki duruşunda olduğu kadar, iç siyaset ve icraatlarında ayak uyduracak kadrolara ihtiyacı olduğu herkesin malumudur. Başarılı olunan bir çok konuda onunla aynı fikri paylaşan ve işine bu hassasiyetleri hakim kılan, yetkin ve ehliyetli kadroların önemli katkılarının olduğu gözardı edilemez. Burada can alıcı soru şu galiba. Peki bugün yol arkadaşlarından kaçı Reis ile aynı manevi iklimin insanı ve onun dertleri ile aynı şekilde dertlenen insanlar? Eğer tüm kadrolar onun hassasiyetlerini taşıyor ve bu alanlarda iktidarı önemli bir hedef görüyor idi ise  özellikle iki konu üzerinden, yani eğitim ve kültürden hareketle sorarsak, o zaman şimdiye kadar bu iki alanda başarılı ve iktidar olunamamasının sebebi nedir? Veya bu iki alanda yetki verilenlerin çizgisi onunla ne kadar örtüşmüştür? Ya da bu görevi alanların böyle bir derdi hiç olmuş mudur?

Mesela eğitimde çoğu zaman eleştiri konusu olmuştur. Dikkatli takipçiler elbette farkındadır. Her gelen Milli Eğitim Bakanı’nın ilk beyanlarından biri eğitimde kökten sistem değişikliğidir. Kaç bakan gelip geçtiyse, neredeyse tamamından bu sözleri işittik ama gelinen noktada tablo ortada. Gerçeklerden ne kadar kaçarsak kaçalım manzara şudur.

Bu ülkenin milli ve manevi değerlerinin öncelenmediği eğitim yerli değildir ve müfredat ortadadır. Beyaz Türkleri (!) ürkütmeden yapılmaya çalışılan ama sadra şifa olmayan pansuman tedaviler, araya serpiştirilen maneviyat sosu ortadadır. Okul kitaplarına yansıyan garip düşünce ve yaklaşımlarla yapboz haline dönüşmüş eğitim görüntüsü ortadadır. Bu pejmürde görüntü kabul edelim ki bizi istediğimiz yere taşıyamaz. Bu kökten değişimi yapamayan ürkek kadrolar ve oluşan tablo ile Reis’in inançlı bir nesil yetiştirme iddiası arasında ne yazık ki uçurumlar vardır. Bu konuda felsefi tartışmalara girmeden, (dindar nesil) bu iş iktidarın işi değildir diyenlere kulak asmadan, devletin milletini ve gençliği doğru istikamette eğitme ve koruma yükümlülüğü gereği yapması gerekenler olduğunu hatırlatmak isterim. Eğitimde kaçınılmaz olarak yapılması gerekenler ihmal edildi. Bu işin aktörleri ne der? korkusu bir türlü atılamadı. Sn.CB’mızın dilinden ifade edilen hedefler konusunda adım atılmadığı, onun hayallerinin ve iddiasının içi doldurulamadığı için bütün girişimler hep kadük kaldı ve böyle giderse kalmaya mahkumdur.

Peki bu iki konuda fatura kime kesilmeli. İçimden geçeni dillendireyim; nasıl ki bütün başarılarda alkışlanan Reis ise bu iki konunun hesabı da elbette ondan sorulmalıdır.Ancak yol arkadaşları, siyasi kadroları, bürokratları ve bu tür konularda inisiyatif alması gereken sivil toplumda, topu sadece devlete ve Reis’e atarak kurtulamayacağını bilmelidir. Bu ülkenin yıllar yılı bozulan kültürel kodlarını yeniden inşa etmek konusunda, Reis bütün zorlukları göğüslüyor ve işaret fişeğini ateşliyorsa bu işaretten sonra bunun içini kim dolduracak? sorusunun cevabı ne yazık ki yok. Ahlaklı ve milli duyguları yüksek bir neslin yetişmesi adına başta temel eğitimin bütününde neler yaptığımızı/yapamadığımızı sorgulamamız gerekir. Daha sonra İmam Hatipler, Kuran Kursları, vakıf ve dernek faaliyetleri bu kadar özgür bir ortamda çalışma fırsatı bulmuşken, bizler doğru içerik konusunda ne yapıyoruz? sorusuna cevap verebiliyor muyuz? bu hususta sorgulanmalı. Gençliğe hizmet noktasında ne kadar yük alıyoruz? Bu ülkenin milli hedefleri, dış siyaseti konusunda gençliğe ve milletimize katkı sunabiliyor muyuz? Örneğin Reis; Kudüs kırmızı çizgimizdir derken, onun bu sözünün altını teşkilatlarında ve şehirlerde dolduracak kimlerdir? Yerel idareciler bu sözden hareketle idare ettikleri şehirlerde ne yapıyorlar? Bu konularda hassasiyeti ayakta tutan bir iki örnek dışında, bu söze karşılık gelecek başta bizim şehrimizde ne gibi faaliyetler var mesela? Kudüs Siyonist İsrail’e başkent ilan edilirken ayağa kalkan ruh, toplumda ne kadar sürdürülebildi? Bunu takip eden icraatlar oldu mu? Basit bir örnek olarak söyleyeyim; yıllar önce Büyükşehir Belediyemize verdiğimiz bir dilekçe ile Kudüs ve Mescid-i Aksa’yı sembolik bile olsa bu millete hatırlatacak bir icraat talebinde bulunmuştuk. Bir yola veya parka bu isimlerin verilmesini talep etmiştik. Hala haber bekliyoruz.

Ülkemizin tüm yerel idarecilerine küçük sitemimdir. Hassasiyeti ve derdi olanları tenzih ederim. Yol aç, semt pazarı yap, asfalt dök, park ve bahçe sayısını çoğalt, okul bahçelerini temizle ama bütün bunların yanında millete ve gençlere milli kimlik ve hedef kazandıracak konularda risk alma, fincancı katırlarını ürkütmemek adına sağır rolü yap, tüm Türkiye’de aynı şekilde davranarak Reis’in fersah fersah gerisinde kal. Sonra neden fikri ve kültürel gelişme sağlanamadı anlamında hayıflan. Ben size açıkça söyleyeyim. Bu ülkenin zorluklarını gözardı etmeden söylüyorum ki; bu ürkeklik ve korkaklık devam ettiği sürece eğitimde başarıyı, kültürel ve fikri iktidarı kimse beklemesin.

Yalnız tüm bunlara rağmen umutsuz (!) olmayın derim; takip edenler görmüştür Formula-1 yarışından sonra kürsüye çıkan şampiyon pilotların, şampanya yerine gazoz patlatarak kutlama yaptığı ile ilgili gündem, tüm dünyada tartışma ve alay konusu olmuş. Bunu kimileri ayıplarken kimileri “bize yakışanı yapmış olmanın gururunu” yaşamışlar. Hatta o kadar gururlananlar var ki, “Formula’ya bile ayar verdik” diye adeta uçuyorlar. Gerçeğinin su gibi tüketilmesini bırakın sahte içkiden yüzlerce insanımızın can verdiği ülkemizde, belki bazı konularda muktedir olamamış olabiliriz ama “Formula’da alkolü kaldırdık ya” bu gurur bize yeter mi diyelim? Şakası bir tarafa kaybettiğimiz bir çok alandaki sıkıntıları görmezden gelerek, eğer muktedir olmayı gazoz patlatma ayarında görüyor ve tatmin oluyorsak, vay halimize! Birileri Reis’i nereleriyle dinliyorlar bilemiyorum... 16/11/2020

Kalemin ve bilginin sahibi Cenab- Hakk’a hamd ile...  Memleket gazetesi

Henüz Yorum yok

İlk yorumu siz yazın.

Yorum Bırakın

E-Mail adresiniz yayınlanmaz.







Yazarın Diğer Makaleleri